Avrupa liglerindeki maçları izlerim, bizdeki gibi futbolcuların hakeme itiraz ettiklerini görmüyorum. Bu husus, adeta tedavisi olmayan bir hastalık haline dönüştü. Yahu, topa elinle müdahale ediyorsun, herkes görüyor, adam itiraz ediyor. Maçta hakeme küfür ediyor, hakem de ihraç ediyor, yorumcular, hakem, falanca takımı doğradı diyorlar. Bakın, dünyanın hiçbir mesleğinde kimse kimseye galiz küfür edemez, hakaret edemez. Ederse kan çıkar. Hakemlere devamlı itiraz meselesini çözümlemek şarttır. Teknik direktör görevini yapmıyor, oyuncu oynamıyor, yönetici yönetemiyor, var mı yok mu, hakem suçlu... Aldıkları kötü neticelerin sorumluları kendileri oldukları halde, işi hakeme havale etmek en kolay yoldur. Asıl hayret ettiğim husus, hakemleri yerden yere vuranların, bir kısmı da eski hakemler... Yaşımız müsait, onları da biliyoruz... 

İkinci husus, teknik direktörler... Teknik Direktörler Gurubu (Başka bir sözcük kullanmak istemiyorum), Türkiye’de yabancı teknik direktör bırakmamakta, çok başarılı oldular. Bakın bir sektörün, bir alanın başarılı olması için bilgisine, tecrübesine güvendiğiniz, tanınmış kişileri getirip, onlardan faydalanmak esastır. Sporumuzun, futbolumuzun gelişmesi, Avrupa seviyesine çıkabilmesi için, yabancı teknik adamlardan yararlanmak gerekir. Ancak liglerimizde pek yabancı teknik adam kalmadı. Peki, bizim teknik direktörlerimiz çok bilgili, tecrübeli, tüm dünyada tanınır, değerli ise, soruyorum bir tekine, dışarıdan, Avrupa liglerinden teklif eliyor mu?... Zaten Güneş, Terim, Denizli dışında vasıflı antrenör yetişmedi. Onlara da teklif yok... 

Bir konuda Avrupa Ligleri. Ligler oynanırken, takımlarımız, Avrupa kupalarına katılmak için kıyasıya mücadele veriyorlar. Bir takımın, Avrupa’da ismini duyurması, önemli takımları kendi şehirlerine getirmeleri, Türkiye’ye ülke puanı kazandırmaları önemli değil mi? Avrupa’da oynayan takımlarımız, kendilerini değil, Türkiye’yi temsil ediyorlar. Peki, maçlara yedeklerle çıkmak, mağlubiyeti önceden kabul etmek ayıp değil mi?.. Trabzon’un, Beşiktaş’ın, Malatya’nın, Galatasaray’ın durumları meydanda, Türkiye’ye yazık değil mi?.. Futbol Federasyonu, Avrupa’ya gereken önemi vermeyen, takımların, gelecek yıllarda, hak kazansalar bile, Avrupa’da, Türkiye’yi temsil etmelerini yasaklamalıdır.. Sempati duymamakla beraber, Başakşehir takımını takdir ediyor, kutluyorum. Şu anlamda söylüyorum. Ben, futbolun mümkün mertebe şehirlere yayılmasına taraftarım, Adana’nın, Van’ın, Eskişehir’in, Bursa’nın Erzurum’un, Maraş’ın, Samsun’un, Hatay’ın, Trakya’dan bir takımın, Diyarbakır’ın, Elazığ’ın, Kars’ın, Erzincan’ın, Urfa’nın, Gümüşhane’nin, Kastamonu’nun vs.  süper ligde olmasını, her şehirden bir takımın olmasını savunuyorum. Tarihi geçmişleri itibariyle, İstanbul’dan, sadece Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş olmalıdır. 

Futbol müsabakalarını izliyorum, bazen evime yakın olduğundan Fenerbahçe’nin maçlarına gidiyorum. Süper Lig’de, keyif veren maçların sayısı fazla değil. Bu bağlamda, Sivas’a özel bir yer açmak istiyorum. Sivas futbol ziyafeti sundu, kutluyorum. Şampiyon olmasını arzu ediyorum. Takımda, çok iyi, kabiliyetli Emre, Mert, Erdoğan gibi oyuncular var, şimdi onlar moda olduğu cihetle büyük takımlara gitmek istiyorlar. Yapmasınlar, futbolumuz, hevesle bu takımlara gidip, yok olan isimlerle dolu. Eğer gitmek istiyorlarsa, İtalya, Almanya, İngiltere, Fransa, İspanya liglerine gitsinler, kendilerine yazık etmesinler... Devletimiz, çok güzel, modern, medeni stadlar yaptı. Stadlardan Atatürk isminin kaldırılmasını kabul etmiyorum, bizim futbol oynadığımız yıllarda, stadlarda, demir manialar vardı, Avrupa’da olduğu gibi kaldırıldı. Çok da iyi oldu. Peki, kale arkalarına neden ağ geriyorsunuz. Yersiz bir uygulama, sahaya yabancı maddeler atılıyorsa, polis atanları kulağından tutar, yakalar, polisimizin kendilerine mahsus bazı ıslah yöntemleri vardır.  

Süper Lig’in birinci yarısı tarihlerinde, Türk Milli Takımımızın, hem de Fransa’nın bulunduğu gruptan çıkarak, Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine gitmesini, gururla, sevinçle karşıladık. Asıl mesleği şerefli öğretmenlik olan, kaliteli insan Teknik Direktörümüz Şenol Güneş’i kutluyorum. Ancak bu yeterli değildir, Türkiye finallerde de gidebileceği, azami noktaya kadar yükselmelidir. Milli Takımımız, tüm turnuvalarda, Dünya Kupası’nda, mutlaka olmalıdır. 

Son olarak benim takımın, Fenerbahçe’nin, Saraçoğlu stadının yanındaki okulu, aldığını öğrendik. Eminim ki Fenerbahçe, buraya park, spor alanı, deprem toplanma alanı gibi tesisler yapacaktır. İstanbul’da, her yer AVM’lere, residancelere, iğrenç beton yığınlarına boğulduk. Bu okul, benim babamın, amcalarımın da okuduğu, tarihi bir anıttır. Özenle, korunmalıdır. Halk yararına değerlendirilmelidir...