Bundan 8-9 yıl önce, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Sayın Devlet Bahçeli ile ilgili bir yazı dizisi kaleme almış ve Devlet Bey hakkında bilinmeyenleri ortaya koymuş, olumlu yönde muazzam tepkiler almıştım.

Yazmış olduğum yazı dizisinde, şahsıma ziyadesi ile referans olan bir kitap bulunmaktadır.

Kitabın Adı; “Siyaset İskelesi- MHP’de Siyaset Yılları.”

Yazarı; Deniz Bölükbaşı.

Kitap, Mayıs 2012’de, Doğan Kitap’tan çıkmış.

Her Ülkücü’nün okuması gereken, içerisinde birçok özel bilgi barındıran bir eser.

Sizlere kısaca kitabın yazarı olan, merhum Deniz Bölükbaşı’ndan bahsetmek istiyorum:

1949 yılında Ankara’da dünyaya gelmiştir.

TED Ankara Koleji ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 1973 yılında girdiği Dışişleri Bakanlığı’nda 34 yıl süre ile görev yapmıştır.

2007 senesinde bu görevinden istifa ederek, aktif politika hayatına girmiştir.

TBMM 23. Dönem MHP Ankara Milletvekili olarak çalışmıştır.

Türk siyasetinin renkli simalarından, merhum Osman Bölükbaşı’nın oğludur.

Deniz Bölükbaşı 2018 yılında vefat ederek, ebedi âleme intikal etmiş, Türk Milleti’ne kazandırmış olduğu eserleri ile yaşamaktadır.

Sayın Deniz Bölükbaşı kitabında hiçbir yerde bulma ve okuma imkânımızın olmadığı konulara değinip, bizleri bu konularda aydınlatma vazifesini görmüştür.

MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli ile birlikte çalışma imkânı bulduğu için, O’nun ile ilgili bilinmeyenleri bu kitapta biz okurlara ulaştırmayı başarmıştır.

Başbakan Yardımcılığı- Devlet Hassasiyeti başlığı altında Dr. Devlet Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı iken nasıl bir tutum sergilemiş olduğunu, şu sözler ile açıklamıştır:

“Devlet Bahçeli 1999- 2002 yıllarında DSP- MHP- ANAP 57. Koalisyon hükümetinde 42 ay kadar Başbakan Yardımcısı olarak görev yapmıştır.

Bu görevi büyük ciddiyetle “tam gün” yapmıştır. Yurtiçi ve yurtdışı geziler dışında her gün muntazaman başbakanlığa gitmiş, geç saatlere kadar makamında çalışmıştır.

1973 yılında Dışişleri Bakanlığı’na girdiğimde eski Başbakanlık binası dışişlerinindi. Devlet Bahçeli Başbakanlık’ta Dışişleri Bakanı’nın o dönemki odasında oturdu.

Başbakanlık Müsteşarlığı kararnamelerin ve diğer evrakın imzalatılması için bakanların peşinde koşar. Adeta kovalamaca yaşanır. Bakanın bulunduğu yer tespit edilir, imzalanacak evrak mobil ekipler tarafından oraya ulaştırılır. Burası bir havaalanı, açılış töreni, bir otel veya nikâh salonu da olabilir.

Devlet Bahçeli’nin makamına oturduktan sonra Başbakanlık Müsteşarı’na ilk talimatı şu olmuştur: Devlet işleri için ne zaman makama gelmem gerekiyorsa, bunu bildirin, ben her şart altında gelirim. Kararname ve evrakı arkamdan havaalanları ve otellere koşturmayın. Bu makam ciddi bir makamdır. Devlet işleri de bu makamda görülür.

Buna sonuna kadar sadık kaldı, havaalanlarında ve otel lobilerinde evrak imzalamadı.

Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakanlar ve resmi görevlilerin yurtdışı gezilerinde harcırah verilir. Bu, kanun ve yönetmelikle düzenlenmiş yasal bir haktır. Dış gezilerin sıklığına göre bazıları harcırah zenginidir. Herkes yurtdışı seyahatlerde harcırah alır.

Bunun bilinen tek istisnası Bahçeli’dir.

Devlet Bahçeli yurtdışı seyahatlerinde devletten harcırah almamıştır.

Bakanların kırmızı plakalı resmi makam araçları vardır. Bu araç şahıslara tahsis edilmiştir. Seçim dönemlerinde siyasi yasakların geçerli olduğu süre hariç, bu araçları resmi işleri ve parti çalışmalarında kullanmaları haktır.

Devlet Bahçeli parti çalışmalarında partinin makam aracını, devlet işlerinde resmi makam arabasını kullanmıştır.

Hafta sonları Başbakanlığa gitmesi gerekmiyorsa kırmızı plakalı araca binmemiştir.

Bakanların hangi amaç ve vesileyle olursa olsun yaptıkları yurtiçi gezilerde valiler ve mülki erkan kendilerini karşılar.

Devlet Bahçeli parti işleri için yurtiçi gezilerinde valilerin karşılamasını yasaklamıştır. Bu yönde talimat vermiştir. Sadece il sınırında polis eskortu almıştır.

Devlet işleri ile parti işlerini kalın ve kesin çizgilerle birbirinden ayırma konusunda Bahçeli’nin hassasiyetinin diğer bir tezahürü de Başbakanlık makamını parti bağlantılı işlerde hiç kullanmaması olmuştur.

Parti işleri için hiç kimseyi Başbakanlık’ta kabul etmemiş, MHP Genel Merkezi’nde görüşmüştür.

Başbakan Yardımcılığı görevi sona erdikten sonra hakkı olmasına rağmen devletten makam aracı almamıştır. Koruma görevlileri de partinin araçlarını kullanmışlardır. Bu amaçla devletin tahsis ettiği araçlar iade edilmiştir.”

Seneler sonra bu yazıyı neden yazma gereği duyduğuma ve Devlet Bahçeli’nin Başbakan Yardımcısı iken nasıl bir tavır sergilediğine gelecek olursak:

Bildiğiniz üzere geçmiş olduğumuz haftalarda Devlet Bey, Reis-i Cumhur’u evinde misafir etmiş, bu görüşme dosta güven, düşmana ise korku salmıştır.

Lâkin sol ve sağdan sola sapmış olan medya, bu konuda da muhalefet edecek bir nokta bulmuş, gazetelerinde bu görüşmenin detayına dâir, şu şekilde haber vermişlerdir:

“Devlet Bahçeli’nin o hali MHP’lileri kızdırdı!” (Milli gazete)

“İşte Cumhur İttifakı: Küçük ortağa Şemsiye yok!” (Yurt gazetesi)

“Devlet Bahçeli’nin fotoğrafı MHP’lileri kızdırdı!” (Gerçek Gündem)

“Devlet Bahçeli’nin Erdoğan’ın arkasından yürüdüğü fotoğrafı MHP’lileri çok kızdırdı.” (Günboyu gazetesi)

Ülkücü, Türk’ün Töre’sini bilen ve yaşatandır!

Ölümü göze almış, kelle koltukta yaşamayı hayat felsefesi edinmiş olanlar, yağan yağmurdan, yani Allah’ın tefsiren; “Her bir yağmur tanesini Melekler indirir yeryüzüne” sözünün tecellisi olan, inananlar tarafından rahmet olarak nitelendirilmiş olan, yağmurdan mı kaçacaklar?

Ülkücü Hareket’in Lideri pozisyonundaki bir şahsiyete de yakışan budur!

Kim ne derse desin, gerçekler değişmez!

Var olasın Devlet Bey.

Biz seni nezaketin, zerafetin, beyefendiliğin ve ferasetin ile biliyor ve  böyle tanıyoruz.

Bugün bu pozisyonda olan kaç tane siyasetçi, nefsini ayaklar altına alarak Sayın Devlet Bahçeli’nin bu “Devlet Adamı” karakterli tutumunu sergileyebilmektedir?

Türk Milleti’nin ruh kökünden doğarak, kan ile kurulmuş olan Cumhur İttifakı’nın içerisine fitne sokma gayretinde olanlara, Devlet Bahçeli’nin nefsini öldürerek siyaset sahnesine atılmış olduğunun delili olan şu sözünü paylaşıp, kulaklarına küpe yapmalarını tavsiye ediyoruz:

“Önce devletim ve milletim, sonra partim ve ben diyorum.”

Cenab-ı Allah, böyle Devlet’i her yiğide nasip etmez. Türk siyasi tarihinde böyle bir yiğit yetişmiş olduğu için, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a, sonsuz şükürler olsun.

Her zaman dediğimiz gibi, siyaset adamları gelecek seçimleri, Devlet Bey gibi devlet adamları ise gelecek nesilleri düşünür.

Selâm, sevgi ve muhabbet ile…