TAKSİM’den TAHRİR’e

Abone Ol
Mısır toplumunu yeniden yapılandırma iddiasıyla iktidara gelen Müslüman Kardeşler Örgütünün, icraatlarıyla halkın taleplerine yanıt veremiyeceği ortaya çıkmış ve halkın yaşam standardı Mübarek rejimine oranla daha da geriye düşmüştü.Halkın günlük gereksinimi olan ekmek, elektrik, hava gazı gibi ihtiyaçlar dahi zor bulunuyordu.Ekonomide başarısız olan Müslüman Kardeşler İktidarı, bir de tüm karşı çıkışlara rağmen devlet üzerindeki etkinliğini arttırmak için anayasal ve hukuksal düzenlemelere yönelmesi, halkın öfkesini arttırarak sokağa yöneltti.(Ömer Ödemiş-Yurt gazetesi)
Ülkenin iyi yönetilemediği, muhalefetin dışlandığı, demokrasiden sapıldığı, bireylerin yaşam biçimine müdahele edildiği, uygulanan ekonomik politikaların başarısızlıkla sonuçlandığı ve gerici olarak nitelenen iktidarın yok etmeye çalıştığı siyasi kazanımları sahiplenmek gibi gerekçelerle erken Cumhurbaşkanlığı seçimi istekleriyle Kahire’nin Tahrir Meydanına çıkan halkın muhalefeti Mursi’yi  Cumhurbaşkanlığından, Müslüman Kardeşleri de iktidardan etti.
25 Haziran 2011’de “özgürlük, adalet, eşitlik” talepleriyle başlayan olayların ardından gelen yeni düzene karşı  ülkede, devrim iddialarının aksine Mursi yönetiminin demokrasiyle elde ettiği gücü kendi gerici amaçları için baskıya dönüştürmesi tepki yaratmaktaydı.Bu sefer halk, “bağımsızlık, ulusal egemenlik, halkın özgür iradesi” sloganlarıyla meydana indi.Müslüman Kardeşler, rejimi kendi iktidarını güçlendirecek şekilde değiştirmeye, halkın muhalefetine rağmen anayasal ve hukuksal düzenlemelerle şeriat eğilimlerini yaşama taşımaya kalkışmıştı.2011 kalkışması sonunda elde edilmiş kazanımlar gasp edilmiş  ve halkın eşitlik ve özgürlük gibi temel talepleri boğulmuştu.(Ömer Ödemiş-Yurt Gazetesi)
Mursi’yi destekleyen başta Müslüman Kardeşler Teşkilatı(İhvan) olmak üzere, Cemaati İslami, Vatan ve Asalet ile Vasat Partisi gibi İslami akımlar dışındaki siyasi partiler ve değişim hareketlerinin tamamı çatısı altında toplandıkları “Ulusal Kurtuluş Cephesi’inde” muhalefeti oluşturuyorlar.Mısır’ın kuşatılmasını ve baskı altında tutulmasını istiyen (Taksim olayları nedeniyle bizde de hükümetin iddia ettiği gibi)  “dış güçler”in bulunduğunu iddia eden Mursi, bazı kardeş Arap Ülkelerinin de bu oluşumun içinde yer aldığını öne sürdüyse de netice değişmedi.
Mursi yanlılarının oluşturduğu “Meşruluk Kırmızı Çizgidir Gösterileri Platformu” Rabıatul Adeviyye Meydanın dan ayrılmama ve direnme kararı alsa da askerin müdahelesiyle yeni Cumhurbaşkanı yemin ederek göreve başladı. Taraftarlarına direniş çağrısı yapan Mısır’ın devrik Cumhurbaşkanının yazıyı yazdığım sıralarda gözaltına alındığı söyleniyordu.
Ne sebeple olursa olsun şiddetin hak arama yolu  olmaması ve demokrasilerde iktidarların seçimle değişmesi gerektiği unutulmamalı.Seçimin her şey olmadığı, halkın beklentilerinin gözden uzak tutulmadan insan hakları çerçevesinde demokratik hak ve taleplerle özgürlüklerin korunması iktidarların temel düşüncesi olmalı.