2020 yılı dünya devletlerinin dolaysıyla insanlığın korkunç hastalık olan Covid-19 ile mücadele ettiği yıl olmaya devam ediyor. Bu hastalıkla mücadele sürerken İslam’ın beş şartından birisi olan Hac farizası da -içimiz acıyarak söylüyorum- bu yıl yapılmayacak. Elbette Müslümanlar için büyük bir üzüntü ve eksiklik. Hac mevsimi Müslümanlar için bir bayram demektir ki; Kurban bayramı bu kutsal vazifenin taçlandırılması demektir. 

Peki biraz gerilere gidersek Osmanlı döneminde bu Kutsal yolculuk öncesi neler yapılırdı!

Osmanlı Padişahları’nın her yıl hac mevsiminde Haremeyn-i şerîfeyn ahalisine, zahitlere, mukaddes yerlerin ve hac yollarının emniyetini sağlayan Mekke şeriflerine ve Hicaz bölgesinde yaşayanlara gönderdikleri para ve değerli eşyalara Surre; bunları götüren topluluğa da Surre Alayı denirdi. Bilinen ilk Surre Alayları, Abbasîler devrinde gönderildi. Eyyûbiler ve Memlukler, bu güzel adeti devam ettirdiler. 

Her şeyin en güzelini Haremeyn-i şerifeyne lâyık gören Osmanlılar da, Surre Alayları’nın en güzellerini gönderdiler. Osmanlı Devleti’nde bilinen ilk Surre Alayı, Yıldırım Beyazit tarafından Edirne’den gönderildi. Gönderilen hediyeler arasında 80.000 altın para da vardı. Çelebi Sultan Mehmet, Sultan İkinci Murat ve Fatih Sultan Mehmet zamanında artarak devam etti. 

Yavuz Sultan Selim’in “Halife” olmasından sonra daha da sistemleştirildi. Bu hizmet devletin yıkılışına kadar en zor şartlarda bile devam ettirildi. Surre-i Hümâyûn, Haremeyn Evkafı Nâzırı olan Dârüsseâde Ağalarının sorumluluğu altında hazırlanırdı. Gönderilecek para ve eşyaların listesini gösteren Surre-i Hümâyun defterlerini Dârüsseâde Ağası’nın yazıcısı ve Haremeyn müfettişi mühürlerdi. 

Daha sonra defterdar tarafından imzalanan defterlere nişancı tuğra çekerdi. Bundan sonra Padişah’ın Mekke Emiri’ne hitaben yazdırdığı “nâme-i hümâyûn,” Kızlar Ağası tarafından Surre Emini’ne teslim edilirdi. Bu esnada Kur’ân-ı Kerîm ve güzel na’tlar (şiirler) okunur, kurbanlar kesilir, buhurdanlar yakılır, tekbir getirilir, dualar edilirdi. 

Recep ayının on ikisin de Üsküdar’a geçirilen Surre Alayı halkın coşkun sevgi gösterileri arasında yeni hediye katarları ve hacı adaylarının da iştirâkı ile Hicaz’a doğru yoluna devam ederdi. Yol üzerinde bulunan beylerbeyi ve sancakbeyleri Surre’nin emniyetini temin etmekle mükelleftiler.

Surre Alayı Haremeyn’e doğru ilerlerken, geçtiği yerlerde ihtişamlı merasimler yapılır, Surre hediyeleri yüklü yeni yeni katarlarla birlikte hacı adayları da katılırdı.

Surre-i hümâyunla gönderilen paralar, Harameyn’in masraflarına sarf edilirdi. Surre-i hümâyunla, paralar dışında gönderilen ve nadir bulunan kıymetli halılar, seccadeler, murassa avizeler, şamdanlar, paha biçilmez mushaf-ı şerifler, levhalar, puşideler (örtüler), gümüş perde halkaları, okkalarla buhurlar, elbiseler bulunurdu. Mekke Emîri’ne ise özel sırmalı ve işlemeli kaftan, mücevherli kılıç, inciden tespih ve daha pek çok kıymetli hediyeyse; Mekke ve Medine’deki mübarek makamlara, seyyidlere, şeriflere, fakirlere, zahitlere hediye edilirdi. 

Gönderilen hediyeyi alanlar, kendilerine göre, keselere zemzem, hurma gibi hediyeler koyarak Surre ile geri gönderir, karşılıklı hediyeleşirlerdi. Bu arada Kahire’den gönderilen Surre Alayı’nda yer alan yeni Kâbe örtüsü merasimle eskisiyle değiştirilirdi. Mekke Emîri eski Kâbe örtüsünü İstanbul’a gönderirdi. 

Bu Kâbe örtülerinden İstanbul’da pek çok camide bulunmaktadır. Sürre Alayları, 1864 yılına kadar kara, bu tarihten 1908’e kadar deniz, daha sonra da demiryoluyla gönderildi. Surre Alayları’nın sonuncusu 1915 yılında gönderildi.  Daha sonra Mekke Emiri’nin isyanı (1916) ve toprakların elden çıkması sebebiyle gönderilen Surre Alayları yerine ulaşamadı.

Temennim: İnşallah 2021 yılında Kutsal Hac yolunda buluşmak üzere sağlıklar diliyorum!