SÜLEYMAN EFENDİ HAZRET’LERİ HAKKINDAKİ YALAN, İFTİRA VE BUHTANLARA CEVAPLAR!... (3)

Recep Akakuş şen’î iftiralarına devam ediyor:

“Ekonomik sıkıntılar içinde kalan Süleyman HİLMİ Tunahan Hoca Efendi bu kerre mübadele’de Rumlar’dan kalan ve Millî Mücadele kahramanlarından, Deli Halid Paşa tarafından çiftlik haline getirilen ve Deli Hâlid Paşa’nın Türkiye Büyük Millet Meclis’inde katledilmesi sonucu muattal kalan bu çiftliği, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak için, hemşehri’leri köylü’lerin işgücünden de yararlanarak, tütün yetiştirmek için kiralama teşebbüsünde bulunmuş ise de günün siyâsî otoritesi karşı çıkmış, Silistre’li Süleyman Hilmi Tunahan Hoca Efendi’nin bu yolla ekonomik faaliyette bulunmasına engel olmuştur.

Daha sonraki yıllarda ise, mübadele’de Rumlar tarafından boşaltılan köy ve arazî’lerde altın, gümüş ve başka çok miktarda define olduğu şâyiası yayılınca, halk arasında define arayıcılığı saygın hale gelmişti.

İstanbul’un yakın çevresinde yer alan ve Rumlar tarafından boşaltılan köylerde geniş çapta bir  definecilik başlatılmıştı.

Defineciler tarafından kullanılan haritalar, Osmanlıca, Arapça, Rumca ve Bulgarca belgeler olduğundan bunların çözümlerinde yararlanmak üzere, defineciler Silistre’li Süleyman Hilmi Tunahan Hoca Efendi’den yararlanmak istemişlerdi. Bu amaçla onunla temasa geçmişler ve ellerindeki belgeleri Süleyman Efendi Hazret’lerine çözdürdükten sonra bu kerre onu dışlamışlar ve onu ekonomik yönden mağdur ederek ortada bırakmışlardır. Defineci’lerin ağına düşen Silistreli Süleyman Hilmi Tunahan Hoca Efendi yaşadığı ekonomik sıkıntıları aşmak üzere, bu kere, sınıf arkadaşı ve de Aksaray Pertevniyal Vâlide Sultan Camii İmam-Hatibi Çatalca’lı Dersiâm Salahaddin Hoca Efendi’nin kefaletine dayalı olarak İstanbul Vakıflar Baş Müdürlüğünce açılan mangal kömürü ihalesine girmiştir.

Konya Lezzet Lokantası’nın Sahibi Mustafa Doğan Bey’in sağladığı maddî destek ile Süleyman Hilmi Tunahan Hoca Efendi Vakıflar Baş Müdürlüğünce camiii’lere dağıtılmak üzere açılan mangal kömürü ihalesini kazanmış, dağıtımına da fi’îlen başlamıştır.

Bir-kaç sene devam eden bu mangal kömürü ihale’leri, dağıtım sırasında görülen aksaklıklar ve eksikliklerden dolayı, Vakıflardaki yetkili me’mur’ların güdülmesiyle (Ne demekse) camii görevlileri arasında Silistre’li Süleyman Hilmi Tunahan Efendi’yi hedef alan yaygın bir sûistimal dedikodusu çıkarılmıştır.”

Alçakça, denice, şen’î’ce, her kelimesi, her cümlesi, her satırı ve her paragrafı, yalan, iftira ve buhtan olan bu iddialara nasıl cevap verelim, neresinden başlayalım, bilemiyorum, akıl erdiremiyorum.

Her şeyden önce evveliyetle ve ehemmiyetle tebârüz ettirmek isterim ki, Sahibizaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Medar Mürşid ve Müceddid, Silistre’vî Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazret’leri (k.s.) ne talebeliği sırasında, ne Müderis olduğu yıllarında ve ne de irtihal buyurduğu, 16 Eylül 1959 tarihine kadarki mücâhade ve mücâdele yıllarında hayatının hiçbir safhasında   ekonomik sıkıntı, maîşet darlığı görmemiştir. İstanbul’da talebeliği sırasında, tüm ihtiyaçları, o zamanlar Memâlik-i Osmaniyye’den olan Bulgaristan’nın Silistre-Ferhatlar Köyü’nde bulunan münbit geniş arazilerinden ve hayvancılık’tan dolayı civarın en zengin aile’lerinden birisi olan  Tunahan ailesi oğulları Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazret’lerine aslâ bir maişet sıkıntısı yaşatmamışlardı.

Daha sonraki yıllarda, kendisine dersiâmlık maaşı bağlanmış takdir, tensib-i İlâhî ile tezevvüc buyurduğu, Merhûme, Muhterem’e, Hâce Hafîze Hanımefendi çok zengin bir aileydi.

Tüm servetini, Allah yolunda, İslam’a hizmet yolunda vakf’etmiş, bezl’etmiş, Süleyman Efendi  Hazret’lerine tahsis etmişti.

1949 yılında, İstanbul’un Anadolu Yakasında, Koşuyolunda geniş bir arazi içindeki büyük ve muhteşem bir köşk, 375 bin lira’ya satılmış bunun önemli bir miktarı, Büyük Doğu Gazete’sini   yeniden çıkarabilsin diye Üstad Necip Fazıl Kısakürek Merhuma verilmiş, bakiye’de talebe-i ulûm için harcanmıştır.

Süleyman Efendi Hazretleri, hayatı boyunca, Allah’ın fazlı, lütfu, keremiyle hiç kimse’den karz-borç, yardım, sadaka, teberru, zekat kabûl etmemiştir-almamıştır. Aksine kendisi ihtiyaç sahibi herkese yardım etmiştir.

İki molla ramazan ayında Toros’ların yüksekliklerinde bulunan köylere cerre çıkmışlar. Bir köye varmışlar, köyün imamından izin almışlar, birisi kürsüye çıkıp va’az edecek, birisi de hutbe okuyacakmış. Kürsü’ye çıkan va’az’ında, “Hazreti Musa, Allah’ın emriyle Hazreti İsa’yı kurban etmek üzere, keskin bıçağı ense’sine getirdiğinde, Mikail aleyhisselâm, cennetten çıkardığı bir teke ile geldi de İsa aleyhisselâm kurban olmaktan kurtuldu,” demiş. Diğer molla i’tiraz etmiş söyledikleri yanlış demiş. Bunun üzerine cemaat öyleyse doğrusunu sen anlat, molla’nın hatalarını düzelt demişler.

Molla, Hazreti Musa değil, Hazreti İbrahim, Hazreti İsa değil, Hazreti İsmail, Mikail değil, Cebrail, teke değil, koç. Şimdi ben hangisini düzelteyim? demiş!...

Şimdi, Recep Akakuş bir-iki paragraf’ta o kadar iftira ve buhtanda bulunmuştur ki, her taraftan başlayalım, hangilerini tashih edelim, hangilerinin de zırva ötesi bir şey olduğu için cevap vermenin nefes tüketmekten başka bir faydasının olmadığına mı karar verelim, cidden şaşırdık.

Süleyman Efendi Hazretleri, İstanbul’da vazifeli Dersiâm idi. İstisnâî me’muriyet de olsa yine de me’muriyet idi. Me’mur olan birisi aynı zamanda ticaret’le iştigal edebilir miydi?

Diğer taraftan, tacirler, bulundukları illerin Ticaret Oda’larına kayıt yaptırmak mecburiyetindedirler. Şirketler, tacirler herhangi bir devlet ihalesine katılabilmek için   kendilerinden kayıtlı oldukları Ticaret Oda’sından belge vermek mecburiyetindedirler. Recep Akakuş, Gönen’li’nin bir mescitten bir başka mescid’e nakli husunda, tarih ve numara verirken   hâşâ! Süleyman Efendi tacir yapıyor, ihaleye sokuyor, iflas ettiriyor, fakat ne bir kayıd ne de dosya numarası ve tarih verebiliyor.                             

Süleyman Efendi Hazret’leri, araziyi İnceyiz Köyü Muhtarlığı hükm-ü şahsiyetinden kiralamıştı. Ayrıca Kabakça Köyü’ndeki Devlet Demiryolları İstasyonunda bulunan iki vagonu da kiralamıştı. Ne var ki, ne araziyi, ne de vagonları herhangi bir ticârî maksada mebni olarak kiraladı.