Her hafta olduğu gibi bu hafta da Aziz Karataş ile Bir Çay Söyleşisi adlı köşemizde çok değerli bir konuk aldık. Başarılı Eğitimci ve Yazar Sibel Uzun  ile Önceki gün bir araya geldik. Ve siz değerli okurlarımıza özel bir söyleşiye imza attık…

Bize kendinizden bahseder misiniz? Kimliğinizin oluşum süreci nasıl gelişti?

Merhaba, tabii ki. 39 yaşındayım ve 3 çocuk annesiyim. İstanbul’da doğdum, büyüdüm. Eğitim hayatım hâlâ devam etmekte. İş hayatımla ilgili kariyerimi 2012 yılında yaşadıklarım neticesinde sonlandırma kararı alıp tamamen ilim ve bilim yoluna dönmeyi seçtim. Buna bir nevi aydınlanma diyebiliriz. Uzun süre hakikate dair araştırmalarım ve yaşadıklarım oldu ve nihayetinde tüm hayat çizgimi insanların ve diğer tüm canlıların iyiliğine ve güzelliğine aktarmaya yönelttim. Kişisel gelişim adına eğitimler aldım ve yol beni şükürler olsun ki bugün buralara kadar getirdi. Şimdiler de yazan, araştıran, aktaran ve şifaya davet edenim diyebilirim. Kendi kurmuş olduğumuz akademimiz de çeşitli eğitimler veriyoruz. Şifacılık konusunda da ileri düzeyde ki hastalıkları tercih ediyorum. Örneğin, kanserli insanlarla çalışmak onları yeniden bağlantıya geçirmekte aracı olmak muhteşem bir duygu. Allah’ın izin verdiği ölçüde her alanda faaliyetlerimizi devam ettirmeye devam ediyoruz. Kişisel gelişim ve farkındalık adına pandemi sürecinden kaynaklı eğitim ve seminerlerimiz online olsa da bu bizim aydınlanmamıza engel olmadan yolumuza devam ediyoruz.

Eğitimci ve yazarsınız. Öğrencileriniz ve okuyucularınızın sizin çalışmalarınıza yaklaşımı nasıl? 

Evet. İnşaAllah kısa süre içerisinde kitabımızın baskısı için başlangıç butonuna bastık, kolaylıkla okurlarımızla buluşması en büyük temennim.

Öğrencilerimle aramda çok güçlü bir bağım var. Hepsi aydın ve yüksek bilinç sahibi. Açıkçası her bir eğitimi zevkle bekliyorlar ve çok başarılı işlere birlikte imza atıyoruz. Şifa yetilerini farkında olup bugüne kadar kendilerini bir türlü bulamadıklarını fark ettiklerini söylüyorlar buda benim için onur verici.

Okuyucularım ve takipçilerim, kalbimin çiçekleri.

Yazmaya ne zaman başladınız? İlkyazın anınızı paylaşır mısınız?

Her şey bir anda oldu desem. “Tanrıyla Sohbet” adında bir kitap var hani, hatta filmi de var. Tıpkı o filmde ki gibi, tüm evrensel kapıları açınca bir anda yazmaya başladım. Aslına bakarsanız yazmayla alakalı her anım çok ilginç.. Uzun meditasyonlar yapıyordum ve bir gün yine meditasyon ertesi duşa girdim. Her suyun altına geçtiğimde suyun eşsiz frekansını ve şifa gücünü kullanırım ve başladım şifalama cümlelerimi tekrarlamaya tam o sırada sanki iki radyo, iki  kişi ve konuşmalar. Biri bendim, diğeri ise iç sesimdi. Bilgiler akmaya başladı tüm evrensel bilgiler ve özellikle şifayla alakalı bilgiler.. Yazmalısın Sibel dedim kendime, hemen çıkıp yazmaya başladım telaşım ve heyecanım hala kalbimde ve işte  O gün, bugün yazıyorum.

Siz hangi tür kitaplar yazıyorsunuz?

Kaleme tamamen evrensel bilgileri alıyorum. Çünkü şu zamanda herkes kendini şifacı sanıyor ve inanılmaz bilgi kirliliği var. Enerjiyi anlamak, tanımak ve kullanmak adına en doğru bilgileri ayrıca hakikat yolunda farkındalık yaratacak tüm kaynakları yazıyorum.

Biraz kitaplarınızdan bahsedelim… ‘Işığın Şifa Yolu’ kitabınızı içeriğini anlatır mısınız?

İlk kitabım ‘Nefesle Başladı Aşk’a Yolculuk’ bundan 3 sene evvel 3 hafta içinde oluştu fakat basımı gerçekleşmedi çünkü beklemesi gereken içerisinde evrensel gizemleri taşıyan birçok alanı detaylarına kadar anlatan bir kitap olmuştu. ‘Işığın Şifa Yolu’ tam 1 yıldır üzerinde durduğum harika bir kitap oldu. Herkes özündeki şifacıya kolaylıkla ulaşabilir ve evrensel çalışmaları bulabilirler. Yine aynı zamanda içerisinde çeşitliliği yüksek meditasyonlar var. Dolu dolu ve aydınlatıcı aynı zamanda ferahlatıcı bilgilerle dolu diyebilirim.

Şifa çalışmalarınızdan da bahsedelim.  Spritüel şifa çalışmalarınızdan bahseder misiniz? 

Tabii ki.. Öncelikle spritüel ve spiritüalizm ne demek ondan başlamak istiyorum. Spiritüel Fransızca kökenli bir kelime olup, tinsel, ruhsal anlamına gelmektedir. Spiritüalizm ise ruhçuluk demektir. Öteki âlemle içli dışlı olmayla ilgilidir. Spiritüeller, maddeden tamamen sıyrılmış, tamamen manevi yaşama odaklanmış negatif duygu ve düşüncelerden arınmış, ruhunu güzellik ve iyilikle besleyen kişilerdir. Spiritüel şifada, karşınızda ki kişinin ruhundaki negatif yükleri kolaylıkla saptayabilir ve bunlarla alakalı kolaylıkla çalışma yapıp, kişinin manevi yaşama yönelmesini sağlayabiliyorsunuz. İçsel kargaşa da, huzursuzlukta, korku da ve özellikle arınma konusun da çok etkili ve faydalıdır. Burada bahsettiğimin dinsel kavramlarla hiçbir bağı yoktur. Tamamen kişinin kendisine yapacağı öz yolculuğuyla alakalıdır. Spiritüalizm derinliklerinde dinsel tüm bağları görebiliriz. Konunun detayında Allah’a bağlılık ve dua vardır, kalp kapısını geçip, gönül kapısına ulaşma vardır, kısacası birçok yöntemden sadece biridir.

Bahsettiğiniz çalışmaların kaynağı bilinçaltı değil mi? Bilinçaltının görevi nedir anlatır mısınız? Bizler yeterince bilinçaltı çalışmalarını biliyor muyuz? 

Her şeyimizin ana kaynağı dersek çok daha doğru olur. (Gülüyor) Çünkü hepimiz aslında enerjiyiz, sistemin farkına varmak için önce bilinçaltı düzeyini keşfetmek gerekiyor.

Bilinçaltı 0- 7 yaş arasında oluşur. Beyin gördüğü duyduğu her şeyi kayıt eder. 0 -7 yaş arasında içinde bulunduğumuz ortamın tüm değerlerini kendi değerlerimiz ve inançlarımız olarak kayıt ederiz. Bu kayıtlar “Kodlardır”. Her şeyin zihinde kodu vardır. 7 yaşından sonra bu Kodlara göre yaşam sürmeye devam ederiz. Dışarısı dediğimiz ortamda ne yaşamaktaysak bu realiteyi gerçekleştiren 0-7 yaş arasında oluşan kodlardır. Yani yaşantı denilen, 0-7 yaş arasındaki duyduğunuz, gördüklerinizin bugünkü projeksiyonudur. Öyle ki bugün ne yaşıyorsak ana kodlarda saklıdır ve bilinçaltımızın en önemli görevleri vardır. Fiziksel, ruhsal ve zihinsel en muhteşem işleyiş bilgisi bilinçaltımızda kayıtlıdır ne kadar çok olumsuz inançlara sahip olsak ta bize en mükemmelini sunmak için gece gündüz fark etmeksizin sistemi çalışır. Bizler uykuya geçtiğimizde dahi susmayan, yılmayan, sürekli üreten bir sisteme bağlıyız.

Bilinçli zihin halimiz kapasitemizin %10 gibi düşünelim ve rutinimizi devam ettirdiğimiz realiteyi var eden alan, dolayısıyla bilinçli halimiz kendini var ettiği realiteye o kadar çok hapseder ki bilinçaltımıza dair neredeyse hiçbir şeyin farkında olmayız. Bilinçaltımıza, nasıl ki günlük hijyenimize önem veriyoruz o kadar önem vermeliyiz. Açıkçası buna bir sıklık öneremiyorum. Tamamen yaşanmışlıklar ve hayat kalitesiyle ilişki bir durumdur. Ancak, hayatımızda kısır döngülerimiz varsa, yaşadığımız her hangi bir olay karşısında öfke, kızgınlık, kırgınlık, kolaylıkla ağlama gibi duygu durumları yaşıyorsak lütfen kodlarınızın farkına varın derim ve uzman yardımı kesinlikle alın derim.

Sloganınız “ Sen Değişirsen, Dünyan Değişir”, insanların değişimi mümkün mü?

Mümkün, tabii ki. Bakın, her kim ki size “senin hayatını değiştiririm “ derse ondan hemen kaçın. Çünkü sizin hayatınızı ve düşüncelerinizi sizden başka kimse değiştiremez. Allah dışında.

Geçmişten bugüne kadar edindiğiniz yüklerinizi bir düşünsenize, doğduğunuz ev, sosyal çevreniz, eğitim hayatınız vs.ve bunların yanında etrafınızda üşüşen negatif sohbetleri, olayları ve kişileri.

Mesela parasal sorunları ele alalım. Çevresindeki insanlardan sürekli “ Ekmek aslanın ağzında” telkinini duyan bir insan, eğer kendini bu olumsuz telkinden koruyamıyorsa,  bir süre sonra parasal zorluklar yaşamaya başlayacaktır. Yaşamımızdaki Bolluk ve Bereket noktasındaki sorunların büyük bir kısmı bilinçaltınızdaki yanlış inançlardan kaynaklanmaktadır.  Eğer şu anda mali durumunuzdan memnun değilseniz, yaşamınızda sevgi, mutluluk, dostluk ya da sizin için önemli bir şeylerin eksikliğini hissediyorsanız bunun en önemli nedeni bilinçaltınızdaki hatalı inançlardır.

İşte tam da bu noktada bizler danışmanlıklarımız da, kişilerin hayatlarına müdahale etmeyiz. Sadece onların farkındalık düzeylerinde etkileşim başlatırız, yollarında yürürken yol arkadaşlığı yaparız. Değişim kişinin düşüncelerinin değişmesiyle başlar. Uzun zamandır mottomdur, ”sen değişirsen dünyan değişir”.

Bunun üzerinde derin  tefekkürü tavsiye ediyorum.

Örnek aldığınız yazarlar var mı?

Özellikle şu kişiyi diyemem fakat dünya çapında tüm yazarların kitaplarını okuyorum. Tamamen dikkat ettiğim yazarın kendi bilincinden aktardıkları, en önemli konu bu olsa gerek.

Hangi ortamlarda yazıyorsunuz? Yazma materyalleriniz nelerdir?

Hiçbir zaman yer, mekan seçimim olmadı. Evimin her köşesinde,  kalemim ve kağıdım var. Nerde ne zaman hangi bilginin ilham olacağı belli olmuyor şayet yanımda hiç materyalim yoksa telefonuma ses kaydı alıyorum sonra yazmaya başlıyorum.

Hedeflerinize ulaşmanın yaratacağı en büyük etki ne olurdu?

Toplum bilincini yükseltmeye çalışıyoruz, herkesin içsel yolculuğunu başlatabilmesi adına bireysel ve toplumsal farkındalık seviyesine yönelik çalışmalarımız ve temel hedeflerimiz var. Herkese ulaşabilmek, herkesin bilinç seviyesini kolektifle bağlantıya geçirmek ve dünyaca sevgi frekansını yükseltmek en büyük etki olurdu. 

Bundan sonra ki hedefleriniz neler?

Kolektif bilince ve ışığa hizmet. Açıkçası en temel hedefim ve niyetim de bu yönde. Çünkü kolektif bilince hizmette sevgi var ve insanların ferah, mutlu, huzurlu yaşayabilmesi var.

Son olarak okuyucularımıza söylemek istedikleriniz var mı?

Öncelikle sizlere çok teşekkür ediyorum. Farkındalık düzeylerimizin artması için yaşanan olayın içindeki gizli inanç sistemini fark edip dönüşüm sürecini başlattığımız da olaylara ve kişilere dair hiçbir negatif duygu kalmıyor, dönüşüm düşüncelerinizle başlayıp tamamen hayatınıza sürekliliğinize yansıyor. (Gülüyor)

Bugüne kadar üstü örtülmüş ne varsa orada. Sadece kendimize gerçekten ayna olabilmeliyiz. En kötü taraflarımızla yüzleştiğimizde birçok korkudan ve kaygıdan arınıyoruz bu bilinçte olmamız dileğimdir ve “Işığın Şifa Yolu” diliyorum ki her şekilde yolunuza ışık tutacaktır. HERKESİ EN DERİN VE EN BÜYÜK SEVGİMLE SELAMLIYORUM VE IŞILTINIZA SHİP ÇIKIN DİYORUM.

Biz de Önce Vatan Gazetesi ailesi olarak bizimle yaptığınız bu özel ve içten röportajdan ötürü değerli sanat yüreğinize şükranlarımızı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar diliyoruz…