Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu fetvasını açıkladı. Nisa suresi 23. ayetteki ifade ve İslam peygamberi sallalahu aleyhi vesellemin ‘Nesep yönüyle birbirine haram olanlar süt emme yoluyla da haram olurlar’ ilkesi ifade edildi.
Süt anneliği İslam medeniyetinin ürettiği bir değerken, süt bankası batı medeniyetinin bir üretimidir. Her medeniyetin ürettiği değerler kendi medeniyetleri içinde çok önemlidir ama bir başka medeniyete taşındığında son derece işe yaramaz olur.
Sağlık Bakanı tereddütler karşısında tasarısını değiştirmek yerine sütlerin kime ait olduğunu ve kimlerin içtiğini bir belgeye işlemek gibi tedbirler düşünüyor. Belgeler ne kadar sağlıklı işlenecek, belge işleyen kişilerin inançları ne olacak, giderek belge işlemenin tavsaması ve laçkalaşması yanında kötü niyetli insanların iş başına gelmesi de çok önemli bir amil.
Kuveyt Fetva Heyetinin 1985 yılında verdiği süt bankası kurulması caiz değil fetvası da çok önem taşıyor. Demek ki böyle bir uygulama diğer Müslümanların da ihtilafına sebep olacak.İslam hukukçusu Faruk Beşer de süt bankası uygulamasının zaman içinde kardeş evliliklerine yol açacağı gerekçesiyle süt bankasının caiz olmadığını ifade ediyor.
İlim adamları, din alanında söz sahibi olan insanlar, heyetler, müesseseler İslam dininin değerleri açısından bu tasarının uygun olmadığını hiç tereddütsüz, açık seçik ifade ediyorlar.
Şimdi işe bir başka açıdan bakıldığında: Diyelim ki Süleyman Demirel Başbakan Müslüman seçmenlerin her zaman desteklediği bir başbakanın hükümetinde bir bakan çıkıp böyle bir açıklama yapıyor. Hayal ediniz lütfen. O partiye oy veren cemaat mensupları, onların yayın organları, ağzı laf yapan konuşmacıları neler söyler bir düşünün. Kısa sürede Süleyman Demirel oy aldığı kesimleri gözden geçirir, dengeleri hesaplar ve o bakanı görevden alır. En azından ‘bu bakanımızın kişisel görüşüdür, hükümet purogramında böyle bir çalışma söz konusu değil’ diye açıklama yapar ve meseleyi kapatırdı.
Şimdi denge hükümetleri yok. Her iki vatandaştan birinin oyunu alan ve bunun hep böyle devam edeceğini var sayan bir hükümet var. Bakan da istediği her tasarıyı gerçekleştirebileceğini düşünüyor. Belki de gerçekleştirir. Ama ya yıllar sonra ortaya çıkacak sonucu ne yapacak. Yanlış kayıtlar sebebiyle de olsa, istemeden ve kötü niyet beslemeden de olsa iki kardeş evlenirse, onların çocukları ve nesepleri devam ederse sayın Müezzinoğlu bunun hesabını Kainatın sahibine nasıl vereceğini düşünüyor bilmek isterim.
Hükümet etmek, sorumluluk bilincindeki insan için bile ateşten gömlektir. Çıkarılan her kanunla mağdur olanların hesabı vardır.
Şunu iyi bilmek gerek. Dünya üzerinde birbirinden farklı yaşama biçimleri var. Müşterek yaşama biçimleri ortak medeniyetler oluşturmuştur. Medeniyetlerin temel harcı dindir. Medeniyetler milletlerin dinleriyle şekillenir. Her medeniyetin kendi gerekliliği icabı ürettiği değerler silsilesidir. Hıristiyan medeniyeti, İslam medeniyeti, Japon medeniyeti, Hind medeniyeti, Çin medeniyeti her biri ayrı değerler üretmiştir. Ve üretilen her değer o medeniyet için vaz geçilmezdir. Ama o tek değeri, tek başına alıp bir başka medeniyette var etmeye çalışırsanız hem o değer için hem de yabancısı olan insanlar için rezillik halini alır.
Otomobil aksamıdır diye her hangi bir aksamı alıp herhangi bir otoya takamazsınız. Takarsınız da çalışmaz, iş görmez.
Süt anneliği İslam medeniyetinin çok önemli bir değeridir. Süt Bankası yabancı medeniyetlerce üretilebilir. İslam dünyasında süt bankasına yer yoktur. Sayın Bakan ısrardan vaz geçmelidir.