SÜRE TANIMA

Abone Ol

Erdoğan, şartlara uyulmazsa, “Suriye halkının, meşru müdafaa hakkının desteklenmesinden, başka seçenek kalmayacağını” belirtti. Suriye’de meşru müdafaa hakkını, kim kullanacak? Muhalifler, birleştiklerini iddia etseler de, bu beyanlar inandırıcı görünmüyor. Suriye Ulusal Konseyi, İstanbul’daki toplantıda, Suriye’nin meşru temsilcisi olarak tanındı ve Suriye muhalefetinin çatı kuruluşu oldu. Annan planına göre, BM gözetiminde, her türlü silahlı şiddete son verilmesi gerekiyordu. Suriye Hükümeti, meskûn alanlardan askerlerini çekecekti. Muhalefetin de çatışmalara son vermesi gerekiyordu. Suriye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Makdisi ise 10 Nisan’da, ordunun tüm şehirlerden çekileceği havası estirildiğini, bu tür yorum ve değerlendirmelerin hatalı olduğunu söyledi. Makdisi, ayrıca, şu ana kadar Suriye yönetimine, silahlı terör gruplarının şiddetin her türlüsünü durduracağına, ülke genelinde silah teslim edeceğine dair yazılı bir teminat gelmediğini belirtti. Suriye yönetimi, Katar, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin muhalifleri finanse etmekten vazgeçmelerini istedi. Suriye ordusundan ayrılacaklara, maaş bağlanması gündemde. ABD, muhaliflere finansal desteğini 25 milyon $’a çıkaracak ve istihbarat teknolojisi sunacak. Katar, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri, ülkedeki muhaliflere destek vermek için fon kurma kararı aldılar. Buna göre, muhaliflerin şiddeti durdurması maddesi, uluslararası kamuoyunun gündeminde değil. Aksine, muhalefete para, istihbarat ve silah sağlamak için çaba gösteriliyor.
Sürenin bitimine saatler kala, Türkiye sınırında, silah sesleri duyuldu. Suriye tarafından, mülteci kamplarına ateş açıldı. Bu insani koridor veya tampon bölge seslerinin daha da yükselmesine sebep olacak. Rusya ve Çin, Güvenlik Konseyi’nden müdahale kararı çıkmasını iki kere engellediler. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Suriye’deki muhalif gruplarla görüştüklerini belirtiyor. Lavrov, muhalefetin baştan sona silahlandırılmasa halinde bile, düzenli orduyu yenmesinin mümkün olmadığını, vurguluyor. Konuşmanın can alıcı noktası ise Lavrov’un Libya ile ilgili sözleri. Lavrov, Batının Libya’yı devletsiz bıraktığını, BM Güvenlik Konseyi’nin verdiği yetkiyi suiistimal ederek, birçok sivili öldürdüğünü, sözlerine ekliyor. İran Meclis Başkanı Laricani, İstanbul’da yapılan toplantının, İsrail’e nefes aldırmak için yapıldığını öne sürüyor. Batı demokrasilerinin, Bahreyn’deki vahşi diktatörlüğe sessiz kaldığını belirtiyor. ABD ve AB, insani kayıplar için üzüntülerini bildiriyorlar. Meseleyi, yakından takip ediyorlar. Suriye’deki ölümler, sürüyor. Ancak, ABD’de seçim var. Avrupa ekonomik sorunlarıyla uğraşıyor. Esad sonrasında, İslamcı bir rejimin ayak sesleri duyuluyor. Suriye, stratejik bir öneme sahip ama petrole ve Batılıların iştahlarını kabartacak başka madenlere sahip değil. Suriye, İran’ı sıkıştırmak açısından önemlidir. Rusya, İran’a bir saldırı olması durumunda olası senaryolar üzerinde bölge ülkeleriyle görüşüyor. İran’a saldırı durumunda, Ermenistan’ın dünya ile bağlantısının kesilme riskinden bahsediyor. İran’dan bölgeye göç dalgası olabileceği belirtiliyor.
Türkiye, Suriye’den kaynaklanan güvenlik endişeleri taşıyor. PKK ve sayıları her geçen gün artan mülteciler sorunu var. Türkiye, oyuna gelmemelidir. Acelesi ve çıkarı olamayan Batı yerine, pozisyon alıp Suriye’ye müdahale etme ve İran’ı sıkıştırma planlarından olabildiğince uzak kalmalıdır.