Borsadaki büyük gelişim ve 121 bine çıkan endeksimiz ile tüm dünyanın gözleri üzerimizde… 

Borsadaki şirketlerimiz son üç ayda %22’lik bir kârlılık ve gelişim gösterdi. Şirketlerimizin, altyapılarının, bilgi birikimlerinin diğer ülkelere nazaran ne denli güçlü olduğu görüldü.

Açıkcası, üç ayda sağlanmış bu %22’lik kazancın, bu dönemde Dünya’da eşi benzeri yok.

Demek ki ekonomimiz gayet sağlıklı… Bütçe hedeflerimizde bir sapma olmadığı gibi pozitif anlamda kazançta, tahminlerinin çok üzerinde artmış. Gerçi 2019 sonu itibarıyla 124 milyar TL bütçemiz açık vermiş. Böyle bir açık geçmiş yıllarda hiç görülmemişti. Ama zannımca sağlıklı bir açıklama yapılır… 

Türk şirketlerimiz, Türk’ün Lirasına, insanına değer katmış. 

Bazı tarihçiler ilk Türk-İslam devleti olarak İdil Bulgar Devletini, bazısı ise Karahanlı devletini gösterir… Demek ki yaklaşık 9.ncu yüzyıldan itibaren devlet yapısı ile İslam coğrafyasına dahil olmuşuz. 

Ve islamı korumak, himaye altına almak, en iyi şekilde dünyaya anlatabilmek için çaba sarfetmişiz. 

Dünya’ya medeniyeti anlatmışız. 

Mantık, matematik, trigonometri, jeodezi, jeoloji, coğrafya, tıp, fen, astronomi, gökbilimi, metafizik, felsefe, düşünce, bilim, tasavvuf, psikoloji, filoloji, şiir, sanata yani doğaya, insana önemli katkılar yapmışız. Bu alanlarda öncülük etmişiz.

Farabi, İbn-i Sina, Biruni, Edebali, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaşi Veli, Taptuk Emre, Yunus Emre, Pir Sultal Abdal, Hace Nasireddin Tusi, Balasagunlu Yusuf Has Hacib, Edib Ahmet Bin Mahmut ve tabi ki “Şüphe duymayan hakikatı bulamaz” diyen Gazzali gibi alimler yetiştirmişiz.

“Şüphe Duymayan Hakikatı Bulamaz”… Çerçeve yapıp başucumuza asmamız gereken bir söylem…

Medeniyet buradaydı. Batılı gençler, Büyük Selçuklu devletine öğrenmek, ustalaşmak, yetişmek ümidiyle akın akın geliyorlardı. Burada hoşgörüyü, adaleti, bilimi buluyorlardı. 

Dedik ya adalet vardı. Kadılar kanunu eşit olarak uygular. Başka dine mensup bir genç ya da kişi haksızlıklara, hakarete uğramazdı. 

Hükmedeni, hükümeti, gücü eleştirmek gayet normaldi… 

Gücün arkasına saklanıp, sadece “Senin her dediğin doğru, sen en büyüksün” demek basitlik, sabitlikti. Sebat edelim, sabit kalalım isterlerdi. Kendini geliştirmekten, ilerlemekten açıkcası yorulmaktan imtina eden küçülmüşte küçülmüş, tembel bir zümreydi bunlar.

Ama eleştirebilen, yorulmaktan korkmayanların sayısı da oldukça fazlaydı. Sorgulayabilecek seviyede bilge kişilerdi. Gelişmekten, ilerlemekten, yorulmaktan korkmayan kişilerdi. Altyapıları güçlüydü.

Tıpkı Köroğlu gibi… Bolu beyi halka zulüm ettiğinde. Vergiler,cezalar haklı haksız herkese uygulandığında. Kendini koruyan, kılıç kuşanmış adamları yanından hiç ayırmadığı günlerde… Köroğlu çıktı… Köroğlu onlardan çok daha iyi at binip, kılıç kullanabiliyordu. Böylece halkı savunabildi. Namı yürüdü. İnsanı saymayan, dövüşmeyi bilmeyen, altyapısı zayıf biri olsaydı daha ilk itirazda susturulurdu, canından olurdu. Adı da sanı da duyulmazdı.

Demek ki delikanlılık; bilgi, beceri ister…

Biz de bugün delikanlıyız… İşte onun için Borsamız son derece kârlı… Şirketlerimiz kârlı… 

Piyasamızda nakit döngüsü oldukça yoğun… Bankalar kredi vermek için adeta sırada… CDS oranları 400’den 269’a kadar düştü… Gayet olumlu, haliyle birçok medya grubunda bu haber heyecan ile anlatılıyor… Gerçi biraz eksik anlatılıyor… Mesela Afrika’nın CDS’i 160, Endonezya’nın 62!.. Yani bizden daha iyi kredibiliteleri var… Neyse, şimdi biz bu örneği atlayalım… Şirketlerin, hanelerin teşviğe ihtiyacı yok, kendinde para çok. Vergiler tıkır tıkır ödeniyor. Vergi affıymış, matrah arttırmıymış, imar barışıymış söz konusu bile olmuyor… Ecüş-bücüş her yere kaçak bina dikmeye ihtiyaç duyulmuyor… Kredi, geri ödemeleri sağlıklı… Kredi kartlarına borç yok… Beklenen depreme karşı tüm önlemler alınmış vaziyette… İhtiyaç sahiplerinin her biri, ayırt etmeksizin kentsel dönüşüme kavuştu… Ve burası çok önemli! Sadece ihtiyaç sahiplerine yapıldı… Gereksiz konut stokları yapılmadı, israf edilmedi… “Sosyal konut projeleri için kamu bankalarından alınacak kredinin faizi caizdir” de dendi galiba ama olur o kadar… Evlerimizdeki elektrik, doğalgaz vs. son bir yılda %70’e varan zamlar oldu galiba ama şimdi bu yaklaşım kötü niyetli olur… 

Özet ile; Mal, tüketim değerlenipte, insan ucuzlamadı!..

Bakın gençlerimizin hepsi işinde, gücünde… Yeni bir icad, keşif daha yapmadığımız tek bir günümüz geçmiyor. Yabancı ülkeler bu icadlarımızı kapış kapış satın alıyor. İthal mal nedir bilmez olduk. Elimizden her iş geliyor… Yabancıya el açmıyoruz… Mesela şu anda Trakya Barbaros limanında bekleyen, içi buğday dolu 13 Rus gemisi pek anlamsız… Ne alâka şimdi… Türkiye’nin her yerinden buğday fışkırmaktaydı… Yıl bazında da, kümülede de cari fazla veriyoruz. Üretimde kapasite kullanım oranlarımız “Ful artı ful kapasite”. 

İşsizlik neredeyse yok. 

85 milyon nüfusumuzun 55 milyon işgücü mevcut. Bunların 23,7 milyonu işçi, işveren ve işveren yakını olarak açıklandı… Geriye 31 milyon işgücü kaldı. Bunlarında 4,6 milyonu işsiz dendi… Ondan onu çıkarttık!.. 26 milyon kişi açık, kayıt dışı kaldı… Aman neyse o konuyu da şimdi açmayalım… 

Şirketlerimizin durumu gayet olumlu. Koca koca holdingler iflas ertelemedeymiş, üç bini konkordato ilan etmiş, iki milyona yakın esnaf kapanış bildirmiş, yok öyle bir şey… Uçuşları iptal etmek zorunda kalan, bir süre faaliyeti durduran hava yolu şirketi yok tabi ki… Yapılandırma bekleyen holdingler varmış, hani nerede?.. Yok işte… Giderleri döviz bazlı, gelirleri TL bazlı olduğu için hızla zarar eden ve ödeme zorluğuna düşmüş, şaşkın futbol kulüplerimizin başkanlarının birbirine girmeleri sözkonusu bile değil… 

Lafın kısası yok arkadaş yok, sıkıntı yok… Öncelik verdiğimiz tüm konulara çözüm bulduk… Tabi ki şimdi kanal yapacağız. Topraklarımız suya doysun. Hem mali olarakta güçlüyüz, istesek tüm ülkeyi su altında bırakabilecek projelere imza atarız. Ne de olsa Kayıp kıta Mu’dan, Atlantis’ten izler taşıyoruz, istersek rahat rahat suyun altında bile yaşarız.

Neyse, şaka şaka tabi ki! Yok öyle bir şey… Şimdi yanlış anlaşılır, okuyup küçük yatırımcılardan borsaya giren olur. Orada para kaybeder, heba olur. Veballerini almayalım.

Açıkcası yabancıların kesinlikle rağbet etmedikleri borsamızdaki bu artışı anlamak pekte mümkün değil. Mümkün tabi de, değil!.. 

Fakat derecelendirme kuruluşlarının bize verdiği puanı ve açılımını hatırlatmak isterim… “B+”. 

Yani… Yatırım yapılamaz, hileli, spekülatif… 

Biz buna her zaman ki gibi burun kıvırıp “Aman dış güçler” deyip geçiştirmeyi seçebiliriz… 

Lâkin dünya yatırımcıları, yatırımlarını yaparken bu puanları fazlasıyla önemsiyor…