Sivil Toplum Kuruluşları demokrasilerin vazgeçilmez bir unsuru olup, siyasi, ekonomik, askeri ve medya gücünden sonra gelen beşinci kuvvet olarak değerlendirilmektedir.
Sivil Toplum Kuruluşları, resmi kurumlar dışında ve bunlardan bağımsız olarak çalışan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi çalışmaları, ikna ve eylemlerle çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kâr amacı gütmeyen, toplum menfaatlerini düşünen, kamu yararına çalışan ve gelirlerini bağışlar ve/veya üyelik ödemeleri ile sağlayan kuruluşlardır.
Sivil toplum örgütleri oda, sendika, vakıf, dernek ve cemiyet adı altında faaliyet gösterir. Vakıf ve dernekler topluma yararlı bir hizmet geliştirmek için kurulmuş yasal topluluklardır ve herkese yardım etmek için kurulmuşlardır.
Özellikle gelişmiş ülkelerde önemli görevler üstlenmekte ve toplumun vazgeçilmez bir parçası durumunda etkili hizmetler yapmaktadırlar. Ülkemizde birçok nedenden dolayı sivil toplum kuruluşlarına toplum katılımı sınırlı sayıda az bir kesim tarafından gerçekleşmektedir ve bu alanda ciddi bir çalışma yapılması gerekmektedir.
Son yıllarda ülkemizde’de sivil toplum kuruluşlarının daha fazla inisiyatif aldığı görülmektedir. Ülkemizde sivil bir anayasa yapılacaksa bunun ilk aşaması sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilmelidir.
Daha yaşanılır güçlü bir Türkiye inşa etmek, ortak bir gelecek oluşturarak, halkı ile barışan ve dünya ile yarışabilecek, refah ve güvenin teminatı bir Türkiye için sivil toplum kuruluşlarının ısrarla daha fazla gayret göstererek yeni Türkiye’nin inşasında daha aktif bir rol almaları gerekmektedir.