Hayatların bireysel boyutun da bakılır ise, sürprizsiz şekli görülmez.
Hayatları tüm insanları kapsayacak yerden, kıta, ülke, şehirler boyutundan bakar isen tekdüze bir yaşam şekli, yapılan plan ve programlara uyumluluk görürsün. Gerçekte sürprizlerin olmaması hali değil, çoğunluk içinde kaybolma,fark edileme me durumudur. İnsan beyni, algısı milyonda birlik oluşum ve değişimlere kapalıdır. Çağımıza uygun iletişim, yayım organları ile lanse sağlanmış ise bazı bireylerin hayatlarında ki sürprizleri görebilir, fark edebiliriz. Yayın ve bilgilenme dışı kalan her olay, gelişme dikkatimiz de olmadığı için tekdüze bir hayatın devamı kanaatine varırız.
 
Hiçbir inanç ve hiçbir deneyim önümüzde ki bir saniyenin dahi bildirimini yapmamıştır. İlahi dinler ve felsefe sistemlerinin tümü sevgi temelin de yaşamı anlatmış, kendi yaşantıların da da bunu gerçekleştirmişlerdir. Dayatılan kurallar sinsilesinin doğruluk payı çok küçüktür. Dinler ve düşünen felsefi sistem uzantıları ve sahiplenmeye çalışan bir zümre insana hükmet me sevdasıyla, insanı kendi kontrolünde kullanma azmiyle bu düşünceyi körüklerler.İnsan kalp sesini dinleme, yaratana şükran duyup mutluluğu yakalama var iken, dayatma, yersen mantığıyla kural ve uygulamalara tabi olurlar. İslam dini peygamberi “Hz Muhammet” hayatın da yaşamsal bir kural ve dayatma göremezsiniz. İnsanlara sunduğu “Kur’an-ı Kerim” akıl ve sevgi temelin de bir yaşamı emrederken, müridler ve uzantıları kendilerince açıklama ve hurafeleriyle kurallar oluşturmaya devam etmişlerdir. İnsan yaratılışın da, sadece insan da var olan aklıyla, emek ve çalışmalarıyla yaşamın gerçeklerini bulması mümkündür.
 
İnsan aklı yanın da nefis denen olguya da sahip olduğundan genel anlam da hazır yemeyi, hazıra konmayı kolay ve rahat saymıştır. Hangi sistem ve kurallar dahilin de olursa olsun, insanın bireysel olarak sürprizsiz bir hayatın olmadığı, olamayacağı bilincin de olması gereklidir. Sistem ve kurallar toplum genelini bağlasa dahi, kişi özelinde ki bilimsel ve sanatsal hiçbir uğraş ve etkinliği frenleme içinde olmamalıdır. Değişim içinde ki gelişme hallerini hayata sunma yeterliliğine sahip sadece insan vardır. İnsan dışında ki hiçbir yaratık için sürpriz yoktur, hayata tekdüze yaşamları, doğada ki dengeye katkıları dışın da özverisel bir sunumları, başarıları olamaz beklenmez.
İnsan kalp sesiyle, akıl ve duyguları ile dayatmalardan sıyrılarak iyi ve güzele ulaşması mümkündür. Genel beklentiler, planlar ve öngörülerden sıyrılır ise, kahinlik yapmaktan fal ve benzeri hurafe diye tanımlanan akıl ve bilim dışı oluşumlardan uzak kalır ise, birey olarak göz ardı edilen milyon da birlik olumsuz beklentilere dahi,
Sürpriz deyip geçtiklerimize dahi bilimsel çözümler üretmeye yeterli olacaktır. Yapmaya çalıştığım vurguyu yarım asır öncesi ülkemizde ki çocuk ölümleri oranı ile şu anki oranı kıyaslamanız mümkündür.