Tamam, koronavirüsler konusunda çeşitli platformlarda yapılan virüs üretme çalışmalarını, yazılan makaleleri, kitapları, düzenlenen konferansları, yapılan simülasyonları “bilimsel araştırma” kabul ederek görmezden gelelim, komplo teorilerine şans tanımayalım; fakat, tüm dünya ekonomilerini felce uğratan, insanlarını evlerine kilitleyerek yeni bir yaşam düzenine mahkum eden bu tarihi ölümcül salgın sonrasında ekonomik, sosyal ve siyasal konularda bizleri ne gibi sorunların beklediğini de sorgulamayacak mıyız? 

Ülkeri en küçük yapıtaşlarına kadar parçalayan, insanların en doğal reflekslerini bile altüst ederek ellerini yüzlerine düşman eden yeni nesil ve ölümcül bir virüs saldırısıyla karşı karşıyayız. Yaşam biçimimizi, davranışlarımızı, geleneklerimizi, insani ilişkilerimizi ve dolayısıyla geleceğimizi bütünüyle etkileyen böylesi bir saldırının olası dinamiklerini sorgulamayacak mıyız?

Kovid-19 kaynaklı ilk ölüm haberinin açıklandığı 17 Mart’tan bu yana, milletçe topyekun katıldığımız küresel savaş yaşamaktayız. Adını koymakta hala mahcup davrandığımız bir dünya savaşı bu, ama kabullenmekte zorlanıyoruz. 

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında hedeflenen tek kutuplu dünya düzenini hayata geçirmek amacıyla I. Körfez Savaşı’yla (1991) başlatılan ve 11 Eylül 2001’deki İkiz Kuleler şoku sonrasında Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin işgaliyle hızlandırılan operasyonlarda görmeye alıştığımız konvansiyonel savaş sahneleri beklentisinin etkisi olacak, bütün dünyada insanların evlerine kapanmasına neden olan bu müthiş saldırıyı bir savaş, Kovid-19’u da bir biyolojik savaş olarak algılamakta zorlanıyoruz. 

Yaşadığımız olayların arka planındaki küresel dinamikleri sorgulamaya pek alışkın olmayan bir yorumlama geleneğine sahip olduğumuzdan, gelişmeleri yerel planındaki sonuçları çerçevesinde değerlendiriyoruz. Sonuçları ülkemizi, günlük yaşantılarımızı etkileyen küresel gelişmelerin arkalarındaki dinamikleri izlemek ayrı bir emek ve yetenek gerektirdiğinden, bütün dünyada hayatın durmasına neden olan Kovid-19 salgınını doğal bir afet olarak kabullenmek işimize geliyor. 

Görevlerini, topum içindeki konumlarını dikkate almadan milyonlarca insanı hastanelere düşüren, onbinlercesinin de hayatlarını kaybetmesine neden olan Kovid-19 virüsünün neden olduğu ölümcül salgını, daha önce yaşadığımız 5 büyük yokoluşun devamı olan bir doğal afet ya da doğanın intikamı olarak görme eğilimindeyiz. Bu afetin arkasında başka dinamiklerin, başka savaşların olabileceğine ilişkin değerlendirmeleri “komplo teorisi” olarak etiketleyip rafa kaldırıyoruz. Fakat, bağımsız bilim insanlarının da, gazetecilerin de, herhangi bir algı operayonun maşası olmamak için, kuşkucu ve sorgulayıcı olmaları gerekir. 

Yeryüzündeki bütün ülkeleri çeşitli şekillerde etkileyen, insanlığa yeni bir yaşam biçimi dayatmakta olan bu tarihi ölümcül virüs salgınının neden ve niçinlerini irdelerken, her zamankinden daha çok sorgulayıcı olmamız gerekiyor. Kovid-19’a ilişkin herhandi bir iddiayı, “komplo teorisi” olarak etiketleyip rafa kaldıracak kadar bilgi sahibi değiliz henüz. Çünkü bu ölümcül salgın, doğal afetten çok, bir küresel savaş görünümü sergiliyor.  

SORGULAMAYACAK MIYIZ?

Tamam, koronavirüsler konusunda çeşitli platformlarda yapılan virüs üretme çalışmalarını, yazılan makaleleri, kitapları, düzenlenen konferansları, yapılan simülasyonları “bilimsel araştırma” kabul ederek görmezden gelelim, komplo teorilerine şans tanımayalım; fakat, tüm dünya ekonomilerini felce uğratan, insanlarını evlerine kilitleyerek yeni bir yaşam düzenine mahkum eden bu tarihi ölümcül salgın sonrasında ekonomik, sosyal ve siyasal konularda bizleri ne gibi sorunların beklediğini de sorgulamayacak mıyız? 

Koronavirüsler bağlamında yaşamakta olduğumuz gelişmeleri, bu ölümcül salgının arka planındaki olası dinamikleri elbette sorgulayacağız:          

*Ülkeri en küçük yapıtaşlarına kadar parçalayan, insanların en doğal reflekslerini bile altüst ederek ellerini yüzlerine düşman eden yeni nesil ve ölümcül bir virüs saldırısıyla karşı karşıyayız. Yaşam biçimimizi, davranışlarımızı, geleneklerimizi, insani ilişkilerimizi ve dolayısıyla geleceğimizi bütünüyle etkileyen böylesi bir saldırının olası dinamiklerini sorgulamayacak mıyız? 

* Tüm dünya Kovid-19’dan söz ederken, dünyada koronavirüs ailesinin 20 yeni üyesinin dolaşmakta olduğu haber veriliyor; sorgulamayacak mıyız?

*Kovid-19 salgınının, Çin’in Yeni İpekyolu’nun tamamlanma aşamasında patlak vermesini, 

*Salgının özellikle, Çin’e destek veren İran, İtalya, İngiltere ve Fransa’da etkili olmasını, 

*Topal ördek durumuna düşürdüğü Trump’ın rolünü üstlenen eski CIA Başkanı yeni Dışişleri Bakanı Pompeo’nun Afganistan’daki ( Bagram) ABD askeri üssünde buluştuğu Çinli yetkililere, “İpinizi çektik, teslim olun” çağrısını, 

* Trump’ın, “Küresel ekonomiyi yeniden başlatmak için mevcut görevimize odaklanmak zorundayız. Salgından sorumlu olanlar hesap verecek. Çin Hükümeti ve Çin Komünist Partisi zamanında haber vermedi, küresel ekonomi durmak zorunda kaldı. Ekonomilerin kapanması trajik bir durum ve bu çok pahalıya malolacak” açıklamasını,

* Başta ABD olmak üzere, pekçok ülkenin Çin’e yüklü tazminat davaları açmaya hazırlanmalarının arka planındaki ekonomik nedenleri,

*Salgın sonrası AB dağılacak öngörülerini boşa çıkarmak ve küresel çapta, merkez bankalarındaki Euro’nun etkinliğini artırmak amacıyla Rothcihildlerin İngiliz banknot üreticisi DeLa Rue’nun 3 trilyon Euro basma hazırlıklarının ve Avrupa Merkez Bankası’nın piyasalara 540 milyar Euro pompalamasının hedeflerini, 

*Prens Charles’in ve Başbakan Boris Johnson’ın Kovid-19’a yakalandığı İngiltere’de, Dışişleri Bakanı Dominic Raab’ın gölge başbakan gibi davranmasının nedenlerini, 

*ABD derin devleti Pentagon’un, 190 ülkenin merkez bankasında etkili olan Rothshildlerin etkisini kırabilmek amacıyla, FED üzerinde de etkili olan Bank of America’yı hedeflediği konuma yükseltip yükseltemeyeceğini,

*İran’ın, 5 milyar dolarlık kredi isteğini 11 kez yinelemesine rağmen, IMF’den neden olumlu yanıt alamadığını, 

* “Başkan Trump’ın Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) periyodik olarak yapılmakta olan 500 milyon dolarlık yardım paketini askıya almasının nedeni, DSÖ’ne sınırsız destek veren Rothschild Ailesi ile ABD derin devleti Pentagon arasında yaşanmakta olan savaştır” deniyor. Trump’ın bu kesin tavrına karşılık Micrsaft’un Kurucusu Bill Gates’in DSÖ’ne yardımlarını artırarak sürdürmesinin nedenini sorgulamayacak mıyız?

ELBETTE YANITINI MERAK ETTİĞİMİZ BAŞKA SORULAR DA VAR

Bitmedi; birkaç sorumuz daha var:

*Kovid-19 salgını nedeniyle Çin’i suçlayan suçlayan ABD’nin de bu salgından çok olumsuz etkileneceği ve küresel lider sıfatını kaybetmemek adına, Çin aleyhine açacağı/açtıracağı bir dizi tazminat davasının ardından konvansiyonel silahları da devreye sokabileceği konuşuluyor; ne kadar olasıdır, sorgulamayacak mıyız?

*Küresel çapta oluşturulan korku atmosferinden yararlanarak, insanları dijital bir sistem üzerinden daha kapsamlı bir kontrol altına almayı hedefleyen Çin gibi şeffaflıkla barışık olmayan yönetimlerin, “1 saate indirdiğiniz bir filmi birkaç saniyede indirebileceksiniz” alalamasıyla sunulan 5 G teknolojisini, hedeflerine ulaşmak için bir araç olarak kullanacakları savunuluyor; sorgulamayacak mıyız?

*Nobel Ödülü sahibi Fransız bilim insanı Montagnier, “Bu tam uzman işi, profesyonel işi. Virüste HIV kesitleri var. Bu kadar hızlı yayılmasının nedeni laboratuvarda üretilmiş olmasıdır” diyor. Fransız bilim insanı Montagnier’in ne demek istediğini sorgulamayacak mıyız?

*Paris’teki Pasteur Enstitüsü’nün, yıllardır, sipariş üzerine istenen özelliklerde virüs ürettiği bilindiğine göre, başta Kovid-19 olmak üzere, bütün ülkeleri çeşitli şekillerde etklemekte olan koronavirüs ailesinin yeni üyelerinin kimliklerini, soyağaçlarını sorgulamayacak mıyız?

*ABD’yi kasıp kavuran Kovid-19 salgının petrolün yönetim merkezi Huston’a neden uğramadığını merak etmeden, küresel çapta yaşanmakta olan afetin arka planındaki olası dinamikleri sorgulamadan yarınlarımız konusunda sağlam, ayakları yere basan bir öngörüde bulunmak mümkün müdür? 

*Eylül 2029’da Wuhan kentinde patlak veren virüs salgınını ekonomik kaygılarla dünyadan saklamasını gerekçe göstererek açılacak trilyonlarca dolarlık tazminat davası karşısında köşeye sıkışacak olan Çin yönetimi, nasıl bir savunma yapacaktır?

*Başkan Nixon döneminden bu yana dünyanın üretim üssü olmaya zorlanan Çin, bu süreçte elde ettiği sermaye ve teknoloji birikiminden cesaret bularak, biraza da İngiltere ve Rothschildlerin desteklemesiyle, bazı siyasi ve ekonomik hedeflere uzanmaya heveslendi. Bu konuda önemli yatırımlar yaparak, kıtaları karalardan ve denizlerden birbirlerine bağlayan Yeni İpekyolu’nu büyük ölçüde hayata geçirdi, ama kısa bir sürede yalnızlığa mahkum oluverdi. Çünkü, Kovid-19 salgını nedeniyle 180 ülke Çin ile olan bütün ticari ilişkilerini kesti. Virüs salgını nedeniyle ekonomisi duran Çin, 1.5 milyarlık nüfusunu besleyebilmek içn nasıl bir hamle yapacak?  

*Kovid-19 salgının Çin tarafından duyurulmasının hemen sonrasında, 24 Şubat’ta Hindistan’ı ziyaret eden Başkan Trump, “Özgür Pasifik-Hindistan bölgesinin güvenliğini birlikte savunacağız” derken kimlere nasıl bir mesaj gönderiyordu?

MAYALAR KADAR BİLGİMİZ YOK MU?

Yanıtlarını bulmakta zorlandığımız bir dizi çok önemli soruyla karşıkarşıyayız.

İnsanlık Kovid-19 gibi mikroskobik bir yaratık karşısında bu kadar çaresiz mi?

 Dünyamızdaki canlılar, daha önce 5 defa yaşadığı bilimsel olarak saptanan yeni bir yokoluş süreci mi yaşamaktadır? Bu soruyu bilimsel olarak yanıtlamaktan aciz miyiz? Bu konuda Mayalar ve Aztekler kadar bilgi sahibi değil miyiz?

Başımıza gelebilecek olası sorunların boyutlarını sorgulayamıyor muyuz? 

Kafalarımıza takılan tek soru; “Kovid-19 salgını ne zaman pik yapacak?” sorusu mudur?