Güneyde 900 km kadar bir sınırımız olan Suriye ile münasebetlerimiz ne yazık ki her geçen gün biraz daha gerilmekte. Suriye’nin Haziran ayı sonlarında bir uçağımızı düşürmesi, Ekim ayı başında da Suriye’den atılan bir mermi ile beş vatandaşımızın hayatını kaybetmesi ve on kişinin de yaralanması Türkiye-Suriye ilişkilerini onarılamaz hale getirmek için aslında yeterli idi. Ama olaylar bitmek bilmedi. Hududa Türkiye ve Suriye’nin kuvvet kaydırması, hava sahalarını karşılıklı kapatmaları, ayrıca Suriye Kürtlerinin mevcut yönetim boşluğundan yararlanma sevdası krizi tırmandırmaya devam etti.
Arap baharının sürüklediği iç savaşta zalim Esat yönetiminden her türlü desteği çeken Türkiye’nin Irak sınırındaki PKK yı kontrol gayretlerinin, Suriye sınırına da kaydırılması zaruret haline geldi.
Bu arada geçtiğimiz günlerde PKK nın Avrupa’daki siyasi uzantısı Kürt Ulusal Konseyi, Suriye Kürtlerine destek vermek için Paris’te toplandı. Suriye Kürtlerine birlik olma çağrısının yapıldığı kongrede, Fransa’nın Suriye Kürtlerinin sorunlarının çözümünde rol almaya davet edildiği, konferansa Türkiye’den katılan PKK nın siyasi kanadına mensup milletvekillerinin de Suriye’deki Kürtleri ve faaliyetlerini abartmaya çalıştıkları basına yansıdı. Ve tabii bu gelişmeler ister istemez Suriye’nin kuzeyinde bir güvenlik şeridi tesisini ve Türkiye-Suriye savaşını gündeme getirmeye yetti. Bazı ABD gazetelerinde savaşın Türkiye’nin kapısını daha sert çaldığına dair yorumlar bile yapıldı.
Bütün bunların yanında Türkiye daha başından beri, krizi uluslararası platformlara, BM’e, NATO’ya, müttefiklerine ve komşu ülkelere taşıma gayretlerini hep ön plana çıkarda. Yeterli desteği bulamamasına rağmen Türkiye’nin uluslararası camiaya çağrıları devam etmekte olduğu da ortada. Ayrıca askeri malzeme taşıyan Suriye uçağının zorla Ankara’ya indirilmesinin Türk-Rus münasebetlerini etkilemeyeceğinin Rusya tarafından açıklanması ile Allah’tan hava daha da gerilmedi. Ardından Bakü’de Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın zirve toplantısında Türkiye ve İran arasındaki Suriye ağırlıklı görüşme, yeni kapılar açacağa benzer gibi yorumlandı.
Aslında Suriye krizi, Suriye üzerindan Ortadoğu’ya yapılan ihracatımızı vurduğu gibi bölgede üreticileri de oldukça olumsuz etkilemiş. Bir kaç ay önce Antakya’da, üretici ve ihracatçı çevreler yanında Araplar için tesis edilen turistik işletmeler de olumsuzlukları acı acı dile getirdiler. Hava sahasının kapatılması, askeri yığınak ve diğer askeri tedbirlerin, ekonomik hayat üzerindeki olumsuzlukları katlıyırık arttırdığı ve daha da arttıracağı açıkça ortadadır.