Virüs nedeniyle bu yıl dünya bir temizliğe kalktı. 

Herşeyi sildik. Yıkadık. Ütüledik. Kaldırdık.

Tabiri caizse evden burnumuzu çıkartamadık.

1 Hazirandan itibaren diğer ülkeler gibi normalleşme adımlarını emekliye emekliye atacağız galiba…

Zordu evlere tıkılmak.

Rüzgar gibi geçti diyemiyorum. Çünkü kendimizi korumaya devam etmezsek tüm virüs ve bakterilerin yine ensemizde olacağı gün gibi aşikar… Temizlik ve sosyal mesafe yeni yaşam tarzımız, hala anlamakta ısrar edenlere…

Haftalardır pandeminin kötü getirimini yazmaktan gına gelmişti. 

Bu kez bir faydasını yazmak istedim. Nasıl mı?

 ‘Beton prizini almadan ben gidiyorum arkadaşlar. Nereye mi? Ninjalara… Latifesiyle tabii Caretta Caretta lara 

gidiyorum. Eyooo… Akdenizin sularında 110 milyon yılı aşkın zamandır gezinen ruhu hissetmeye gidiyorum. Onlar yaşayan fosiller. Ve ben onları hissetmeye, dinlemeye, tehlike altında olan nesillerini korumak ve kurtarmak, ayrıca doğa sevgisini - koruma bilincini yaymak için deltalarında onları karşılamaya gidiyorum.’
28 Mayıs 2017 tarihli yazımdan…

Belekte 15 günlük bilimsel bir çalışmaya dahil olmuştum.

O günlerde sabahın çok erken saatlerinde kalkıp, diğer gönüllü arkadaşlarla sahilde yumurtaları uydudan işaretleyip sayılarını kontrol edip kaç tanesinin tilki, köpek veya insanlardan tahrip edilmeden yaşama merhaba diyeceğinin, bilimsel çalışmasına katılmıştım. Kamp hayatı ve disiplinli iş keyfiyeti hayatımda yaşadığım en güzel deneyimlerden biriydi…

Ekolojik Araştırmalar Derneği (EKAD) Başkanı Hacettepe Üniversitesi'nden Dr. Ali Fuat Canpolat ve gönüllü üyeler 20 yıldır bu işi keyif ve ciddiyetle yapmaktalar. Aksu ilçesinde Kundu, Serik ilçesinde Kadriye ve Boğazkent, Manavgat ilçesinde ise Denizkent'i içine alan 30 kilometrelik Belek sahillerinde caretta yavruları her yıl olduğu gibi bu yılda yavrulama girişimindeler. Ve duyum o ki, ilk yuvalarını yapmaya başlamışlar.

İşte pandeminin faydası;

Corona19 bu yıl Caretta carettalar’a çok yaradı. Geçen yıllarda insan kaynaklı birçok sorun denize girmenin yasak olmasıyla birlikte ortadan kalktı. Ne yoğun müzik, ne yoğun ışıklar onları, yumurtlama dönemlerinin o meşakkatli ritüelinde rahatsız etmedi.

(Dünya Doğayı Koruma Birliği'nin (IUCN) kırmızı listesinde bulunan caretta carettalar, nesli tükenme tehlikesi altındaki türler arasında yer alıyor.) 

Düşünebiliyor musunuz;

Geçen yıl caretta carettaların yumurta bıraktığı sahilin 2 kilometreye yakın bölümünün iş makineleriyle tarla gibi sürülmesiyle de gündeme gelen bir sahil … Akıl noksanı insanlar yine kıymet bilinmez hallerde. 

İnsanım yok! yaşasın doğa! İşte denge budur!!

Gönüllü koruma hizmeti veren EKAD 21 yıldır Akdeniz’in en büyük bu yavrulama alanında mayıs- eylül ayları arasında yuvalarının belirlenmesi, yumurtalardan çıkıp denize ulaşmasına kadarki süreçte her yıl 50 kişilik ekibin çalışma yapıyor. 

Bu yıl virus nedeniyle gönüllüler yok. 

Ama onlar gelene kadar yuvalamaya başlayan carettaların bir ebesi var. Derneğin gönüllü üyesi; Fatih Polat… Bölgede tek başına mayıs ayının başından beri görev yapan arkadaşımızı yürektan kutluyorum. Duydum ki, yuva sayısı şimdiden 100 e yükselmiş. 

Temmuz ortalarına kadar bu yumurtlama yoğun bir şekilde devam eder. Sonra da yavrular bicik bicik denize koşarlar.

Günler sonra ne keyifli bir haber değil mi?.

Bari ben de buradan; ARAÇLA SAHİLE GİRMEYİN çağrısı yapayım.

Sahile traktör veya araçla giriş yapılması yuvalara büyük zarar veriyor, yüzmeye gelenlerin ateş yakmaması, şezlong, şemsiye tarzı şeyler koymamaları gerekiyor.  Çünkü kumların en fazla 50 cm altında oluşan her yuvada 80 adete çıkabilen yumurtalar var. 

Burada lütfen bu linkten o günlere ait gezi yazımı okumanızı isterim. 

www.oncevatan.com.tr/yasam/bir-ekad-projesi-h111523.html

Çünkü bir şafak vakti orada, onlarca yumurtayı doğururken bir annenin yüz ifadesini, acı ile karışık dakikalar boyu yaşadığı  mutluluğu görmenin sıcağı sıcağına yaşadığım keyfiyetini paylaşmıştım.

Sahillere aktığımız şu günlerde;

Duyarlı olalım lütfen! 

Düşünsenize geçen yıl 70 bin yavruyu denizle buluşturmuşuz. Zaten bilin ki, yavrulardan sadece binde ikisi erişkinliğe ulaşabiliyor.