Dayak cennetten çıkmadır!

 “Kızını dövmeyen dizini döver” diyen kültür ile Anadolu'nun sevgi barış kardeşlik hoş görüyü yücelten kadim kültürünün uzaktan yakından ilgisi yoktur...

Dünyanın hiç bir yerinde hayvanlar dahi terbiye edilirken şiddet uygulanmaz dayak atılmazken ruhu ve aklı olan insanların terbiyesi(!) için dayağı bir disiplin aracı olarak görülmesi uygun mudur?

Biz biliyoruz ki otoriter yapıda şiddet bir ilişki düzenleyicidir.

Ne zaman öfkelenmiş olsan  senden acizi küçüğü güçsüzü dövebilirsin şiddet uygulayabilirsin,

Sana uygulanan şiddete de yeri gelir “kocamdır babamdır hocamdır döver de severde demek ki yanlışım varmış ben bu dayağı hak etmişim cezam neyse çekerim” türü kabullenmelerin olur.

Ancak en dipte açı çeken örselenmiş ve bastırmaya çalıştığın görmez geldiğin ruhun bozulmuştur. “Ben zaten işe yaramazın tekiyim günahkarım suçluyum acizim eksiğim” gibi utanca boğulan içine girdiğin suçluluk duygusundan kurtulmak için daha fazla ceza isteyen marazi yönün gelişir.

Sende daha acizlere güçsüzlere  şiddete yönelirsin, otorite kurana taparsın biat edersin sonuçta şiddet şiddeti doğururken uyguladıkları şiddetten haz yaşayanların cinsel tacize yönelmesi kaçınılmaz olmaya başlar. Siz bu yapıda ki kişileri hadım dahi etseniz yani cinsel isteklerini yok da etseniz şiddet bağımlısı insanları terbiye edemezsiniz. 

İnsan davranışlarının nasıl olacağını belirleyen iki temel kültür vardır

1. Yasaklayan, emir veren, “ben ne dersem o olacak” diyen korku kültürü

2. Geliştiren değerler kültürü

1. Korku kültüründe yasaklar cezalar denetimler vardır; korkutularak yönetilen insanların nasıl davranacakları kendi dışındaki tabi olduğu otorite tarafından belirlenir insanların potansiyel suçlu oldukları aciz oldukları, bunun için sürekli kontrol edilerek istendik davranışların sergilenmesi için gerekirse idam dahil en ağır cezaların  şart olduğunun gerektiğini savunan yaklaşımlardır.   

İnsanların terbiyesi dış denetimlerle verilmeye çalışılır.

2. Geliştiren değerler kültüründe insanların kendi iç dünyalarında doğru davranışları önemsemesi vardır. Hiç bir yaptırım ve ceza olmasa dahi değerleri benimsemiş insanlar kendi kendilerini yönetirler davranışlarına hakim olan iç denetimleridir.

Suç işleme eğilimlerin en aza indiği toplumlarda dış denetim değil, iç denetim mekanizmalarının en etkili bir şekilde kurulmuş sistemlerin devrede olduğu gözlemlenir.

İnançların korku günah dayakla harmanlanarak verilmeye çalışıldığı toplumlarda yozlaşmanın had safhada olduğu gözlemlenir.

"Allah affetsin işledik bir günah cezam neyse çekerim" cümlesiyle çekeceği ceza ile işlediği günahlarının bedelinin ödeneceğini düşünür.

İnançlar açsından özet cümle, “Allah korkusu dış denetimi, Allah sevgisi iç denetimi güçlendirir” diyebiliriz.

Gerek inanç gerekse etik değerlerin hoş görü sevgi barış üzerine harmanlandığı vicdanların güçlendirildiği sistemlerde insanlar kendilerine hesap veremezler; onlar hapse de atılsalar kırbaç cezası da alsalar vicdan azapları onlar için en büyük cezadır.

“Eline Beline Diline Sahip Çık” diyen kültür iç denetimi güçlendirir.

İnsan sevgisini barışı hoş görüyü yücelten Mevlana kültürü insan nefsini terbiye eder korku yerini geliştiren değiştiren sevgiye bırakmıştır.

Cinsel İstismar

* İdam cinsel istismarı önlemez ancak oluşan korku atmosferinden dolayı örtbas etme eğilimini artırır. Özellikle bazı eyaletlerinde idam cezasının geçerli olduğu ABD de idamın caydırıcı olmadığı esas çözümüm suça neden olan koşulların düzelmesi gerektiği belirtilmiştir.

* Cinsel suçların temelinde erkek egemen kültürün yüceltilmesi vardır. Güçlü olduğunu düşünen kişi, diğerleri üzerinde şiddet uygulama hakkını kendinde görmeye başlar.

* Çocuğa yönelik cinsel istismarın önemli bölümü aile içinde ve aileye yakın olan akrabalar tarafından işlendiği görülmektedir.

* Cinsel istismarın önlenmesi için aileye topluma ve çocuğa yönelik cinsel eğitim verilmelidir. İstismarla karşılaşan çocuğun kendisini sorumlu hissetmesi suçlaması yerine durumu yakınlarıyla paylaşması gerekir.