Sıcak yaz geceleri, Kadıköy’ün en gözde parklarından biri olan Özgürlük Parkı Açıkhava tiyatrosunda her gece tiyatro şöleni yaşanıyor.
13. Kadıköy Tiyatro Festivali, İki hafta boyunca halka ücretsiz kış boyunca kaçırmış oldukları oyunları izleme olanağı sunuyor.
Merak ve coşku ile beklenen bugünlerde Tiyatro severler, oyunlara yetişmek için erken saatlerde park’ın içinde bulunup uzun kuyruklarla oyunun başlama saatine kadar bir hayli zaman harcıyorlar..
Tiyatro aşkı.
Kulağında müzik dinleyen gençler, hoş sohbet eden insanlar.. Termosunu, sandalyesini almış kitap okuyan, çayını yudumlayan, halkın iç içe samimi olduğu birlikte nefes aldıkları enerji ortamı, görülmeye değer.
Sanat birleştirir.
Tiyatro sanatının bende ki yeri özeldir! İşte yaşamın ta kendisi dediğim, oyunlar izlediğimde tiyatronun vazgeçilemez olduğunu ve ayrıca yaşamın tadı ve tuzu olduğuna inananlardanım.
Yaşadığımız dünya’yı sahne olarak kabul edersek, trajedi ve komedi bir arada yürüyor. Bazen gülüyoruz! Bazen ağlıyoruz! Bazen de ağlanacak halimize gülüyoruz.. Bize verilen rollerle de hayat devam ediyor.
‘SANAT BARIŞ İÇİNDİR’ cümlesi bana yıllar önce Bursa Ahmet Vefik Paşa  sahnesinde izlediğim, Arthur Miller’in “Orkestra’’ adlı oyununu hatırlatıyor.
Konusu: 2. Dünya savaşı, Yahudi Katliamında esir düşen bir avuç kadının iyi bir orkestra oluşturmak için mücadelesi. Savaşın ortasında müzik çalmak, nefes almak gibi..
Festival gecesine dönüyorum yine..
Seyirciler, içeri alınıyor. Herkes yerlerine oturmak için, oyunları en iyi yerden izlemenin telaşı içinde koltuklarına oturuyorlar.
Işıklı bir gecede tıklım tıklım tiyatro.
Bembeyaz saçlı, yaş almış şık giyimli bir hanımefendi gözüme takılıyor. Ağır ağır basamaklardan çıkarak yerine oturuyor.
Belli ki yaşama sevincini kaybetmemiş.
‘Savaş zamanı değil, Festival zamanı’.. der gibi, umut dolu, yaşam dolu.
Oyun başlıyor..
İyi seyirler!