İnanç, itikat, doğruluk da çağ atlamış görüntüsü versek de, gerçek olan bir şey var, ahlaklı davranmıyoruz. En küçük açık gördüğümüz de fazlası ile kendi lehimize, karımıza bir duruma getiriyoruz. Eğitim ve öğretim konusunda gösterilen çabalar ne boyutta olursa olsun, yazılı kanunlarımız açık ve net haliyle kontrol mekanizmasını çalıştırmalı hatta hızlandırmalı.
En kötüsü, en iticisi, en kabul edilemez hali sadece parasal olarak soyulmamız değil, bazı uygulamalar ve dayatmalar sağlığımızı da tehdit boyutunda. “Bir defa da köşeyi döneyim” düşüncesinden sıyrılmadığımız sürece kazıklanmaya ve sağlığımız tehdit edilmeye devam edecektir. Uzmanlık gerektirmeyen bir bilgi, öylesine kalmış aklımda,b ir porsiyon demenin 110 grama eşdeğer olduğunu bilirim. Beş liraya kebap yiyebiliyor ve et fiyatının kasaptaki fiyatını biliyor iseniz, hesap basit değil mi ?
Soya vitamini yüksek bir gıda,bu doğru ama soya alır, soya olarak pişirir yersin. Ne cepler yıpranır ne de kandırılma basitliğine düşülmüş olunur. Kanunlarımız halen açıklarla dolu, ahlaklı bir toplumda olmaması gereken her ne var ise bizim ülkemizde oluyor, hayata geçiriliyor.
▶ ET diye SOYAcaklar! ▶ 1KG soya 4KG su çeker. Oluşan 5KG çamuru ET yerine kullanmaya izin veren bir gıda mevzuatı var.
(Yani, resmen yasal!) 
✔ Ülkemizin yemek kültüründe hiç yeri olmadığı halde binlerce ton soya ithal ediliyor!
✔ Yem olarak kullanılmak üzere ithal edilen ürünlınıer de GDO'lu ürünlere izin verildi ama yem diye ithal edilen ürünlerin "yem" olarak kullanılmasını takip edecek bir sistem mevcut değil!
✔ Bu şeyin et gibi kokması, et tadında olması ve et gibi görünmesi için bazı şeyler eklenmesi gerekir. Esans, tatlandırıcı ve boyalar.
✔ İşte bunların hepsi birleşince %80'i çeşme suyu olan sahte eti kullanarak, başta köfte ve döner olmak üzere; salam, sosis gibi endüstriyel ürünler de dahil pek çok gıda ürün var.
Halk olarak çoğunlukla kandırıldığımız da farkın da olarak, kendimizi de kandırarak bu sistemin işlemesine müsaade ediyoruz. Bizler gibi sosyal ve kültürel gelişimini tam sağlayamamış ülkelerdeki kanunların caydırıcılık niteliği daha keskin olmalı. Olay sadece kazıklanmanın ötesinde sağlıklarımızı tehdit boyutunda. Kanser hastalığı tüm dünya insanını etkilerken ülkemiz ve benzeri yaşamsal şartları paylaşan ülkelerde daha yüksek boyutta. Sahip olduğumuz durumdan sentez çıkartmak için, analiz uzmanı, toplum mühendisi, yaşam koçu gibi tabela unvanlara gerek duymadan, analitik hesaplarla sonuca ulaşabiliriz.