Ermukhan Bekmakhanov döneminde Tarih alanında çok önemli bir şahsiyet olup, her türlü azap ve sıkıntıyı çekmesine rağmen fikrinden ve ideallerinden asla vazgeçmeyen değerli bir Tarihçidir. Onun hatırasını ve yaptıklarını yazmak benim için çok önemlidir. Çünkü bende bir Tarihçi olarak bunu görev addediyor ve bu tarz deyim yerindeyse isimsiz kahramanlarımızı her daim anlatmak için var gücümüzle, sözümüzle ve kalemimizle mücadele edeceğiz.
Ermukhan, Ne kadar eserlerini Rusça yazıyorsa, o kadar da Kazak ruhu güçlüydü. Bu manada da önem teşkil etmektedir. Peki, Ermukhan Bekmakhanov kimdir? Bu manada önce onu tanımak da gerekir.
Sovyet döneminde lisans düzeyinde ilk tarih eğitimi alan (1937) ve tarih dalında ilk doktora diploması sahibi (1946) olan Bekmakhanov aynı zamanda Kazak Devlet Üniversitesinde ilk Kazakistan Tarihi bölümünü 1947’de açmış ve 1966’da ölümüne değin bu bölümü yöneterek birçok tarihçi yetiştirmiştir. Bekmakhanov 1943’te orta dereceli okullar için Kazakistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti tarihi konulu ilk ders kitabının yayınlamasına öncülük etti. 1947’de Çarlık Rusya’ya karşı büyük bir başkaldırı hareketini yürütmüş olan Kenesarı Han (1802-1847) hakkında Rusça olarak “1920-1940 Senelerinde Kazakistan” adlı doktora tezini kitap olarak yayınladı. Ancak bundan dolayı siyasi baskılara maruz kaldı. Eser toplatılarak yasaklandı. İşten çıkarıldı. 1952’de tutuklandı ve 25 yıl için Sibirya’daki çalışma kamplarına sürgün cezası verildi. Mart 1953’te Stalin’in ölümünden sonra 1954’te affedilerek Kazakistan’a döndü. Tekrar eski işinde çalışmaya başlayan Bekmakhanov 6 Mayıs 1966’da vefat edene kadar Kazakistan Tarihi bölümünde eğitim ve araştırmalarını sürdürdü. Kazak milli tarihinin yazılmasında önemli katkıları bulunan Bekmakhanov Kazakistan’da bu sene doğumunun 100. yılında çeşitli bilimsel toplantı ve etkinliklerle anılmaktadır.
Bu bağlamda baktığımız zaman Ermukhan’ın ne derece de önemli bir şahsiyet olduğunu anlamaktayız. Bekmakhanov ders kitaplarını yazmanın yanı sıra Kazak tarihi araştırmalarına da başladı. Bekmakhanov ders kitapları için topladığı malzemelerden kandidatlık tezini de hazırladı. Daha sonra onu genişleterek 1946’da doktora tezini savundu. Savaş bittikten sonra Sovyet hükümeti daha önceki milli mücadele tarihilerini kısıtlamaya başladı. Bu sebeple Bekmakhanov baskılara maruz kaldı. Ancak o kendi fikirlerinden geri adım atmadı.
1946 senesi Ekim ayında doktorasını savundu. Ancak iki sene doktora diploması tasdik edilmedi. Bazı Kazaklarda Yüksek Tasdik Komisyonuna mektup yazarak şikayette bulundular. “Kendisi yazmadı,  intihal yaptı, başkalarından çaldı”, dediler. Bilimselliği olmayan eser diye devamlı surette gazetelerde kötüleyen makaleler yayınlandılar. Moskova’da savunduğu bilimsel tezi, yani Kazak milli isyan hareketinin lideri Kenesarı Han’ın ilerici bir han olduğu yönündeki bu çalışma bilim adamları arasında büyük bir tartışma yarattı. Moskova’da büyük tartışmalara sebep oldu. Moskova’daki bilim adamları da ikiye bölündü. Çoğunluğu Bekmakhanov ile Pankratova tarafına geçti. Bazıları ise karşı çıktı. En çok karşı çıkanlar da Kazaklar oldu. “Dünya tarihini yazmayı ilk defa Herodot başlattı, yani bir adam. Bunun gibi Bekmakhanov da Kazak tarihini ilk başlatan yiğit kişidir. Eğer o olmamış olsaydı Kazak tarihi ve Kazak kültürü de yine çok başka bir şekilde olabilirdi.”
Bekmakhanov tarihe kendisini adamış bir insandı. Onunla ilgili şu hadise çok önemlidir: Kazakistan Komünist Partisi Genel Sekreteri Şeyhahmed Jumabay Bekmakhanov’u yanına çağırdı. “Bekmakhanov sen gerçekleri bir tarafa bırak. Senin sağ olman, sağlıklı olman iyidir. Şimdilik mesele benim elimde. Bir iki gazeteye “Ben hata yaptım. Affedin beni. Bunun esas gerçeği şudur” diye makale yazarsan meseleyi ben ele alırım, en çok sana bir kınama cezası verilir. İşine geri dönersin parti kararıyla. Eğer bunu kabul etmezsen, bana sen darılma. Çünkü, o zaman bu iş Moskova’ya kalacak. Dosyanı Moskova’ya göndereceğiz.” O zaman Bekmakhanov şöyle cevap vermiş: “Size çok teşekkür ediyorum. Kendi şahsi menfaatlerim için tarihi gerçekleri çarpıtamam. Tarihi gerçekler neyse ben onu yazarım.”  Tarihe geçen bu sözler hakikaten takdire şayandır.
Aralık ayında 1950 senesinde “Pravda” gazetesinde bir makale çıktı. İşte bundan sonra büyük sıkıntılar yaşamaya başladı. Komünist Partisi’nden çıkarıldı. Kandidat ve doktora unvanları kendisinden alındı. Profesör unvanı da alındı. Kazakların ilk doktora eğitimine sahip profesörü Ermukhan Bekmakhanov bir günde işsiz kaldı. Kanapin Emir isimli yiğit bir kişi o dönemde yetkili bir yerde çalışıyordu. Bekmakhanova Narınkol’da öğretmenlik yapması için izin aldı. Bekmakhanov çok sevinerek oraya gitti. Bu sevinç çok uzun sürmedi. Narınkol Çin sınırında bulunduğu için Bekmakhanov’un Çin’e kaçmasından endişe edildi. Oradan geri çağırdılar. Jambıl vilayetinin Çu iline bağlı Novotroitsk ilçesine gönderdiler. Dünkü profesör ilkokul beşinci sınıflara tarih dersi vermeye başladı…
Evet sevgili dostlar, Tarihçi bilim adamı Ermukhan Bekmakhanov’un yaptığı işleri ve bilime yaptığı katkıları herkes için örnek alınmalıdır. 1957’de Kazakistan Devlet Üniversitesinde Ermukhan Bekmakhanov’un kurmuş olduğu tarih bölümünde Ermukhan Bekmakhanov okumaları şeklinde konferanslar devamlı surette yapılmaktadır. Ayrıca okullara, caddelere ismi verilen bilim adamının doğumunun 100 üncü yılı dolayısıyla Rejisör Narımbet Satıbaldı “Emanet” isimli bir drama film çekti.
Ermukhan Bekmakhanov 1966 da 51 yaşında bu dünyadan göçtü. Tarihçinin parlak şahsiyeti halkının hafızasında sonsuza dek yaşayacaktır…
Ve son söz:’’ Büyük ruhlarda her şey büyüktür.’’