Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Profesör Panagiotis İoakimidis Türkiye’nin muhalefet patilerini çok kızdıracak açıklamalar yaptı. Elbette partileri hedef alan şeyler söylemedi ama “Türkiye’yi engelleme çabaları çıkmaz sokaktır, etkisizdir, imkânsızdır” demesi batılılar kadar Erdoğan muhaliflerinin de hoşuna gitmeyecek sözlerdi. Oysa Yunanistan Türkiye'ye karşı silahlanma yarışına girip Amerikan desteği ile adaları bile Askeri üs haline getirmek için milyarlarca dolar harcamış; uçak, savaş gemisi ve türlü mühimmatlar satın almıştı. Bu gelişmelere karşılık, Dışişleri Bakanlığı Danışmanı olan aynı zamanda Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) Danışma Kurulu Üyesi Emekli Büyükelçi İoakimidis İn.gr adlı haber sitesindeki yazısında Atina yönetiminin Türkiye’ye karşı attığı adımların hiçbir işe yaramayacağı itirafında bulunması kendi ülkesinde nasıl bir reaksiyon görecek bilemeyiz ama bizdeki bir cenahın hoşuna gitmeyecektir.

Şu sözler Yunan profesöre ait: “Atina'nın Türkiye'nin bölgesel bir güç haline gelmesini engellemek adına uyguladığı politika çıkmaz sokaktır, etkisizdir, imkânsızdır. Sonuç getirmeyecek. Çok fazla kaynak israf ediyoruz. Ve ne kadar erken anlarsak o kadar iyi. (…) Türkiye, sorunlarına rağmen zaten yarı bölgesel bir güç ve daha fazlası olmayı hedefliyor.”

Şu tespitler de İoakimidis’in: “Türkiye, bölgenin en kalabalık ülkesi ve en büyük ekonomiye sahip. Yunan ekonomisinden neredeyse dört kat daha büyük ve dünyanın en büyük onuncu ekonomisi olmayı hedefliyorlar. Güçlü bir silahlı kuvvetleri var. Önemli bir silah endüstrisine sahipler. Ayrıca "yumuşak güç" olarak da ortaya çıktılar. Örneğin ihracat yapıyorlar; dünya çapında diziler üretiyorlar.”

TRT filmlerinin bile dünya siyasetinde uyandırdığı etkiyi görüyor musunuz? 

Bitmedi; şu itiraflar da Yunan danışmana ait: “Yunanistan, yüksek maliyetler ödemeye istekli ve ABD, Rusya ve Çin gibi daha güçlü ülkelerin uygulayabileceği stratejiyi Türkiye’ye karşı uygulamaya çalışıyor. Güvenilmez ülkelerle bile askeri caydırıcı ittifaklar kuruyoruz. Ülkemizdeki ABD varlığını genişletiyoruz, yaptırımlar peşinde koşuyoruz. Türkiye'nin hegemonik bir güç olmasını engellemek için her şeyi yapıyoruz.”

Bu cümleler Akdeniz’de doğalgaz ve petrolden başka ne aradığımızın da açık ifadesi anlamına gelmez mi? 

Emekli Yunan Büyükelçinin çözüm önerileri de var: “Başarılı olabilecek, Yunanistan'ı koruyacak tek seçenek, Türkiye’nin AB üyeliğinden başka bir şey değil. Türkiye’nin Avrupa bağlantısı derinleştirilmeli. Doğu Akdeniz’de dışlanmamalı. Diyalog yolunda gitmeliyiz. Şimdi bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var.”

Bir Yunanlı Türkiye’nin güçlülüğü ve de bölgesel politikalarda haklılığını bu sözlerle ifade ediyor ya… Bizim müzmin muhaliflere ne demek lâzım?

**

ÖZYALÇIN: GİZEMLİ HADİSELERLE BENİM İLGİM YOK

Yaklaşık on ay önce “Gizemli hadiseler” başlığı altında, şahıs ve kurum isimleri zikretmeden bazı olayları nakletmiştik. Sonraki süreçte ne gibi gelişmeler olduğuna dair bilgimiz olmasa da yazının yayımlandığı ilk günlerde telefon edip isim soran yahut kendi bilgi ve tahminini paylaşan pek çok okuyucumuz olmuştu. 

Geçen hafta da Meram Eğitim Araştırma Hastanesinin eski müdür yardımcılarından Ahmet Fatih Özyılmaz arayıp yazımızda bahsedilen suçları kendisine atfedenler olduğundan yakındı. “15 Temmuz darbe gecesi otoparkta buluşup hastane binasına girmeden Vilayet binası önüne gittik. Benim FETÖ ile hiçbir ilgim olmadı. Milli Gençlik Vakfında yetiştim, İlim Yayma Cemiyeti çatısı altında bulundum. Görev yaptığım hastanemize bağış yapan bir teyzemiz vardı ve bilinçli bir insandı. Mutlaka protokol imzalanır ve yardımı da elden vermez, resmi banka hesabına yatırırdı. Kimseye elden para vermesi söz konusu olmazdı” diyerek yazımızdaki olayların kendisiyle ilgili olmadığını anlattı.

Yazımızda kurum ve şahıs ismi zikretmediğimiz halde neden üzerine alındığını ve neden yazının üzerinden on aydan fazla bir zaman geçtikten sonra rahatsızlık duyduğunu sorunca Fatih Bey “Takip etmemiştim, bana da o günlerde söyleyen olmadı. Bugün Müdürlüğe gidince arkadaşlar anlattılar, yeni haberim oldu” dedi. Her ne kadar ilgili yazımızda ismini zikretmemiş olsak da duyduğu rahatsızlık sebebiyle Ahmet Fatih Özyalçın’ın açıklamaları “cevap hakkı olarak” kayda geçmelidir.

**

AHMET ÇALIK YÜREKLERİ YAKIP GİTTİ

Konyaspor’a geldiği günden bu yana azimli ve mücadeleci yapısının yanında beyefendi duruşuyla herkesin, her kesimin sevgisini kazanan Ahmet Çalık takımın izinli olduğu gün nikâh işlemlerine başlamak üzere çıktığı yolculuğu tamamlayamadı. Belki acelesinden, belki tutkusundan bilemeyiz; hem de yağışlı bir havada aşırı hız yapması kazanın en büyük sebebi olsa gerek. Kamyon, tır, otobüs gibi yüksek ve havaleli araçların oluşturduğu hava akımı da kazalarda önemli bir etkendir. Ahmet’in emniyet kemerini ihmal etmesi ise facianın boyutunu artıran bir ayrıntıydı.

Vefatından sonra özel hayatına dair ortaya çıkan bilgi ve görüntüler Ahmet Çalık’ın abidevi bir delikanlı olduğunu gösterdi. Kâbe-i Muazzama’daki fotoğrafından kamuoyu zaten haberdardı ama hayır hasenat işlerindeki hassasiyeti, sahip olduğu şöhret ve edindiği maddi imkânlara rağmen dünyevi zevklerini sınırlaması onun ne denli bir olgunluğa eriştiğinin göstergesiydi. Meğer Ahmet futbolcu olmanın ötesinde bir maneviyat ehli imiş. Allah rahmet eylesin.

**