Sayın Genel Kurmay Başkanlığı’nın, “Hürriyet Gazetesine” gönderdiği açıklamaya göre: “Harbiye Topçu Okulu” ve Millî Savunma Bakanlığı arşivlerine göre, o dönemde Orduda “Sarkis adında” iki asker var. Baba adı Toros Efendi olan, 1809 Bilecik doğumlu Yedek Subay Sarkis Torosyan, Eczacı sınıfında ve “Polatlı Askeri Hastanesi’nde görev yapmış. Baba adı Osep olan, 1891 İzmir Karşıyaka doğumlu Sarkis’in künyesi ise (Soy ismi yok) tartışmaya neden olan Sarkis Torosyan’ın künyesiyle benzerlikler taşıyor.

Topçu Üsteğmen olan Karşıyakalı Sarkis, I. Dünya Savaşı’nda Harbiye Nezareti Mukayyet Kıtası’na bağlı olarak 8. Sahra Topçu Taburu, 3. Bölük’te 1914’te göreve başlamış. Kirte muharebelerinde cephanesiz kalan takım personeline cephane taşıma başarısından dolayı, Harp Madalyası ile ödüllendirilip, 1924’de askerlikten ayrılmış.

Ancak, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığı Teşkilatında yer alan: 5. Ağır Topçu Alayı, I. Ağır Topçu Taburu, 3. Bölük Komutanı (Ertuğrul Tabyası) olarak görev yapmamış. Çanakkale Hamidiye Tabyası’nda da bu isimli bir subay yok.

Yukarıda kayda geçtiğim sayın Genel Kurmay Başkanlığı açıklamasını, maalesef Hürriyet ve mezkûr mevkuteden yapılan iktibaslardan okuduk. Maalesef diyorum, zira, “Hürriyet Gazetesi”nin bu konuda bir talebi olmazsa, mezkûr açıklamaya ihtiyaç duyulmayacak ve bizler de (kamuoyu) bu bilgiden yoksun kalacaktık!...

Ne var ki, bir başka sağlam belge ise mezkûr açıklamanın tam aksini belirtmekte ve bizim için çok acı olan (Osmanlı-Türk Ermenileri) bir gerçeği, gün ışığına çıkartmaktadır. Prof.Dr. Ayhan Aktar’ın eserinde geçen bu değerli belge ile yapılan açıklama ve belgenin doğruluğunu ispatlayan Osmanlıca belgenin günümüz Türkçesine çevrilmiş olanın fotokopisi tarafımızdan aynen bu sütunlara alınmıştır. Buyurun hep birlikte okuyalım: Sahife: 53-54-55.

[Askeri tarih kitaplarında verilen ve “18 Mart Boğaz Savaşı öncesindeki birliklerin konuşlanmasını gösteren şemaya göre: 4. Ağır Topçu Alayı’na bağlı 6. Atarya, Rumeli Hamidiye Tabyası’nda bulunmaktadır. Ne Genel Kurmay’ın resim tarih kitaplarında verilen askeri personel şemalarında, ne de bunlardan faydalanarak kitap yazan İsmet Görgülü’nün verdiği subay listesinde, “Üsteğmen Torosyan” bulunmaktadır! Halbuki o tarihte Torosyan’la aynı rütbede olan, Rumeli Mecidiye Tabyası Komutanı Üsteğmen Ömer Fahri Bey’in ismi listede vardır. Onun yanı başındaki Rumeli Hamidiye Tabyası Komutanı Topçu Üsteğmen Sarkis Torosyan’ın isminin “bilinçli olarak savaş tarihinden silindiği” görülmektedir.]

(Üsteğmen Torosyan’ın “18 Mart 1915” günü gerçekleşen müthiş savunma savaşı sırasında “Rumeli Hamidiye Tabyası’nda bulunduğuna dair elimizdeki en önemli kanıt, kitabın başında fotoğrafı bulunan belgedir. Enver Paşa’nın imzasının bulunduğu belgede şunlar yazılıdır:

(Osmanlı Ordu-yu Hümayûnu, Başkumandanlığı Vekâleti, Şube: 2.

Kayseri’ye Sancağı, Everek (Develi) Kazasından Topçu Yüzbaşısı Ohan oğlu Sarkis Bey Torosyan. Tevellüd 307 “Doğum 1893”.

Ordu-yu Hümayûn Altıncı Ağır Topçu Alay Beyliği Kumandanlarından Yüzbaşı Serkis Bey, Çanakkale Muharebesi esnasında, Ertuğrul Tabyası’nda Kumandan idi.

6 ve 12 Şubat 330” – (19 ve 25 Şubat 1915) tarihinde Boğaza doğru hücum eden düşman harp vapurlarına karşı cesaretle ve fedâkârâne harp ederek ve bir düşman harp vapuru tahrip, diğer bir harp vapurunu dahi delmiş olduğu gibi, (sonradan) Rumeli Hamidiye Tabyası’nın Kumandanlığını deruhte etti. (...) “5 Mart 331” – (18 Mart 1915) tarihinde düşman vapurlarının şaileyaileyheedit hücumlarına karşı, cesaret ve fedakârane harp edip (...) diğer düşman harp vapurunun tahribiyle mumaileyhin mecruh olduğu (kendisinin yaralandığı) ve orada (...) göstermiş olduğu cesaretle fedâkârane (...) mumaileyhe (...) binaen teşekkürü “3 kanunu Evvel 330” – (16 Aralık 1914) Yüzbaşılık rütbesine terfii, ayrıca Devlet-i Âliye-i Osmaniyye Harp madalyasına nail olmuş olmakla işbu tasdikname (Onaylı belge) mumaileyhin yedine itâ kılınmıştır. (Kendisine verilmiştir.)

Fi 5 Mayıs 1331 (18 Mayıs 1915.)

Başkumandan Vekili ve Harbiye Nâzırı Enver.

Belgeden anlaşıldığı gibi, 18 Mart günü yapılan savaşta ‘Üsteğmen Torosyan’ öğleden sonra bir şarapnelle yaralanmış ve uzun süre Çanakkale’deki Askeri Hastane’de tedavi görmüştür.

Cephe’ye yaptığı gezi sırasında hastaneyi ziyaret eden, Harbiye Nâzırı Enver Paşa, Üsteğmen Torosyan’ın durumu ile ilgilenmiştir.

Torosyan, 18 Mayıs 1915 tarihinde Harbiye Nâzırı Enver Paşa tarafından İstanbul’a şahsen davet edilmiş, kendisine “Savaş Kahramanı” muamelesi yapılarak, “Devlet-i Âliyye-i Osmaniyye Harp Madalyası” takılmış ve yukarıdaki taktirname verilmiştir. Ayrıca aynı belgede Aralık 1914’ten geçerli olmak üzere Torosyan’ın rütbesinin “Yüzbaşılığa” yükseltildiği ifade edilmektedir.

Dikkat edilirse, takdirname “Ordu-yu Hümâyûn Altıncı Ağır Topçu Alay Beyliği Kumandanlarından Yüzbaşı Serkis Bey” diye başlamaktadır. Buradaki “6. Ağır Topçu Alayı” ifadesini “6. Batarya” olarak yorumlamak gerekmektedir.

Yukarıda izah ettiğimiz gibi, Rumeli Hamidiye Tabyası, 4. Ağır Topçu Alayı’na bağlı olan 6. Batarya’nın konuşlandığı yerdir. Çünkü, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanlığına bağlı “6. Ağır Topçu Alayı” diye bir birlik yoktur! Enver Paşa’nın Özel Kalemi’ndeki memurlar “4. Ağır Topçu Alayı” ile “6. Batarya’yı” karıştırarak yanlışlıkla belgenin başına, “6. Ağır Topçu Alayı” yazmış olmalılar. Birinci Cihan Savaşı’nda koskoca bir Ordu’yu yönetmeye çalışan Osmanlı Genel Kurmayı’nın bu basit yazım hatasını anlayışla karşılamak gerekir.

Sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Michel-Rolph Trouillot’un dediği gibi; “Birileri” tarihi susturma işine girişmiş ve bir silâha susturucu takar gibi; “Yüzbaşı Serkis Torosyan’ı resmi tarihten silmiştir!”

Çanakkale savaşlarında Ermeni kökenli bir Topçu Subayı’nın, Müttefik Donanmasına karşı dövüşerek sivrilmesi ve savaş kahramanı olması, hakim “Türkçü” ulusal tarih anlatısını zayıflatacağı için tarihin sesi kısılmıştır.

OSMANLI HÜKÜMETİ’NİN VERDİĞİ TASTİKNAME

TOROSYAN’IN KİTABINDA VERİLEN İNGİLİZCE METNİNİN ÇEVRİSİ”

Bismillahirrahmanirrahim!

Osmanlı Ordu-yu Hûmayunu

Başkumandan

Topçu Yüzbaşı – Sarkis Torosyan Bey

Ohan Oğlu

Doğum Yeri Kayseri İli, Everek Kazası

Yüzbaşı Sarkis Torosyan Bey, Çanakkale Muharebesi esnasında Ertuğrul Tabyası’ndaki 6. Ağır Topçu Alayı’nın Kumandanıydı. Yüzbaşı Torosyan düşmanın 19 ve 25 Şubat 1915 tarihlerinde Boğaza yaptığı saldırılarda düşman zırhlılarına kahramanca ve yiğitçe göğüs germiş, bir tanesini batırmış, bir diğerine ise ağır hasar vermiştir. Daha sonra, Rumeli (Hamidiye) Tabyası’nın Komutasını üstlenmiştir.

18 Mart 1915 tarihinde Boğaza yaptıkları korkunç hücumlar sırasında, düşmana karşı bir kez daha büyük fedakârlıklarla harp etmiş ve batırdığı bir diğer düşman zırhlısıyla zaferin kazanılmasını sağlamıştır. Adı geçen kimse cephede yaralanmış, büyük bir cesaret örneği göstermiş ve Ordu-yu Hümayun’a zaferi getirmiştir.

Binaenaleyh Ordu adına kendisine teşekkür edilerek “16 Aralık 19143 tarihinden itibaren Yüzbaşı rütbesine yükseltilmiştir. Ayrıca Osmanlı Hükûmeti tarafından “Harp Madalyası” ile ödüllendirilmiştir.

Bu takdirname yukarıda adı geçen kişiye verilmiştir.

Tarih: 18 Mayıs 1915

Başkumandan ve Harbiye Nâzırı Enver

Başkumandan ve Harbiye Nâzırı Enver Paşa’nın taktirlerine mazhar olabilmiş Ermeni asıllı bir Subay, Osmanlı Devleti’nin medar-ı iftiharı olma şerefine eriştiği hâlde, hadiselerin çirkin seyri; Yüzbaşı Sarkis’i, millî bir kahraman iken, “şerefsiz bir vatan haini” seviyesine indiren bir kadersiz yazgı olmuştur!..

Şimdi bakıyorum da sözde, münevver ve yine sözde vatanperver bazı akademisyenler; Yüzbaşı Sarkis’in hatırat kitabını parmaklarına dolamış, hamaset duygularla veryansın etmekte: “kurgu bir kitap” gibi ifadelerle sözde gözlerden düşürmeye çalışmaktadırlar... Peki, onları bu yola iten sebep nedir? Diye sorulacak olunsa, sebebi basit: “Yüzbaşı Sarkis, pişmiş zannedilen aşa su katmış ve böylece “Resmi Tarih”in merkezine gölge düşmesine sebep olmuştur. Hem de hiç mi hiç farkına varmadan!... Bir tarihi gerçeği su yüzüne çıkaran değerli Prof.Dr. Ayhan Aktar ise, yapmış olduğu bu değerli hizmetinden dolayı, tebrik edileceğine, ağır yergi ithamlarına duçar edilmiştir?!..

Bu talihsiz ortamın meydana gelmesinde birinci derecede rol oynayan, Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın kazandığı unvanlar değil, asıl sebep: “Ermeni asıllı” oluşu olmuştur!”

Hiç kimse itiraz etmesin! Çünkü gerçekleri ilelebet gizleyebilmenin mümkünü yoktur!... Biz Türkiye Ermenileri, sadece “potansiyel düşman” olarak görülmekte ve “asli vatandaş” değil, sığıntı bir azınlık muamelesine tabi kılınmaktadır. Nitekim, Sayın Başbakanımız “Şanlı-Urfa”da halkımıza hitap ederken; “Türk Millet Bütünlüğü” bahsinde “Romanlara” varıncaya kadar tüm İslâm vatandaşları “kardeş olarak” değerlendirdi ve bizlerin sadece adı dahi geçmedi. Yanî, esamimiz dahi okunmadı: “29 Aralık 2012 Cumartesi”. Bu niçin böyledir? Böyledir çünkü; aramızda koca bir uğursuz vak’a buna başlıca mani teşkil etmektedir: “24 Nisan 1915”!...

Bu uğursuz vak’a aradan kaldırılamaz mı? Tabiiki kaldırılabilir. Ancak, dünlerde olduğu gibi günümüzde de Cihan’ın hâkimi Süper Devletlerin, millî menfaatlerine zarar verebileceği için, hâl yoluna bağlanabilmesi kesin önlenmekte ve sadece, karşılıklı düşmanlıklar destek bulabilmektedir...

Evet, durum aynen budur ve öyle kalabilmesi için de fitnecilerin iğrenç taktikleri sonsuz rağbet görebilmekte, her iki cenah da bu hususta yara üzerine, yara almaktadır...

Demem odur ki; Osmanlı-Türk Subayı Yüzbaşı Sarkis Torosyan’ın hatırat hitabı tamamen gerçeklerin, günümüze ulaşan aynasıdır! İşimize gelse de, gelmezse de gerçek olan budur.

Sözüm ona; sözde aydın geçinen ve “Türk Millî Menfaatlerini” korur pozlarda olan bir takım hamasetçinin tüm feryatlarına rağmen, Türk Milleti bir bütün olarak, er veya geç hakikatlerin asıl çehresini görecek ve böyleleri ya sinecek veya bu canım vatanı terk etmeye mecbur kalacaktır...

Saygıdeğer okuyucularım, inşallah bir başka konuda buluşmak dileğimle, cümlenize sıhhatli ve mutlu yarınlar diliyorum efendim. Yeni yılın; aziz milletimiz başta olmak üzere, umum insanlığa barış ve mutluluk getirmesi dileklerimle. Saygı ve sevgiler.