8 . Saldırganlık

Günümüzde saldırganlık sporla ilgili olarak artan bir şekilde gündeme gelmektedir. Normal yaşantıda saldırgan davranışlar değişik nedenlere yapılan çeşitli engellemeler sonucu ortaya çıkarken; sporda başarı rakibin engellemesine bağlı olduğundan kurallara bağlı olarak buna izin verilir. Kuralları ihlal ettiğinde rakibine ya da kendine zarar vereceğinden cezalandırılır.

Saldırganlığın, bir kişi veya nesnesinin zarar görmesi şeklinde anlaşması konusunda büyük ölçüde bir birliktelik mevcuttur. Gabler, sporta engelleme ve zarar verme ayırımını yapar. Spor dalına özgü kurallar çerçevesinde bir engelleme söz konusudur ve bu sporcular tarafından karşılıklı olarak beklenir. Kurallar ihlal edildiği noktadan itibaren saldırgan davranışa geçiş gerçekleşir. Kurallar ne kadar kadı, normal ne kadar bağlayıcı ve beklentiler ne kadar yüksekse, hayal kırıklığına uğrama tehlikesi de o oranda büyük olur. Saldırganlık dolu eylemlerden kaçınmak için yüklenme ve hayal kırıklığı yaşantılarını tahammül edilir bir çerçevede tutmaya ve başarılı olma yaşantılarını ön plana çıkarmaya gayret edilmelidir.

Bazı sporcular saldırgan davranışlarda bulunmaya eğilimlidir. Böyle sporculara, özellikle (savunma oyuncuları gibi) rakipte temas halinde olmaya gerektirecek görevler verildiyse yaralanma veya ceza alma riski artar. Bazı sporcularda yer değiştirmiş saldırganlık görülebilir. Bu durumda sporcu kızgınlığını esas kaynağına değil de başka kişi veya nesnelere yöneltebilir. Antrenörüne kızan bir sporcu, yaptığı bir hatalı pası bahane ederek takım arkadaşlarına bağırabilir ya da hakeme kızan bir sporcu kendine dönük bi saldırganlık gösterebilir. Suçluluk, hayal kırıklığı, pişmanlık kendine dönük saldırganlığın sebepleridir. Özellikle genç sporcuların da duyguları yaşamasına izin vermeyecek bir diyalog geliştirilmelidir.

9 . Kaygı

Kaygı eski Yunancada endişe, korku, merak anlamında kullanılan “anxietas” sözccüğünden gelmektedir. Kaygı tedirgin edici bir duygudur. 1966 yılında Spielberger kaygıyı geçici bir durum olark” durumluk kaygı” ve sabit bağlantılı bir kişilik özelliği olarak  “sürekli kaygı” diye ikiye ayırmıştır.

Köknele göre, bireyin bilinçli tehlike karşısında verdiği tepkiye korku, bilinç dışı çatışmaya bağlı olarak duyulan iç tehlikeye karşı gösterilen tepkiye de kaygı denilir. Durumluk kaygı sıkıntı tasa ve gerginlik ile karakterize olan acil durumu göstermektedir. Sürekli kaygı ise belirli durumları tehlikeli veya tehdit edici olarak algılama eğilimi göstermektedir ve bu sporcunun kişilik yatkınlığı olarak ele alınmaktadır. Sporculardaki sürekli kaygı, karşılaşılan olaylarda, onların değişik durumluk kaygı düzeyleri ile yanıt göstermelerine neden olmaktadır.

Kaygının insan davranışlarına olumlu ve olumsuz etkileri vardır. Olumlu olarak daha yüksek bir başarı için güdeleyici ve hazırlayıcı, olumsuz olarak da hareketin kısıtlanması, düşük başarı ve çekinme şeklinde etkilerini gösterir. Yüksek düzeyde durumluk kaygı performansı bozmaktadır. Buna karşılık düşük düzeyde durumluk kaygıya sahip olan kişi, başarılı olmak için motivasyon eksikliği göstermektedir. Yapılan araştırmalar sporcular için yarışmaların kaygı yaratan durumlar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumun sonuca etkisinin olumlu veya olumsuz olması, kişilik yapısı, yaş, cinsiyet, yaşam koşulları, deneyim ve çevre koşulları gibi pek çok faktöre bağlıdır. Sürekli kaygı düzeyi yüksek olan sporcuların, durumluk kaygıyı diğerlerine göre daha fazla yaşadıkları, bunun da performansı engelleyici bir faktör olabileceği kabul edilmektedir.

(Devam edecek)