SICAKLAR İLE KALBİNİZİN ARASI NASIL?

Abone Ol
Şöyle ki; fizyolojik anlamda sporcu olalım veya olmayalım hissi anlamda ise duygusal olalım veya olmayalım, bir yumruk büyüklüğünde kapıları (kapakçık) ve odaları (2 ventrikül+ 2 atriyum) olan bir et parçasının(!) gerek dinlenirken, gerekse egzersiz esnasında bizleri her hangi bir üzüntüye sürüklemeden ne denli çalıştığını bilsek de ona çoğu kez nankörlük (!) ettiğimizi düşünmekteyim. Nasıl mı? Aşırı kalbi yorucu hareketler ile fiziksel olarak, sevgiden mahrum bırakarak, ipe sapa gelmez duyguların ve icraatların (!) peşinden koşarak, hissi olarak kalbimizi yormaktayız. Kalbimiz ise tam aksine sağlıklı bir yaşam sürebilmemiz için, dakikada 75- 80 kez her daim çarpmakta (nabız sayısı) ve her çarpışta (sistol) 70 ml kanı vücudumuza pompalamakta yani dakikada ortalama 5 litre kanı tüm vücudumuza yaymakta ve alyuvarların (eritrosit) taşıdığı oksijen ile tüm vücudun hücrelerinin ve dokularının beslenmesini ve hayati fonksiyonlarının sürdürülmesini başarıyla sağlamaktadır. Kalbimiz bu kadarla da kalmayıp, egzersiz yaptığımız zaman, vücudumuzdaki bu yeni aktiviteye uyum gösterebilmek ve bizleri sağlığımızdan etmemek için, nabız sayısını 75’den 150’ye, kalbin atım volümünü 70 ml’den 140 ml’ye pompaladığı dakikadaki kan miktarını 5 litreden 30 litreye, dokuların dakikadaki oksijen kullanma miktarını ise 250 ml’- den 3000 ml’ye, yani tam 12 katına çıkarabilmektedir.
Saygıdeğer okurlarım, düşünebiliyor musunuz? Bizlerin normal sürdürmeye gayret ettiğimiz bu hayat mücadelemizde sırtımıza ekstra 12 kat yükün bindiğini. Ben düşünemiyorum. Sanırım düşünmekte istemiyoruz. Bu nedenle, bu saydığım faktörlere birde aşırı sıcakların olağan üstü bir yük bindirdiğini unutmayalım, kalbimize sahip çıkalım, onu üzmeyelim, o da bizi üzmesin.
Sözlerimi fizikte bilinen bir kanun ile “Etki tepkiye eşit zıt yönlüdür.” deyişiyle bitirmek istiyorum.
Sağlıklı, mutlu günler diliyor, saygılar sunuyorum.