Antalya’da Adresen’de yangın çıktı. Birçok otel ve tesis yandı. Aynı gün İstanbul’da Hüseyin Nuri Paşa Köşkü yakıldı. Ben bütün bu yangınların kasıt olduğuna inanıyorum. Yaka yaka ve yıka yıka tarihi köşk ve konak bırakmadılar. Maksatları bu tarihi yapıların yerine, yeni inşaatlar yaparak rant elde etmek ve ceplerini doldurmaktır.
Toplumsal bir cinnet geçiriyoruz. Hergün birkaç kadın cinayeti işleniyor. Örneğin 4 Temmuz günü sadece bir günde 5 kadın cinayete kurban gitti. Devlet bu kadın ve töre cinayetlerini önleyemiyor. Tıpkı trafik terörü, silah terörünü önleyemediği gibi. Minibüsler ve otobüsler durakta bekleyen vatandaşların üzerine gidiyor, ölü ve yaralılar var. Adam efendim oruçluydum, bir ara daldım, kendimi kontrol edemedim, diyor. Türkiye’de vuku bulan trafik kazalarının büyük bir çoğunluğu, hatta %99’u uyuma, dikkatsizlik, dalgınlık ve cep telefonu kullanma yüzünden meydana gelmiş, bunu yetkililer söylüyor.
Sarıklı ve gerici sakallı bir adam plajları dolaşıyor, böyle mayo giymeyin, denize girmeyin, güneşlenmeyin, diye kadınları tehdit ediyor. Türkiye’nin son 12 yılda nereden nereye geldiğini, neler kaybettiğini düşünelim. Şuursuz, tepkisiz bir toplum olduk. Halk herşeyi umursamaz duruma geldi. Bunca soruna rağmen, meydanlar onbinlerle doluyor ve aziz halkımız herşeye rağmen “dik dur eğilme, bu millet seninle” diye haykırıyor.
Amerika’da yaşayan torunlarımız yaz tatillerini geçirmek için, her yıl Türkiye’ye gelirler. Türkiye’de yaşanan garip olaylardan dolayı onlardan utanıyorum. Örneğin oturduğum yörede kentsel dönüşüm aldatmacası ve furyası nedenleri ile birçok yer yıkılıyor, inşaatlar yapılıyor. Oturanlara, çevreye saygı yok. Bu yaz gününde gürültü ve tozu dumana katarak çalışıyorlar. Ağır iş makinaları sabahlara kadar çalışıyor. Yaşlı mı var, hasta mı var, kimse dikkate almıyor. Bu konuda belediye başkanlığına ve vilayete, kaymakamlığa başvuruda bulundum. Cevap, “efendim Ankara’dan bunlar insanları rahatsız etmek için izin almışlar”, diyor!
Çevre ve doğa sevgisi olmayan, gürültü kirliliği yapan bir topluma malikiz. Beş yaşındaki torunum elindeki çikolata kağıdını yere atmamak için sımsıkı tutuyor. Koca koca adamlar ve insanlar çevreyi ve özellikle denizi kirletiyorlar. Yapılan son araştırmalara göre, Marmara Denizinde kolibasili hat safhaya çıkmış ve denize girmenin ölümcül tehlike olduğu belirtiliyor. Umumi yerler, tuvaletler, caddeler, sokaklar pislik içinde. İstanbul’da her yer bina, AVM ve inşaat olduğundan, çocukları götürecek mahalle parkları bulamıyorum. Bütün bunlardan utanıyorum. Yapılan elektrik ve su kesintilerinden utanıyorum… Arabada giderken madde bağımlısı, heran suç işlemeye hazır tinerci cam silicilerden ve Suriyeli dilencilerden utanıyorum.
Türkiye’deki düzensizlik, keyfilik, terbiyesizlik, nezaketsizlikler hiçbir medeni ülkede görülmeyecek düzeyde. Türkiye’de birçok kişi belinde silahla geziyor ve en ufak bir tartışmada çekip, karşısındakini öldürüyor. Bir ülke her geçen gün iyiye gider. Ne yazık ki Türkiye, her geçen gün geriye gidiyor. Gericiliğin, yobazlığın, Atatürk düşmanlığının böylesine arttığı bir Türkiye’den utanıyorum. Bazıları övünüyor. Biz dünyanın en gelişmiş 16. Ekonomisiyiz diye. Peki, bunu iddia edenler Birleşmiş Milletlerin ve OECD’nin insani gelişme endeksini görmüyorlar mı? Bu insan gibi yaşama endekslerine göre Türkiye 182 Birleşmiş Milletler Üyesi ülke arasında 70. Sıradadır.
İş kazaları ve iş hastalıkları nedeniyle yüzlerce insan ölüyor. İşte Soma’da göz göre göre 301 madem işçimizi kaybettik. Aslında madenlerde ve inşaat sektöründe her gün insanlar ölüyor. Bu durum birilerinin söylediği gibi işin fıtratı değil, tedbirsizlik ve ihmalden kaynaklanıyor. Bizim işlerimiz bir komedidir, Türk Havayolları bir proje geliştirmiş. İstanbul’dan transfer yapacak ve en az 6 saat kalacak yolcuları alıp, İstanbul’u gezdirecekmiş. Fikir güzel… Diyelim ki Atatürk Havalimanından yola çıktınız, gideceğiniz yere iki saate gideceksiniz, dönüşte iki saat, o zaman turistlere ne göstereceksiniz? Ulaşım ve trafik nedeniyle 4 saati sokaklarda heba edeceksiniz ve belki de adama uçaklarını kaçırtacaksın. İstanbul’da trafik felç durumdadır. İstanbul’da trafik kuralsızdır, keyfidir ve sahipsizdir. Bu konulardan sorumlu olması gereken Sn. Vali bizim gibi olayları seyretmektedir. Ama onların bir farkı var, gittikleri yere eskort alarak gittikleri için, vatandaşın neler çektiğini bilememektedir…