ABD’de Demokrat vekil Adam Schiff tarafından nisan ayında sunulan Ermeni Soykırımı iddialarına ilişkin tasarı, 405 “evet” oyuna karşılık 11 “hayır” oyuyla Meclis'ten geçti.(Türk ve Dünya Basını-30 Ekim 2019)  

Peki, Türkiye bu ikiyüzlü davranış ve durum karşısında bundan sonra neler yapmalı: 

“Bu konuda çalışmaları iki konuda yürütmeliyiz.

Tarihçilere düşen görevler, devletin ve Milletin yapması gerekenler.

Bu maddelerin biraz açılımını yaparsak, Ermeni olaylarını incelemek için Taşnak arşivleri çok önemli. Ama bugün onların nerede olduğunu dahi bilmiyoruz. Kimilerine göre New York ya da Bostan’da Rusların elinde Ermeni Patrikhanesi’nin belgeleri var. Şimdi bunları kamuya açacaklarını duydum. Bu iyi bir gelişme. Yalnız bu arada bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. Kimi zaman bu belgelerdeki bilgiler yanlış. Mesela, Ermeni devrimci güçlerinin katliama giriştikleri yolunda bilgiler içeren bazı belgelerin Taşnaklar tarafından yakıldığını biliyoruz. Yalnızca kopyaları elimize ulaştı. Tarihçiler bilgileri sürekli karşılaştırarak gerçeğe ulaşabilirler ancak. Tek taraflı versiyonların sürekli kontrol edilmesi gerek. Türkiye, Ermeni Meselesi’ni incelemek için daha fazla tarihçi yetiştirmek zorunda. Neticede bu mesele tarihçilere bırakılmalıdır.” 

Yukarıdaki sözler ABD’li tarihçi J. McCarthy’e aittir. McCarthy söylemine devam ediyor:

 “Türk tarihçileri gerek eserlerinde, gerek konferanslarında ve gerekse filmlerinde çok ciddi ve sağlam belgeleri halka ve dünya kamuoyunda tanıtmalıdır. …üniversitelerde bu konuda yüzeysel çalışmalar değil de,  fen, edebiyat fakültelerinde bu konuyla ilgili bölümler bile açılmalıdır. Yine Dr. McCarthy görevleri söyledi.

Osmanlı arşivlerinin mutlaka açılması, açık olanların da her isteyenin ulaşabileceği şekilde bütünlüklü olarak sunuma hazır hale getirilmesi gerektiğini söyledi. Prof. Dr. McCarthy, yapılacak propagandada yalanlara karşı gerçeklerin kullanılması gerektiğini, ABD ve İngiliz kütüphanelerine Türk-Ermeni ilişkileri konusundaki tarihi gerçekleri anlatan belge ve kitapların o ülke dillerinde hazırlanarak gönderilebileceğini ifade etti. 

Propaganda da daha çok çocuk, öğretmen ve öğrencilere yönelik yayınların önemli olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. McCarthy, özellikle öğretmenlerin kullanabileceği şekilde Türkiye’nin Ermeni soykırımı yapmadığına ilişkin broşür ve el kitaplarının hazırlanabileceğini, Türkiye’ye ve Osmanlı’yı tanıtıcı, Osmanlı’nın dini hoşgörüsünü anlatan kitaplar ile bilgilere de yer verilmesi gerektiğini söyledi. 

Prof. Dr. McCarthy, ABD’li 2 bin öğretmenin elinde 2 milyon çocuğa ulaşacak şekilde Ermeni broşürleri bulunmasına rağmen; hiçbir Türk’ün elinde belge ve bilgisinin olmadığını kaydetti.  Propaganda çalışmalarına devletin yanı sıra vakıflar, dernekler ve kişilerin de katılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. McCarthy. Sadece devlet eliyle yürütülen propagandanın inandırıcı olmadığını; propaganda da karşı atağa geçilmesi gerektiği, Türklere de soykırım uygulandığı ve tarihte çeşitli göçlere zorlandığı yönündeki tezlerin de bu ülkelere sunulması gerektiğini; ayrıca insan hakları konusunda girişimlerde bulunulması, tek yanlı ithamların Türklerin insan hakkını ihlal etmediğinin anlatılması gerektiğini ifade etti.”

O halde asılsız “Soykırımı” iddialarına karşı neler yapmalıyız:

“Savaş ortamı içerisinde (Birinci Dünya Savaşı) Türklerin bazı Ermenileri öldürmüş olabileceğinin ifade edilmesi veya bu şekilde resmi açıklamalar bulunmamalıyız.

I. Dünya Savaşı süresince Türklere karşı ayaklanan Ermenilerden dolayı tüm Ermenilerin hain ilan etmemeliyiz.

Ermenistan dışında yaşayan Ermeniler için diaspora terimini kullanmamalıyız.

Birinci Dünya Savaşı sırasında Ermeniler Doğu Anadolu Bölgesi’nde birçok Türk’ü öldürdüğü için Türkler de Ermenileri öldürmüştür söyleminde kaçınmalıyız.

Bazı ülkeler Ermeni soykırımı iddialarını gündeme getirmeden önce; kendi tarihlerini incelemelidir; söylemini her yerde vurgulamalıyız. 

 Ermeni iddiaları siyasidir ve yanlıştır. Ama yine de tüm dünyada dağınık olarak yaşayan iki toplum arasında husumet kaynağı yaratmamamlayız. 

Tehcir(Sevk ve iskân) uygulamasında yerleri değiştirilen nüfusun sayısı ile ikamet ettikleri yerler bellidir. Bu kayıtlar Osmanlı arşivinde mevcuttur ve her zaman araştırmacıya açıktır; söylemini önemle vurgulamalıyız.. 

Soykırımı iddiaları Ermeniler için acındırarak destek sağlama aracıdır. Ermeniler, başta A.B.D. olmak üzere ülke yönetimlerini istismar ederek onları kendi amaçları doğrultusunda araç olarak kullanmaktadırlar. Bu durumlara fırsat vermeden haklı olduğumuz ısraralar tüm dünya kamuoyuna anlatmalıyız.

Ermeniler, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti içindeki savaş cephanesinden uzak, yine Osmanlı Devleti sınırları içerisinde bulunan daha güvenli bölgelere yerleştirilmiştir. Bu bir soykırımı değildir; söylemini her yerde dile getirmeliyiz. 

Yabancı ülkelerin değişik platformlarda almış olduğu kararlar tarihi gerçekler ve bilimsel belgelerden ziyade, iç politik hesaplara ve Türkiye’yi uluslararası politik alanda kıskaca almaya yönelik olduğu; gerçeğini her yerde dile getirmeliyiz. 

Siyasiler, tarih yazamazlar ve tarihi kendi çıkarları adına değiştiremezler. Siyasi merkezlerin sözde Ermeni Soykırımı iddialarını destekleyen kararları geçersiz olduğu gerçeğini her alanda söylemeliyiz. 

Birinci dünya Savaşı döneminde Anadolu’da yaşayan Gayr-i Müslimler o günkü Türk Devleti’ne karşı tahrik edilmiş, isyana teşvik edilmişlerdir; söylemini her alanda dile getirmeliyiz. 

24 Nisan 1915 Ermeni komitacılarının tutuklandığı tarihtir. Tehcir (Yer değiştirme ve İskân) Kanunu 27 Mayıs 1915 tarihlidir. Bunun Soykırım olmadığını ve Ermeni propagandistler tüm dünyayı yanıltmakta ve yeni nesillere kin aşılamaya yönelik olduğunu her alanda söylemeliyiz. 

Başta ABD ve Kanada olmak üzere bazı ülkelerde davalar açılmaktadır. Bunlar Osmanlı Bankası’ndaki hesaplar ve sigorta şirketlerine yöneliktir. Osmanlı Bankası, bir Türk firması tarafından satın alınana kadar neden bu konu gündeme getirilmemiştir veya sigorta poliçeleri ne ölçüde doğrudur; bu konuların araştırılması gerekli olduğunu önemle belirtmeliyiz. 

Ermenistan, yayılımcı ve işgalci bir devlettir. Bölgedeki huzura tehdit oluşturmaktadır. İddialarda yer alan sorunu Ermenistan çözmek zorundadır. Ermenistan; Bağımsızlık bildirgesi ve diğer resmi belgelerde yer alan, Türkiye’yi hedefleyen ve Türkiye’den toprak talep eden ifadeler için özür dilemeli, aynı anlamdaki ifadelerin yer aldığı Ermenistan Anayasası’nın giriş bölümünü iptal etmeli ve Türk halkından özür dilemelidir; söylemini her alanda söylemeliyiz. 

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olup, başka bir ülke arayışı içinde olmayan Ermeni asıllı vatandaşlarımızla hiçbir sorunumuz yoktur. Ermeni asıllı vatandaşlarımız bu ülkenin ve bu toprakların insanıdırlar; gerçeğini önemle vurgulamalıyız. 

Ermeni iddiaları, Türkiye üzerinde emelleri olan gurupların ve ülkelerin propagandalarının bir ürünüdür; söylemini önemle belirmeliyiz. 

Ermenistan Devleti ve Ermenistan dışında yaşayan Ermeniler Soykırımı iddialarından vazgeçmedikleri sürece, Türkiye Cumhuriyeti ile normal ilişki kurmaları imkânsız olacağı gerçeğini önemle belirtmeliyiz..

Türkler kurdukları devletler içinde yaşayan azınlıkların dinlerine ve kültürlerine saygı duymuş, hoşgörü göstermiştir; gerçeğini önemle belirtmeliyiz.. 

Türklerin tarihinde ve devlet geleneğinde soykırımı ve asimilasyon yoktur. Bu tarihi gerçeği her alanda vurgulamalıyız. 

Türklerin Ermenilerden gördüğü mezalim halen Karabağ’da devam etmektedir. Bugün, Türklerin Karabağ’da Ermeni mezalimine uğradığı yabancı temsilci raporlarında da ortaya çıktığı gerçeğini önemle belirtmeliyiz. 

Ermenistan ve Ermenistan dışında yaşayan Ermenilerin son hedefleri Türkiye’den tazminat ve toprak talebinde bulunmaktır. Ermeniler, büyük Ermenistan’ı kurmaya yönelik milli hedeflerini gerçekleştirmek için asılsız iddiaları kullanmaktadırlar; bu söylemin siyasi bir tuzak olduğunu belgelerle bütün dünyaya anlatmalıyız.”*

Üniversitelerin; Tarih, Uluslararası İlişkiler, Siyaset Bilimi vb… bölümlerinin Yüksek Lisans ve Doktora programlarında  “Ermeni Meselesi” hakkında araştırma konularını tez olarak vermeliyiz.(2019 itibariyle 206 üniversite var. Örnek: sadece 200 üniversitede 10 Yüksek Lisans, 10 Doktora öğrencisine Ermeni Meselesi konusu verilse zaten bir yılda 2000 Yüksek Lisans; 2000 Doktora tezi 4000 kitap yapar. Bunu 10 yıl devam ettirirsek 40 000 kitap yapar. Bu kitapları da dünyanın her tarafına elçilikler konsolosluklar tarafından,, fuarlar, konferanslar, paneller yapıldığı zaman dağıtırsak. Ayrıca THY’nin yurt içi ve yurt dışı uçuşlarında kitapları yolculara sunarsak; yine THY ait dergide her ay makale olarak yayımlarsak. Zaten bu bile kendimizi anlatmaya yetecek ve dünya da lehimize bir kamuoyu oluşturabiliriz.)    

Sonuç: Türk Milleti’nin geleceğini teslim alacak olan gençler; yine mi Ermeni meselesi demeyin! Dünyanın kötü niyetli devletleri sizleri “Ermeni Soykırımı yaptınız,” diye suçlayıp sanık sandalyesine oturtmuşlar, siz ise hala iddianameyi okumadan bilmeden savunma yapıyorsunuz. Hiç iddianameyi okumadan savunma yapabilir misiniz? Önce gerçekleri okuyun ve sonra da savunmanızı iyi yapın. 

Kısacası: “Siz tarihinizi bilmez iseniz, bir gün gelir sizi tarihle cezalandırırlar!”

*Kaynak: AYDIN, Necati: Türkler Ermeni Soykayrımı Yapmıştır! “Lütfen Bir daha Doğru okuyunuz…”