Merhaba sevgili dostlar;

  "Biliyorum çok kırgınsın bana.Belki içinden küfür de ediyorsundur" diye yaklaştı yanıma pişkince.

   Gözlerinde yine o hülyalı garip bakış,her daim suratına hiç oturmayan sahte gülüşü ve bu güne özel fazlaca bir kırıtma hali vardı üstünde...

    Kırık dökük,silik hatıralardan mütevelli acı bir tebessümle cevap verdim; "Öngörünüz çok yüksekmiş.İçimi okudunuz."

    Yılan sokar.Tabiatı bu,yılan ne yapsın...

    Ya insan etininin tadına varmış aç bir köpek?

    Mutlaka bir punduna getirip yine koca bir lokma kopartır kaba yerinizden.

    Onun da suçu yok.Böyle beslemişler yıllarca,böyle büyütmüşler bunları...

    Artık kulağımızın arkası bile arz-ı umuma açıldıktan sonra,"Hayır" demeyi becerebildiğimiz an,"Sen çok değiştin" derler bu kadim,vefalı,can dostlarımız...

    Değişmekten kasıt geç te olsa akıllanmak sa,tabii ki ne mutlu bize.Onur duyarım bu değişimden.

    Hele ki her zaman her isteğine itaat etmemize alışmış olan bu efendiler,bir tanecik isteği geri çevrilecek olsa,"Ne yaptın ki benim için" der,şaşar kalırsınız.

    Siz edepsizce onun için yaptıklarınızı sıralamaya kalktığınızda ise alacağınız cevap şudur: "Yapmasaydın"

.

.

    Takdire şayan meziyetler bunlar,herkes kıvıramaz.

    Azıcık dürüstlük kalsa içinde,yüzün kızarır ele verirsin kendini.

    Oysa ki soğukkanlı olacaksın.Kral sensin bu ormanda,onlar maraba...

    İyilik meleğine bürüneceksin en masum halinle.Sokak hayvanlarına vah vah diyecek,bir garip görsen boynunu büküp üzüleceksin.

    Kendin dışındaki herkesi de kötüleyecek,"Aman kimseye söyleme" diye tembihleyip açıklarını ortaya dökecek ve bunları anlatırken onlar için üzüleceksin,hatta vicdan yapacaksın. 

   Neden?

   Çünkü seni dinlemediler.

   Dinleselerdi şimdi çok daha iyi yerlerde olurlardı.Oysa ki sürüyorlar.

   Sen onlara iyilikten başka ne yaptın ki...!?

.

.

   Bakışların her zaman mülayim,duruşun mazlum,gereğinden fazla da mütevazi olacaksın.

   Her lafın arasında çaktırmadan kendini övüp,fi tarihinde kalmış emsalsiz başarılarını büyük bir tevazu içinde ve alçak gönüllülükle,hiç sıkılmadan defalarca anlattığın için,zaten onlar senin ne kıymetli,ne muhterem eli öpülecek insan olduğunu sürekli,tekrar tekrar bilecekler.

    En önemli konu ise; "Allah,Kitap,İnşallah,Maşallah" eksik olmayacak her sözünde.

   Öyle ya,Allah'ın adını andıysan nasıl güven duyulmaz sana,ne münasebet...

    Kanını emeceksin sinsi sinsi.İçemiyorsan da ziyan edip dökeceksin,mundar edeceksin ki biti kanlanmasın...

     Baktın ki ufaktan ayıkmaya başladı,menfaat kalmadı,hemen sudan bir 

mesele uydurup; "Sen şöylesin,böylesin.Bunu yapmayacaktın,çok yanlış davrandın vs" gibi garip serzenişler içinde;sütten çıkmış ak kaşık,prensip sahibi,namus timsali olduğunu bir kere daha en yüksek perdeden hatırlatıp dışlayacaksın ve hatta engelleyeceksin her yerden.

     Engellemek bilhassa çok önemli.

     Çünkü Allah muhafaza sosyal medyada filan karşına çıkar,başarılarına şahit olur hasetlenirsin,vicdan yapar üzülürsün...

    Üzülme,o yüzden engelle.

    Bırak o üzülsün,"Biz dosttuk,neden böyle yaptı" 'nın cevabını arasın dursun.

    Ortak tanıdıklar sebep neydi diye sual ederse,"Senin bilmediğin şeyler var" der geçersin.

    Doğru ya,tutup kendi rezilliğini anlatacak değilsin...

    Yalancı mıyım?