Binlerce yıllık insan tarihinin birçok döneminde insanlar özgürlükleri için mücadele vermişler. Özgür kalmışlar, ardından tekrar başka sebeplerle özgürlükler tehdit edilmeye başlamış. Verdiği mücadeleyi, başka bir mücadele takip etmiş.

Özgürlükleri tehdit eden; kimi zaman vahşi bir hayvan sürüsü olmuş, kimi zaman iklim olmuş, kimi zaman türlü hastalıklar, hatta rivayetlere göre vampirler, cadılar olmuş, bir ara eşkiyalar olmuş, firavunlar, imparatorlar, krallar olmuş… 

Ama insanoğlu her devirde özgürlüğü için, hürriyeti için mücadele etmiş... Ve Allah’ın insana verdiği fikri, rahmeti, gelişimi, ileriye gitmeyi engellemeye çalışanlar hep kaybetmiş... Demek ki hep kaybedecek... 

İnsan, özgürce dolaşabilmek, dilediğince konuşabilmek için mücadele etmiş…

Sadece ve sadece özgürlüklerin yitirildiği dönemler de millet bir süre birbiri ile didişip, dövüşmüş... Hemde “Milliyetçilik” adı altında millet birbirine küstürülmüş. Biri diğerine sosyalist, kominist demiş... Diğeri öbürüne kapitalist, faşist demiş... Ve millet haktan ayrışmaya başlamış... Aslından bilmeyerek, istemeden birbirlerinin hürriyetlerini engellemiş... 

Lâkin bir zaman sonra, “Bilmenin” asli görevi olduğu hatırlamış... Ve her defasında bu durumdan çıkmayı başarmış... Allah’ın kendisine bahşettiği aklı, fikri özgürce söyleyebilmek için mücadele etmiş... Allah’ın kuluna hediyesini, aklını başka bir kuldan korktuğu için gizlemek istememiş… 

Kul’u, Allah’tan öte görme baskısına, kendini fikirsiz, hürriyetsiz ilan edilme baskısına isyan etmiş…

Çünkü anlamış ki! Çocukların hür olmadığı, kadınların hür olmadığı, hayvanların hür olmadığı, üniversitelerin hür olmadığı, medyanın hür olmadığı, düşüncelerin hür olmadığı bir yerde, hiç kimse hür kalamaz. 

Ve yine öğrenmiş ki! Yaşama hürriyetsizlik virüsü bulaştığında hızla herkese yayılır...

Eğer bir toplumda çocuk kaçırmalar arttıysa, tacizler, tecavüzler, ölümler artıysa… Küçücük bedenlere, o pis eller dokunuyorsa… Çocuklarımızın, çalınmamasını istediğimiz cep telefonumuz, çelik kasamız gibi şifrelerle hareket etmesini istiyorsak… Aranızda gizli şifreleriniz varsa… Çocuklarımıza sürekli, diğer insanlar hakkında tembihlerde bulunmak zorunda hissediyorsak… Mesela onları gönül rahatlığı ile bakkala gönderemiyorsak, ekmek almak için sokağa tek başına gönderemiyorsak… 

Zannetmeyin sadece çocuklarımız hürriyetlerini kaybetmiştir… 

Kadınlarımız çevre baskısından korkuyorsa, haberlerde boy boy kadın cinayetleri yer alıyorsa… Manevi hayatı, türbanı siyasete alet ediliyorsa… Kadınlarımız için “sığınma evleri” açma ihtiyacı duyuluyorsa, sığınanacak hale düşmelerine  vicdanımız el veriyorsa… Herkesin önünde defalarca bıçaklanıyor ve kimse “gık bile” diyemiyorsa... Şort giydiği için otobüste dayak yiyor, kız öğrenci yurdundan ihtar alıp, atılıyorsa… 

Zannetmeyin sadece kadınlarımız hürriyetlerini kaybetmiştir… 

Düşüncelerini ifade etmek isteyen işçiler, memurlar; seslerini duyuracak bir organ, medya bulamıyorsa… Öğretmenler, öğrenciler tarafından puanlanmaya başlandıysa… Farklı görüşlerdeki işçi sendikaları tek tipe indirgeniyorsa… İş sağlığı ve güvenliği önlemleri alınmıyorsa... İşçilik çok ucuz ama toprak, mal rant şeklinde pahalanıyorsa... Meslek ve ticaret odaları siyasi tutum sergilemek durumunda kalıyorsa… 

Zannetmeyin sadece işçiler, memurlar hürriyetlerini kaybetmiştir…

Bir kedi, acımasızca boğazın akıntılı, derin sularına fırlatılıyorsa… Bir köpeğin vicdansızca 4 patisi birden kesiliyorsa… Ormanlar bir şekilde tutuşuyor… Yanmış orman alanlarına imar çıkıyorsa…

Zannetmeyin sadece hayvanlar, bitkiler hürriyetlerini kaybetmiştir…

Yurtdışı piyasalarındaki en küçük bir sallantıda dahi, kendi ülke para değerin azalıyorsa... Ülke para değerin dünyadaki tüm para birimleri karşısında değer yitiriyorsa... Patates ihtiyacın için bile, savaş halinde olan bir ülkeye muhtaç kalınıyor ve oradan ithalat yapılıyorsa... Çifçilerimiz tarlalarını satıp, kıraathanelerde enerjilerini tüketiyorsa... 

Zannetmeyin sadece ekonomimiz hürriyetini kaybetmiştir… 

Bir tek hürriyete bile girse esaret vürüsü, tüm yaşama etki eder. 

Artık hiçbir canlı hür sayılmaz… Sadece sırası henüz gelmeyenler vardır...