Süper değil ‘fiyasko’ ligi
Tabii ortaya çıkan sonuçlardan ‘taraflar’ memnun derken, kalkıp Trabzonspor’un Gaziantep’te aldığı yenilgiye veya Fenerbahçe’nin Sivas deplasmanın da ki berberliğine ‘dem’ vuramayız. Olsa olsa ‘skor’ olarak sevinen taraf olarak Galatasaray ve koca doksan dakikanın ilk çeyreğinde Beşiktaş’ın ön plana çıktığını söylenebiliriz.
Sezonun henüz başı ve erken uyarı şeklinde gelen maç sonuçların takımların neler yapması gerektiğini, biraz olsun kendilerine gelmesini sağlayacak, ilgili makam sahibi ‘değerli’ Kulüp yöneticileri gerekli önlemleri alacaklardır, sanırım.
Sezon başlamadan hep şunu ‘dilendirir’, yok mu içinde yer alınan sıkıntılara ‘neşter’ vuracak bir kişi diye serzenişte bulunurduk; Türk futbolu her geçen gün ‘kaosa’ sürükleniyor.
Sahadaki mücadelenin ‘kaliteden’ uzak olması ve sıradanlaşması, işte bu kargaşanın da bir nevi iz düşümü oluyor.
Ligin sıkıntıları klasikleşti. Sezonun daha henüz üçüncü haftası olmasına rağmen bu sıkıntılar net olarak görülebiliyor.
Söyleyebilir misiniz, şu maçta ortaya konan futbol hem oyun hem de skor olarak futbolseveri ‘tatmin’ ediyor, diye. Bu memnuniyet anacak bazı ‘yöneticilerimiz’ içinde geçerli. Gerçeği görmek isteyenler için ise sonuç; tam anlamıyla ‘fiyasko’.
Bir Galatasaray-Bursaspor maçı oynanıyor, evlere şenlik. Futbol kalitesi olarak, eğitim başlamadan sınıfta kalmak gibi bir şey, kısaca hüsran. Sahada sergilenen, adeta hataların bir neticesi olarak ‘kör dövüşüne’ dönen oyun, ortaya konan futbol atılan gol sayısı kadar, protesto amaçlı ‘bravo’ dedirten cinsten.
Trabzonspor, Gaziantep’e yeniliyor, bu yenilgi erken uyanmaya vesile olur temennisi ile bordo-mavili taraftarın adeta ‘gönlünü’ ferahlatan cinsten. Yine klasik tartışmalar gündeme geliyor ‘verin bizi Kupamızı’.
Şunu buradan net bir şekilde söylüyorum; iki yıl önceki kupanın Trabzonspor’a verilmesi Kulüp Başkanı Sadri Şener’in başkanlığa vedası anlamına gelir. Çünkü, bordo-mavililerde ‘kupadan’ başka bir şey konuşulmuyor. Suni gündem oluşturmaya bire bir. Hal böyle olunca da ‘gerçekler’ göz ardı olunuyor.
Bu gerçeklerden sadece bir tanesi futbolcu transferine ihtiyaç duyulduğu bir dönemde Giray Bulak Kulübe niçin geldiği. Belki teknik adam olarak bir başka takımda bugün olsa, yönettiği takıma ve Türk futboluna daha çok katkı sağlayacak. Profesyonel yönetim anlayışı tamam da, bu anlayış elde malzeme olmadan, nasıl helvayı yapacağı bilme adına şekillenmeliydi. Bura da Şenol Güneş’in ruh halini düşünebiliyor musunuz (!)
Bordo-mavili kulübün Avrupa’ya veda edişini ve ligde aldığı başarısız sonuçlara takıldığımda, Karadeniz ekibinin öz kaynakları geldi gözümün önüne. Bir zamanlar Sebatspor gerçeği vardı..Bugün ise 1.lig’de mücadele eden 1461 Trabzon takımı var. Trabzonspor Gaziantep’e 1-0 yenik götürdüğü maçta pilot takım 1461 Trabzon Konyaspor’u 3-0 mağlup etmişti. Yani Gazinantep’te hüzün, Trabzon’da yeni Avni Aker stadında ‘coşku’ vardı. Anlamak içinse beş duyu organımızı çalıştırmamıza gerekte yok. Süper lig değil de 1.Lig puan durumuna ‘bakmamız’ yeterli olur sanırım…
Transfer zamanlaması tam bir ‘fiyasko’
Süper lig takımları kadrolarına yeni oyuncu katmak için, son iki günde atağa kalktılar. Futbol adına sahada kazanılamayan başarı, saha dışında ‘transfer’ konusu da böylece gerçek oldu. Peki doğrusu mu yaptılar, yoksa hepten yanlışımı ‘yönetimlerine’ uyarladılar.
Futbolcuların kalitesi, sahada mücadele edecek takıma katkısı…Bu tür teknik konulara girme konusunda ‘haddimi’ zorlamak istemiyorum. Çünkü maşallah ülkemizde herkes taraftar, bir o kadarda ‘teknik’ adam var. Üzerinde durmak istediğimiz husus transfer edilen oyuncuların ‘zamanlaması’ ve sahip olunan anlayış
Gazete başlıkları ve Televizyon ekranları şimdilerde Chelsea'nin yıldızı Raul Meireles Fenerbahçe'de, Brezilyalı Emerson Trabzon'da, Lyon’un Brezilyalı savunmacısı Cris’de Galatasaray’da konusunu işliyor
Gelmiş oyuncuya, şimdi bu saatten sonra ‘yok’ mu diyelim. Bize takımlarımıza ‘hayırlı’ olsun demek düşer. Düşer de, futbolun bugünü kadar geleceği adına da birkaç kelime etmekte hakkımız olsa gerek. Biraz da ‘yer’ sıkıntımız olduğu içinde fazla ayrıntıya girmeden bir iki sual ile geçiştirelim.
Bu oyuncular; ihtiyaçtan dolayı alındığı ‘mevkilere’ bakar mısınız; Savunma, orta saha ve hücum. Galatasaray’ın transferi hariç (zorunlu sakatlıktan), diğerleri ‘kaos’ rüzgarının bir neticesi. Adeta gidenlerin yerine (Emre, Burak…) doldurma çabası. Peki sormazlar mı adama; Madem alacaktınız bugünü niçin beklediniz?…
Bazen en güzel cevap suskun kalmakmış… Bizde yazımızın sonunda, ‘yöneticilerin’ sık sık yaptıklarını yapmayı tercih edip, ‘susmamız’ gerektiğini bir anda fark ettik…