Alparslan 27 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken, keşfe gönderdiği askerlerden biri gelip telaşla:

- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor, der.

Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:

- Bizde onlara yaklaşıyoruz..

Bu cennet vatanı bizlere armağan eden tarihi kişiliklerden birisi de Sultan Alparslan’dı.

Selçuklu Hükümdarlarının Anadolu kapılarını Türklere açan Sultanı, Türk-İslam ve hatta dünya tarihinde bir dönüm noktasının kahramanı oldu.

“Sadece cesur insanlar adaleti hak eder” söyleminde; Alparslan’ın ölümünün, Hana kalesinin düşmesi üzerine teslim olan kale komutanı Yusuf el-Harezmi’nin hançerinden olması adalet miydi, sorusunu sormasak da adaletin cesur insanlara özgü olmadığını öğreniriz.

Bazen düşüncelerimize dayanak olsun diye ünlü düşünürlerin, kahramanların cümlelerinden alıntılar yaparız. Sanki bizim sözümüz yetmeyecek kaygısıyla. Aslında düşüncelerimizi pekiştirmek, anlama renk katmak için başvurduğumuz bir yöntemdir. Asıl önemlisi de tarihi kişiliklerin sözlerini işimize geldiği gibi kullanmayıp tamamen tarafsız bir düşünceyle değerlendirmek gerekir.

“Susmakla canın özü, yüzlerce gelişmeye ulaşır. 

Ama söz, dile geldi mi, öz harcanır.”

Mevlana’nın bu mısralarını günümüz içerisinde değerlendirdiğimizde de ilk cümlenin anlatımını “… olumsuz gelişmeye ulaşır” olarak alırsak uymadığını ama ikincisinin uyduğunu görürüz.

Tam burada Fuzuli geçmişte de şimdi de aynı hislerimize tercüman olur:

“Söylesem tesiri yok; sussam, gönül razı değil”

Biz yine sözümüze dayanak olsun diye konuyu ulu önder Atatürk’ün sözleriyle bitirelim. 

“Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.”

“Bu millet bağımsızlıktan yoksun yaşamamıştır, yaşayamaz ve yaşamayacaktır.”