Taş gediğine kondu. Bundan sonrası çorap söküğü gibi, arkası hızla gelir. Artık inanan(!) kadın vekiller özgür. Ve de tertemizler. Bu erkek eliyle,  kadını özgürleştirmenin mutluluğunu da,  mecliste ki tüm partiler yaşamakta.
Artık yeni özgürlükler kapıda. Bunlar da;  bu mutluluğun doruğunda olan,  sanırım muhalefet partilerini hiç şaşırtmayacak. 
Ne mi bunlar? BDP ve yeni kurulan HDP vekilleri yarın puşileriyle salona girebilir. Erkek AKP’li inanan(!) vekiller çenesinin altına kadar uzattıkları sakallarıyla koltuklarda ki yerlerini alabilir. Meclis toplantıları dualarla açılıp, dualarla kapanabilir.  Ne dedi başbakan;  ‘İlk meclis de dualarla açılmadı mı?’
Çok yakında türbanlı, dindar hakim, vali, subay hatta başbakan bile görebiliriz.
Bu saydıklarıma sanmıyorum ki içinizden biri; ‘Yok artık…’ diyecektir. Her bir ‘İleri Demokrasi / Sessiz Devrim’ adımlarında demiştik zaten. 
Şimdi şaşırmalarımız bitmiştir. 
Çünkü sevgili muhalefet partilerimiz tarafından,  bütün aralık duran kapılar, ardına kadar açılmıştır. Hem de bu kapıları açarken. ‘Tarih yazdık.’ hatta;  ‘AKP’yi bozguna uğrattık.’ demişlerdir. 
Doğru tarih yazdılar. Ve tarih onları asla unutmayacak.
Oysa türban meclis için bir semboldür.  Laikliğin fesih edilişinin zaferidir.
Mesele yani, 3-5 türbanlı kadının meclise girmesi değildir. Tıpkı meselenin 3-5 ağaç olmaktan öte olduğu gibi…
Kaldı ki, dinimizde kadının örtünmesi halen tartışma konuları içindedir. Kutsal kitabımız der ki, ‘Başörtünüzle ziynet yerlerinizi kapatınız.’ (Bu arada örtü kelimesi Arapçadan, Türkçeye çevrilişinde başörtüsü halini almıştır.) 
Bir kadının ziynet yerleri göğüsleri de olabilir, gerdanına taktığı takıları da. Saçınızı, başınızı örtün, alnınıza kadar örtün, kulaklarınızı,  hele burnunuzu bile gizleyin falan diye de bir madde yoktur, edep yerlerinizi örtün der. 
Ha bu örtünmeyi kabullenip örtünüyorsa kadınlar, öyle dayatmalarla örtünmeyecek. 
Hac sonrası örtünmek vacipse; dürüst olmak, yolsuzluklara karışmamak, kendisine güvenenleri kandırmamak da, vacipler arasındadır.  En önemlisi,  tabi İslam’ın diğer şartlarını da yerine getirmek lazım. 
Devletten aldığı maaşı hak edecek… Kadın haklarının savunucusu olacak. Yani daima söyleyecek sözü olacak. Boşu boşuna meclisin koltuğunu işgal edip, sadece özünü bilmediği, anlamadığı kararlar için elini kaldırmayacak. Hele hele, boyundan büyük lafları hiç etmeyecek.
Öyle türbanının içine sahte topuzlar koyup, firavun başına benzetmeyecek kafasını. Kirpikler rimelli, dudaklar boyalı da olmayacak. Daracık döpiyesler hele hiç giymeyecek. Gözler süzülüp, gerdan kırılarak hiç ama hiç konuşulmayacak. Yani kısacası erkeği tahrik etmeyecek…
Haydi bakalım. Şimdi tüm yollar temizlendi. 
Sevgili kızımız,  Sümeyye Erdoğan artık meclise girebilir.