Tabutun gizli bölmeleri mi var?

Abone Ol
Acaba diyorum, bizlerin bu güne kadar yanlış bildiği bir şeyler mi var? Mesela öğrendiğimiz, “kefenin cebi yok” değil de, tabutun gizli bölmeleri mi var?
Mesela, zengin ölenler orada daha mı iyi ağırlanıyor? Orada da rüşvet, torpil var mı? Yolsuzluklarda oluyor mu ki? Hani adacıklar, gemicikler olabilir mi? Telefon var mı mesela? Dinlemeler falan… 
Yalan orada tek dil mi? Cennet de, cehennem de yok mu ki? O zaman sorguda yok…
Bize kesinlikle yanlış öğrettiler. Birileri bizi kötü kandırmış. Yetim hakkı yemek günah diye. Boşuna mı süründük durduk?
İnsan olalım, eşit olalım, dürüst olalım diye, niye çırpındık ki? 
Bu adamların kesin bildiği bir şeyler var. Asla bize söylemiyorlar. Söylemiyorlar ki gözümüz açılmasın. Söylemiyorlar ki bizlerde onlar gibi, yolsuzluk-yalan-rüşvet-adaletsizlik gibi erdemlere sahip olmayalım…
Düşünsenize, bizim öğrendiklerimiz doğru olsaydı: dindar, inançlı, Müslüman, ağızlarından Allah’ı, inşallahı, maşallahı düşürmeyenler,  neden bu kadar haksız kazançlara tamah etsinler ki? 
Yalan; ayıp ya da günah olsaydı, bu kadar yalanı nasıl söyleyebilirlerdi ki?
Yapsa yapsa bunları ateistler, imansızlar yapar. Allah korkusu olmayanlar.
Yok, dostlar yok, bu işte bir yanlışlık var…
Bizim bildiklerimiz doğru olsaydı, bu kadar suçun, günahın altında kim bilir bir insan ne kadar ezilirdi? Bırakın başkalarını, önce eşinin, çocuklarının yüzüne nasıl bakabilirdi ki?
Hadi diyelim yalan söyleyen alışmış, umursamıyor. Bu yalancıların eşi, çocukları nasıl sevgiyle elini tutabilir ki bu kadar yalanı hiç usanmadan söyleyenin?
Kafam karıştı gene… Kim kurt, kim kuzu?
Bu muhalefet partileri de hiç işi bilmiyor. Şimdi ülkeyi sarsan, dünya tarihinde görülmemiş bir telefon konuşması olan hani şu, “kalanı sıfırlayın” tapesi vardı ya, bu telefon konuşması muhalefet parti liderlerinin biriyle alakalı olsaydı, iktidar derhal işin peşine düşerdi. 
Bir kere o Kısıklı’da ki evin etrafındaki kamera kayıtlarını derhal ele geçirirdi. Sonra o günkü, her iki telefonun konuşma zaman ve süre kayıtlarını araştırırdı. Telefonda adı geçen kız çocuğunun, nereden nereye geldiği bilgisine ulaşırdı. Hatta görüntüler elde ederdi. Yani ne yapar, yapar delil çoğaltırdı. 
Dedim ya, bu işte bir yanlışlık var.
Bu adamların kesin bildiği bir şeyler var. Asla bize söylemiyorlar. 
Bildiklerimiz doğru olsaydı, 17 Aralık mağdurlarını serbest bırakırlar mıydı? 
Ee ne demişler, “oynayacaksan büyük oyna…” Öyle baklava dilimleriyle falan uğraşma…
Çalacaksan minareyi çal. Kılıfını hazırlamak bu ülkede artık kolay.
Başbakan haklı, özel hat olan telefonlarını bile dinlemişler. “Bu ahlaksızlıktır, bu hukuka aykırıdır...” diyor. 
İçişleri bakanı da çok sinirlenmiş. “Bu vatan hainliğidir” diyor o da. Bizim bildiklerimiz doğru olsaydı, telefonun dinlenmesi değil, konuşmalardaki kurulan cümleler önemli olurdu.
Çok ayıp etmişler. Hiç ülkenin en başının telefonları dinlenir mi? Bize ne ki? Ne konuşursa konuşur adam…
Vallahi kafam karıştı gene… Kim kurt, kim kuzu?