Sürpriz değildi!

Abone Ol
Şaşırmaya, durumu abartmaya hiç gerek yok. Çünkü burası Türkiye e sözü edilen takım da Fenerbahçe. Burada her şey olur ve kimsenin de olup bitene aklı ermez. Her anlamda gariplikler ülkesi olan Türkiye ve bu ülkenin gerçekleri arasında olan üç büyüklerde de her şey olabilir ve bu olup bitenler sürpriz sayılmaması gerekir.
Neyse dilerseniz Ersun Yanal – Fenerbahçe olayına şöyle kısaca bir göz atalım isterseniz.
Şu son günler içinde yaşananlar, aslında geçen yılın uzantısından başka bir şey değil. Hemen her konuda, her şeyi herkesten çok iyi bildiğini söyleyen başkan Aziz Yıldırım’la Ersun Yanal’ın arası zaman zaman gelişen olaylarla bir dargın bir barışıktı. Kadro oluşturmaktan, maç taktiğine varana dek hemen her konuda olayların içinde, tam da göbeğinde yer alan Yıldırım’ın bu tavrı Yanan tarafından hiç benimsenmese de, Yıldırım’ın despotik tavrı karşısında Yanal’ın pek de yapabileceği bir şey yoktu.
Yanal’ın, Sarı Lacivertli yönetimde yer alan ve en önemli savunucusu konumundaki bir isme, “Tahammül edecek gücüm kalmadı. Neredeyse hangi marketten alışveriş edeceğimi bile başkan belirlemek istiyor. Bu iş nereye kadar böyle gidecek bilmiyorum” dediğini çok iyi bilenlerden biriyim. Sözünü ettiğim ve ismini deşifre etmemin mümkün olmadığı o ismin de yanıt olarak, “Sen bu şartları kabul ederek, Aziz Yıldırım’ın bu gibi davranışlarını bilerek bu görevi kabul ettin. Bence şikayet etmek yerine, başarılı olarak, o nu fazla konuşturmamayı düşün. Takım içindeki bazı isimlerle aranın iyi olmadığını biliyorum. (Emenike, Meireless ve Emre’yi kastediyor) Diyaloglarında dengeli ve kararlı ol ancak, sakın bir ‘Gestapo Generali’ gibi de davranma dediğini de aynı şekilde iyi biliyorum.
Bu konuşmaların hemen ardından Ersun Yanal tam üç kez istifasını veriyor. Bu istifaların ikisini Mahmut Uslu engellerken, sonuncusunda devreye giren isimse Abdullah Kiğılı oluyor. Üçüncü istifa sonrasında duruma hayli sinirlenip küplere binen Aziz Yıldırım’ı da sakinleştiren isim yine Kiğılı.
Şampiyonluğun 27 Nisan’da oynayıp 0-0 berabere kalarak şampiyonluğunu garantilendiği Çaykur Rize maçının ardından Aziz Yıldırım yönetimdeki yakın arkadaşlarıyla görüşüp, yeni sezonda takımın başında Yanal’ın olmasını istemediğini belirtiyor. Ancak yöneticilerin hepsi fikir birliği içinde, bu durumun doğru bir davranış olmayacağını belirterek Yıldırım’ı ikna edip, kararından vazgeçiriyorlar. Ancak, genel anlamda egoları her zaman zirvelerde olan Yıldırım, Yanal’ın adeta en küçük bir açığını arar hale geliyor. Ardından da bildiğimiz olaylar cereyan ediyor ve Yıldırım o zehir zemberek açıklamaları yapıp, Ersun Yanal’ı geri dönüşü olmayan o yola sokuyor.
Pek tabi ki, Yanal’ın yaptıkları çok da tasvip edilebilecek şeyler değil. Ancak, geçtiğimiz süreçte, bu takımda forma giyen oyuncuların içinde olduğu sado mazoşist olaylar da, belgeleri olan fotoğraflarıyla ortaya çıkmadı mı? Neden olaylar örtbas edilip üzerine gidilmedi. Madem ki mevzubahis olan disiplin ve spor etiği. Neden Ersun Yanal ‘günah keçisi’ oldu?
Başta da söylediğimiz gibi bu işler bize özgü işler. Kolay kolay başka ülkelerde görebilmek de mümkün değil.