"ÇOCUKLARI KÜÇÜK KURŞUNLA ÖLDÜRÜRLER DEĞİL Mİ ANNE?" diye soruyordu  insanın içini ezen, insanlığından utandıran, masum bir çocuğun ağzından çıkmış bu masum soruyu... Gözleri buğulandıran, insanın içini mengene misalı sıkan, acıya boğan sorudur. Okuduğunuzda yüreğiniz yanmıyor, gözünüze iki damla yaş birikmiyor, içinizden isyan etmek gelmiyorsa; Batı’nın vahşetine ortak oluyorsunuz demektir.
Türklerin etnik temizlik gayesiyle bilinçli ve sistematik olarak katledilmelerinin ilk örneği 1821 Mora isyanıdır. Tripoliçe'de; Cuma gününden Pazar gününe kadar bölgede; kadın, çocuk, yaşlı demeden 35.000 Türk ve Müslüman Yunanlılar tarafından son derece vahşice ve alçakça katledilmişti. Ondan sonra  kendi ulus kimliğinin inşası için yöntem olarak benimsenen etnik arındırmayla sık sık karşılaştı masum ve mazlum Türk ve Müslümanlar...
20.nci yüzyılın sonlarına gelindiğinde Balkanlar’da 100 yıl önceki etnik temizlik hayalleri hortlamış, Bulgaristan Türklerine uygulanan isim değiştirme kampanyasının akabinde “89 zorunlu göçüyle” 350 bin insan yerlerinden yurtlarından sürülüp atılmış, Bosna ve Kosova’da yüzbinlerce insanın katledilerek SOYKIRIM yapılmıştı.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Avrupa'da en büyük katliam 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da kendilerini korumakla görevli Hollandalı askerlerin gözleri önünde yaşanmıştı. Savaşın toplamında öldürülen 200 bin Bosnalı’nın yanında, 8.372 Bosnalı sivil, kin ve nefret altında işkenceyle katledilmişti.
Günümüzde Ortadoğu ve Kuzey Afrika coğrafyası, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında getirilen demokrasi (!) sayesinde milyonlarla ifade edilen can kaybı ve yaralısıyla kan ağlarken, Karabağ’ı işgal eden, Hocalı ve benzeri katliamlara imza atan Ermeniler’e Batı’lı ülkeler destek olmakta, Kırım’da Rus işgali Stalin dönemini andırmakta,  Burma'da Budist çetelerin terörü ile zor günler yaşayan müslümanlar, Çin zulmü altında ezilen Doğu Türkistan'daki Uygurlar ise dünyanın sessizliğinin gölgesinde yaşam mücadelesi vermeye devam etmekteler.
Çin’in batısındaki Sincan Uygur Özerk Bölgesindeki (Doğu Türkistan) Uygur Türklerine yönelik dini ibadetlerinin engellenmesine kadar uzanan insanlık dışı baskı, işkence ve katliamlar Türkiye’de nefret uyandırmakta ve turistlere saldırmak gibi hoş olmayan tepkilere de yol açmakta.
ABD’de bulunan Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabia Kadir, “05 Temmuz 2009’da Doğu Türkistan’ın başkenti Urumçi’de Çin’in Uygur Türklerine karşı uyguladığıetnik soykırım temelli katliamların henüz tazeleğini muhafaza ediyor.
Uygur gençleri arasında dinsizliğin yaygınlaştırılması için özel gayretler sarf edilmektedir. Kâğıt üzerinde devlet güvencesi altında olan din ve ibadet hürriyeti yöneticiler tarafından engellenmektedir. 1949-1979 yılları arasında Doğu Türkistan'da 29 bin cami yok edilmiş, 54 bin din görevlisi ağır çalışma kamplarına gönderilmiş ve yalnız Urumçi'de 370 bin Kur'ân-ı Kerim yakılmıştır. 1997 yılından bu yana sadece Hoten bölgesinde 1200 cami kapatılmıştır. Her gün tren dolusu serseri Çinlinin yerleşmek gayesiyle getirtildiği Doğu Türkistan Uygur Türklüğü; öz yurdunda baskı, zulüm, korku, dram, acı ve katliamlarla varlık mücadelesi vermektedir. Sonuçta Doğu Türkistan'da Çin işgalinden bu yana 60 milyon (?) Müslüman Türk hayatını kaybetmiştir ki, bu sayı Bosna, Irak, Afganistan, Çeçenistan, Filistin'de ölenlerin on katıdır. Otuz yılda dört defa alfabelerinin değiştirilmiş olması da asimilasyon uygulamalarının bir parçasıdır. Mao, kültür devrimine rağmen Çin alfabesine dokunmazken, Uygur alfabesini İslam harflerinden Kirilce'ye çevirmiştir. Bir müddet bu alfabe kullanıldıktan sonra Latin harflerine geçilmiş, ancak bu defa da Türkiye ile kültür köprüleri kurulmasın diye tekrar İslam harflerine dönülmüştür. (1)
Siyasi, ekonomik ve askeri yönden oldukça ehemmiyetli olan Doğu Türkistan coğrafyası; petrol, volfram (silah sanayisinde kullanılan önemli bir maden), altın, gümüş, platin, kömür (2.2 trilyon ton)  ve uranyum gibi stratejik ham maddeler ve sayısız yeraltı ve yerüstü kaynaklarına sahip bir ülkedir. Çin genelinde 148 çeşit madenin 124'ünün çıkarıldığı Doğu Türkistan, Çin'in petrol ve doğal gaz alanındaki en stratejik bölgesi haline gelmiştir. Nitekim Çin'in petrol rezervlerinin %25'ini, doğal gaz rezervlerinin ise % 28'ini barındırmaktadır.(2)
Doğu Türkistan'ın petrol rezervleri İran ve Irak'ın rezervlerinin 10 katıdır. 910 bin km²'lik alanda petrol tespit edilmiştir. Her yıl 10 milyon ton petrol Çin'e taşınmaktadır. Kızıl Çin yıllık millî gelirinin % 40'ını Doğu Türkistan'dan temin ettiği halde, Uygur Türkleri yoksulluğa mahkûm edilmiştir. % 80'i açlık sınırında bulunan Doğu Türkistan'daki Türkler arasında kişi başına düşen millî gelir ortalama 100 dolardır. Doğu Türkistan dünyada emsali görülmemiş şekilde sömürülmektedir. Fabrikada çalışan Türk asıllı işçiler Çinlilerin onda birine bile ulaşamamaktadır. (3)
 
KAYNAK.........:
    1.    Haber7.com      Serkan Üstüner
    2.            “                           “
    3.            “                            “