Sosyal medyaya müptela olup saatlerce zamanını buralarda geçiren insanımız olabileceği gibi bazen, öylesine, aklına geldiğinde üç, beş dakika bakıp çıkan insanımız da mevcut. Menfi ya da müspet bir yorum yapmayacağım, kim nasıl mutluysa, kendince faydalı ya da faydasız görüyorsa, öyle devam etsin. Her iki durumda ki insanımız dahi görmüş ve okumuştur sosyal medyada, en çok paylaşılan sözlerdendir. “Son ağaç kesildiğin de, son nehir kuruduğunda, son balık avlandığında, işte o zaman paranın yenmediğini anlayacaksınız”. Kızılderili atasözü diye ek yapılır yazının altına, elbette Kızılderili diye adlandırdığımız insanlar topluluğu için neyi hangi seviyede biliyoruz. Yaşam şekilleri ve gerçekleri nelerdir, günümüze ulaşan bilgilerle aynı mıdır, muamma, bilemeyiz. Kızılderili atasözü diye geçen son ağaç diye başlayan sözleri ise düşünmeye, değerlendirme yapmaya elverişli bir söz. Kızılderililerin yaşama tutunduğu süreç ve ağaçların önemli ve değerli olmalarının anlaşılması, toplumsal bir motto olarak benimsenmesi, takdir ve destek sebebim. Cumhuriyetimiz öncesi hüküm süren Osmanlı ve şanlı padişahımız Fatih Sultan Mehmet Han da  “Ormanımda bir dalı kesenin başını keserim” demiş.

Son ağaç karamsarlığına kapılmadan, ağaç kesenin de başını kesmeden, ağaçlarımızı kesmeden, yakmadan, kurutmadan, ağaçlarımızı ve birlikte var olunan tüm familyasının doğamızdaki denge ve döngünün yapı taşları olduğunu kabullenerek, yemyeşil, çokça ağaçlı bir dünyayı var etmek için düşünüp aralıksız çalışacağız. Bir kişi ya da bir çiftin kararlılıkla 10-15 yıllık bir uğraşla kıraç toprakları dahi yemyeşil, ağaçlıklı bir ormana çevirip, devrişdiklerini okuyup, görüp, takip ediyoruz, belirtilen coğrafyaya gittiğimizde de abartı ve popülasyon olmadığını dokunarak görüp şahitlik ediyoruz. Ağaç ve yeşil sadece görünüm güzellikleri değil, ticari bir meta da değil, oksijen kaynakları da değil, yaşamsal gerekliliğimiz de değil, hepsi dâhil, yaşamımızın dengesi ve döngüsüdür.

Ahmet Ümit- Umudunu kesme; Bir ağaç kurumamışsa, bu mevsim değilse öteki mevsim çiçek açar. Bu mevsim değilse, öteki mevsim meyve verir. Yeter ki ağaç kurumasın.

Nazım Hikmet- Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşcesine.

Can Yücel- Kalıyoruz.. Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz.

Alexandre Dumas- Ağaç hiç bir zaman çiçeği bırakıp gitmez; ağacı bırakıp yeniden giden her zaman çiçektir.

Nikos Kazancakis- Herkes kendi yolunu izler. İnsan bir ağaç gibidir. Neden kiraz vermiyor diye incir ağacını hiç azarladığın oldu mu?

Cahit Sıtkı Tarancı- Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara, ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgâra.

Sabahattin Ali- Ağaç dediğin bakım ister, masraf ister… Kıymetini bilmeyene nimetini verir mi?

Mevlana- Kuru duayı bırak, ağaç isteyen tohum eker.

..

Bitkiler hakkında yapılan kapsamlı bir çalışmada, dünyanın 60 bin 065 farklı tür ağaca ev sahipliği yaptığı ortaya çıktı. Orman Genel Müdürlüğü'nün resmi internet sitesinden derlenen bilgiye göre, Sarıçam, Kayın, Karaçam, Sedir, Kızılçam, Göknar, Ladin, Fıstıkçamı, Ardıç, Porsuk, Servi, Meşe, Gürgen, Kızılağaç, Akçaağaç, Dişbudak, Kestane, Çınar, Huş, Ihlamur, Sığla ve Kavak olmak üzere toplam 22 tür ağaç, Türkiye'nin orman alanlarını oluşturuyor.

Ortak kullanıma açık literatür, bilgi kaynaklarından ağaçlarla alakalı toparladıklarımı siz değerli okuyucularıma sunmaya çalıştım. Yazarken dahi dikkatimi çekti ki ağaç çeşitliliğimiz çok az. Ülkemizde işsizliğin zirve yaptığı, işsiz üniversite mezunları konusunda da ilk sıraları ziraat mühendislerinin oluşturduğunu yazmak isterim.

Mir Murat Demir