Dünyaca ünlü düşünür ve ilim adamı Prof. Dr. Seyyid Hüseyin Nasr, Başbakanlık Medeniyetler İttifakı İstanbul Konferansları’nın konuğu olarak geldiği İstanbul Dolmabahçe’de konferans verdi. “Günümüzde Medeniyetler İttifakı’nın Gerçekleştirmesi İçin Gerekli Şartlar” konulu konferans öncesinde Başbakanlık Müşaviri ve Medeniyetler İttifakı Türkiye Eşgüdüm Komitesi Başkanı Prof.Dr. Bekir Karlığa, Hüseyin Nasr’ı 60’lı yılların sonunda kitaplarından tanıdığını kendisinin birikiminden çok yararlandığını söyledi. Başbakanlık Başmüşaviri ve Prof.Dr.Seyyid Hüseyin Nasr’ın talebesi olan Dr.İbrahim Kalın, üstat Profesör Nasr’ın öğrencisi olmaktan gurur duyduğunu, kendisinin Türçe’ye türcüme edilmiş 20’den fazla kitabının olduğuna dikkat çekerek, bu kendi ülkesi olan İran’da bile bu kadar kitabının Farsçaya tercüme edilmediğini belirtti. Dr.Kalın, üstat Nasr’ın 40’dan fazla kitabı ve yüzlerce ilmi makalesi olduğunu söyledi. Profesör Nasr’ın konferansında konuşmalarından önce kendisini siz aziz okurlara tanışmak istiyorum. İran asıllı Amerika yaşayan ve GeorgeWashington Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Prof.Dr.Seyyid Hüseyin Nasr 1933 yılında Tahran’da doğdu. Yüksek öğrenimini 1954’te Massachusetts Institute of Technology’de fizik dalında bitirdi ve 1956’da Harvard Üniversitesi’nde jeofizik alanında yüksek lisans, 1958 yılında bilim tarihi alanında doktora yaptı. İslam, felsefe, karşılaştırmalı din ve çevre konularında konferansları ve çoğu İngilizcede olmak üzere pekçok kitabın ve yüzlerce ilmi makalenin yazarı olan Nasr, gelenekselci akımın yaşayan önemli sözcülerinden de biridir. 1958–1979 yılları arasında Tahran üniversitesinde çalışmış, İran’da yönetimin değişmesi sonucu 1980 yılında ABD’ye göçtü. 1984’ten bu yana George Washington Üniversitesi’nde İslam Düşüncesi, tarihi ve felsefesi üzerine çalışmalar yapmaktadır. Türkçeye tercüme edilen başlıca eserleri şunlardır: “İslam’ın Kalbi, Molla Sadra ve İlahi Hikmet, Bir Kutsal Bilim İhtiyacı, Üç Müslüman Bilge, Tabiatın Düzeni ve Din, Yol Şiirleri, İslam’da Düşünce ve Hayat, Kutsalın Peşinde, İslam Sanatı ve Maneviyatı, İslam ve Modern İnsanın Çıkmazı, İslam ve İlim, Modern Dünyada Geleneksel İslam, Tasavvufi Makaleler, İslam’da Bilim ve Medeniyet, Genç Müslüman’a Modern Dünya Rehberi, Ebedi Hikmetin Peşinde” Bir saatlik konferansı ve ardından soruları cevaplandıran Profesör Seyyid Hüseyin Nasır, medeniyet kavramı ve bu medeniyetler arasında ittifak edilip edilemeyeceği üzerinde durdu. Batı dünyasının tarihinden bu yana çok katı tutum içinde olduğunu belirten Nasr, İslam bilimi, İslam felsefesi, modernite eleştirisi, anlam arayışı, çevre krizi, din-bilim ilişkileri, dinler arası ilişkiler, İslam maneviyatı ve İslam-Batı ilişkileri alanlarında ki görüşlerini anlattı. Geleneksel Ekol olarak bilinen düsünce mektebinin önde gelen mensuplarından biri olan Seyyid Hüseyin Nasr, Batı ile İslam Dünyası arasında köprü kuracak yegane ülkenin Türkiye olduğunu, eskiden Türkiye’nin Ortadoğu’da yokluğuyla anılırken, bugün önemli bir varlık olarak ortada olduğunun altını çizdi. Türkiye’yi çok sevdiğini ve ikinci vatanı olduğunu belirten Nasr, “Türkiye gerek bölgesel ve gerekse tarihi olarak önemli bir noktada ve konumdadır. Son yıllarda Türkiye’nin bölgesel olarak ortaya koyduğu başarılı diplomasi sayesinde dünyada haklı bir yere oturdu.” dedi. 18. Yüzyıl Avrupa Aydınlanması’ndan bu yana modern düşüncenin temel bir felsefi ve metafizik körlüğe duçar olduğunu savunan Nasr, “insan-ı kâmil” olmaya çalışan değil, haris ve mütekebbir bir insan tipinin her şeyin merkezine konmasının kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Kendi dışındaki her gerçekliği (insan ve tabiat) tahakküm altına almaya çalışan Batı Hümanizmi’ne köklü eleştiriler yönelten Nasr, modern dünyanın pek çok sorununun bu temel yanlıştan kaynaklandığını belirtti. Düşünür ve ilim adamı Prof. Dr. Seyyid Hüseyin Nasr, İslam dünyasının yaşaması ve gelecek nesillere kendi kültür ve medeniyetini doğru ve düzgün aktarması gerektiğini işaretle şöyle konuştu: “İslam bilimi, İslam felsefesi, modernite eleştirisi, anlam arayışı, çevre krizi, din-bilim ilişkileri, dinler arası ilişkiler, İslam maneviyatı ve İslam-Batı ilişkileri alanlarında 50 yıldan beri çalışıyorum. Bu nedenle kimseden korkacak durumda değilim. Şimdi yaşlıyım, tecrübeliyim ve dünyanın her yerinde doğruyu ve gerçeği anlatmaya çalışıyorum. İslam âleminin batının gündemine iştirak etmek yerine, kendi gündemini belirlemesi gerekir.” İslam’ın sadece dini açıdan değil, entelektüel açıdan da hala çok dinamik bir dünya dini olduğunu dile getiren Nasr, İslami geleneğin içerisindeki gücün, bugün bütün alanlardaki sorunlara ve ihtiyaçlara cevap verebileceğini söyledi. Nasr, kişinin dünyayı algılamasında çok önemli olan dünya görüşünün Batı propagandalarıyla dolu, Batı kaynaklı eğitim sistemiyle oluşturulduğunu, bununla İslam dünyasının kolonileştirildiğini söyledi. Konferans soru ve cevap bölümüyle sona erdi. Başbakanlık Dolmabahçe Çalışma Ofisi Konferans salonunda yapılan konferansa üniversite hocalarının ağırlı olarak iştirak ettiği değerli simaları da bir arada görme imkânı oldu. İşte onlardan bazıları, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Ulvi Avcıata, Eğitim Fakültesi Dekanı Göksel Ağırgün, Prof.Dr.Cihan Okuyucu, Prof.Dr.Bedri Gencer, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan, Prof.Dr.Alparslan Açıkgenç, Prof.Dr.Mehmet İpşirli, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Kurkut Tuna, Prof.Dr.Mahmut Kaya, Kültür A.Ş. Genel Müdürü Nevzat Bayhan, Prof.Dr.Mehmet Kara, Prof.Dr.Osman Öztürk, Şair-yazar Ali Nar, Gazeteci-yazar Ahmet Taşgetiren, yazar-sunucu Bünyamin Şen, Dr.Namık Ak ve ismini şimdi hatırlayamadığım diğer misafirler konferansı dikkatle takip ettiler.