Bildiğiniz üzere Suriye’de yaşanan haince saldırı ardından Türkiye sınır kapılarını açmıştı. Bir süre sonra Avrupa’ya gitmek isteyen göçmenlerin çoğu sınırlara yöneldi. Aslında beklenildiğinden daha az yoğunluk yaşandı.
Yunanistan aşırı tepki gösterdi. Bu tepkiyi göstermelerindeki nihai sebep diğer göçmenlere gözdağı vermek. Bunun böyle olacağı az çok belliydi. Türkiye bunca şeye rağmen sınırda Yunanistan’ın gösterdiği insan dışı müdahalesine karşı göçmenlere yardım ediyor.
Avrupa, bu işi de sulandırmaya başladı. Türkiye, göçmenleri sınıra zorla götürüyormuş gibi algı yaratmaya başladı. Hiç biri Yunanistan’a sesini çıkarmazken Türkiye’yi suçlamanın amacı, psikolojik baskı ve devam eden göç dalgasını da Türkiye’nin üstüne yıkmak.
Türkiye, kapıları açmak konusunda geç kaldı aslında. Geçici koruma statüsündeki Suriyeli göçmenler ülkemizde düzenlerini kurduğu için bu düzeni bozup gideceklerini sanmıyorum. Burada düzenini kuramamış, kayıt dışı göçmenler tercih edecektir Avrupa’ya gitmeyi.
Türkiye için şu anda büyük bir fırsat doğmuş durumda. Türkiye yıllarca göçmenlere baktı. Açıkta bırakmadı. Şimdi sadece 100 bin civarındaki göçmeni almak için direnen Yunanistan’ın insanlık dışı davranışını Dünyaya anlatma zamanı. Lobi faaliyeti yapma zamanı. Türkiye ile Yunanistan arasındaki bu farkı örnekleriyle karşılaştırmalı anlatma zamanı.
İÇERİYİ UNUTMAMAK GEREK
Dış politikayla ilgilenirken bir an içeriyi unutuyoruz. Corona virüsünü unuttuk. Ciddiyeti her gün daha çok artan bu konuyu unutmamak gerek. İran’da durum ciddi boyutlara ulaşmış durumda. İtalya’da da durum çok ağır. Birçok ülkede durum her geçen gün ağırlaşıyor. Bazı uzmanlar yaşlıların kendilerine daha çok dikkat etmesi gerektiğini söylüyor. Biz de önlemler almaya başladık. Bazı sınır kapılarını kapattık. Ülkeye girişleri kontrol altına almaya çalışıyoruz.
Asıl sorun, virüs ülkemizde yayıldığı zaman acil planımız var mı? Yapılması gerekenler neler? Bunlar halka anlatılıp bilgilendirildi mi? Bunu daha öncede söyledim ama tekrar etmekte fayda var. Bu konuda halkın paniğe kapılmasını engellemeden nasıl kotarırız?
Eylem planımız oluşturulmalı. Kurumlar bilgilendirilip, her kurum üstüne düşen görevi ince ayrıntısına kadar bilmeli. Bu işin ekonomik, sosyal ve politik kısmı tartışılmalı. Ülkeyi hazırlamalıyız. Kriz yönetiminde çok iyi olmadığımızı biliyorum. Proaktif iletişimden uzak olduğumuz için birçok sorunun üstesinden gelirken zorlanıyoruz.
Unutulmaması gerekenlerden biri; televizyonlara çıkartılan, uzmanlık alanı olmayan kişilerin bu konu hakkında yorum yapmaması halkın yararına olacaktır. Son zamanlarda tartışma programlarına çıkartılan yüzlerin, uzmanlık gerektiren birçok alanda da yüzlerini görmek, zarardan başka bir şey vermez. O programların amacı halkı bilgilendirmek olduğu için bu tür konularda uzman olmayan kişilerin konuşması insanları yanlış yönlendirir.