İstanbul’a dair sayısız şiir yazılmış, her şiir ve şairin kendince  anlattığı İstanbul, hâlâ yeni şiirler için şairlerini beklemekte, fakat o şairler yok galiba. Çünkü İstanbul’un dili ve mânasına uygun düşmüyor yeni şairin dili, gönlü.
Gönlüm ne zaman Göksu’da isterse dolaşmak,
Kaplar hemen etrâfı hayâlimdeki bahçe;
Akşam, görünür güller uzaktan bana yaşmak,
Hülyalı söğüt dalları maşlahla ferace.
Faruk Nafiz’de olduğu gibi, günümüz şairinin hayâli de yok, hülyası da. Hayâli, hülyası, sevdası olmayandan da yukarıdaki örneklerde olduğu gibi güzel şiir çıkmıyor anlaşılan. Hâl böyle olunca da biz eski şiirleri zevkle okumaya devam edeceğiz.
Bir de o şiirin bestesi varsa, tadı daha bir başkalaşıyor.
Gidelim Göksu’ya bir alemi âb eyleyelim
Ol kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim
Bize bu talihimiz olmadı yâr neyleyelim
Ol kadehkâr güzeli yâr olarak peyleyelim
Veya
Sazlar çalınır Çamlıca’nın bahçelerinde
Bülbül sesi var şarkıların nağmelerinde...
Eskiye doğru gittikçe İstanbul’un çeşitli semtlerindeki konaklardan ve o konakların panjurlarının arasından insanı dinlendiren aşka sevgiye davet edercesine süzülüp gelen musıkî yazık ki şimdi pek  görünmüyor. Anlaşılıyor ki bu günün gürültüsü içinde olmamaya gayret ediyor.
Ada sahillerinden, Kalamış’tan, Şen gönüller yatağı Boğaziçi’nden, lale bahçelerinden, şimdi yerinde yeller esen mesire yerlerinden vs. mahrum olsak ta İstanbul bir başka. Bütün olumsuzluklara rağmen Yahya Kemâl’in Aziz İstanbul Münir Nurettin’in bestesinden zevkle dinleniyor.
Nice revnaklı şehirler görünür dünyada
Lâkin efsunlu güzellikleri sensin yaratan
Mısraları ayrıca düşünmeyi gerektirmektedir.
İstanbul’u tam manasıyla idrak etmek ve anlatmak pek mümkün değil çünkü binlerce yıllık geçmişi ile bir birinden farklı inanç ve kültürleri bünyesinde taşımış bir şehir,
Bir hafta önce Yahya Kemal’in Aziz İstanbul -Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul- şiirinde bahsettiği ihtişamın bir benzeriyle karşılaştım, Süleymaniye’nin hemen yanı başında bir binanın çatısından seyrettim o anda hissettiklerimi ifadeden acizim,
Nasıl bir manzaradır ki insanın nutkunun tutulmasına sebep oluyor, şehrin ışıkları. Deniz. gökyüzü ve her biri ayrı bir köşeden farklı özellikleriyle gönülleri okşayan tarihi değerleriyle varlığını haykıran eserler,
Hasılı İstanbul bir başka güzel. İnsana ufuklar açıyor. Farklı farklı pencerelerden ümitler saçıyor,
İçinde İstanbul adı geçmese bile sayısız şiirin ve sanat eserinin doğmasına vesile teşkil etmiş eşsiz bir ilham kaynağıdır. İki hafta önce de  Cihangirden seyrettim İstanbul’u,  Çamlıca’dan baktım, Salacakta gezindim bir miktar. Eyüp’ten Süleymaniye’den bir daha teneffüs etmeye çalıştım İstanbul rüzgârını. Bir defa daha dünyanın en güzel şehrinde yaşadığımı hissettim.
Ve benim nezdimde,
O yakut, zümrüt elmas, o dünyanın incisi
En güzel şehirlerin, İstanbul birincisi