Seven mi? Sevmeyen mi?

Abone Ol

Temmuz 2015 itibarıyla son bir yıllık cari açığımız 45 milyar dolar oldu.
Ne gariptir ki haber;
“Cari açık beklentinin altında kaldı” spotu ile duyuruldu.
Aslında daha fazla borçlanma ve açık planlanıyormuş.
Belki de bu yüzden Ak Parti olağan kongresinde “ekonominin önemi” özellikle vurgulandı.
Açıklanan dış borç stokumuz 393 milyar dolar...
TL olarak yaklaşık 1,2 trilyon.
Türkiye’nin gayri safi milli geliri 1,7 trilyon TL.
Dış borç, neredeyse milli gelirimize yaklaşmış.
Peki gayri safi milli gelirden cebimize kalan var mı?
Yok.
Hatta daha fazla harcama yapmışız, cebimizden çıkan var, yani “cari açık” var.
Kişi başı milli gelirimiz 10.500 dolardan 7.500 dolara geriledi.
Geçen yıl bu tarihte asgari ücret 891 TL, yani 412,5 dolardı.
Bugün 1.000 TL’ye yükseldi, ama 328 dolara geriledi.
İşsizlik oranı %9,3 olarak açıklandı, 2,8 milyon işsiz olduğu vurgulandı.
Artı 3 milyondan fazla Suriyeli halk var,
Yoksulluk var,
Terör var,
HDP mitinglerinde “Barajı aşamazsak benim meskenim dağlardır dağlar” pankartları açmıştı.
Barajı aştı,
AKP’nin oyları %9 azaldı ve tek parti hükümeti kurulamadı,
Sözüm ona istedikleri oldu, ama yine dağlara çıkıldı.
Terör iyice azdı...
Sınır komşularımız ne yaptı?..
İran İçişleri Bakanı Kandil’e gitti, PKK ile yan yana poz verdi.
Yan yana şarkılar söylediğimiz Irak’tan ise ses yok.
Suriye ile kanlı bıçaklıyız, ayrıca kendi derdinde.
Kısaca terörle mücadele için destek gerektiğinde etrafımızda komşuda yok.
Cizre, Yüksekova işgal altında.
Hatta 12 vilayette daha halk ayaklanması planlandığı ifade ediliyor.
Hergün gençlerimiz şehit ediliyor.
Analarımız ağlıyor.
Hem de oğlunun tabutuna sarılmış bir ana “18.000 liram yoktu özür dilerim” diyerek ağlıyor,
PKK yollarda kimlik kontrolü yapıyor,
Suçlularını kendi yargılıyor,
O yörenin halkından vergi bile alıyor.
Bu arada birçok otobüs seferi iptal,
Çünkü otobüsler taşlanıyor.
Halkta tahammül kalmamış,
Halk ikiye bölünmüş,
Türk-Kürt, Sünni-Alevi, sağ-sol olmaya zorlanmış,
Birlik de, dirlik de kalmamış,
En ufak bir eleştiride savaş nidaları atılıyor,
Gazeteler basılıyor, taşlanıyor,
“Seçimler ne olursa olsun seni başkan yapacağız” nidaları atılıyor,
Seçmenin fikrinin olmayacağı ya da değersiz olduğu vurgulanıyor,
Arkadaş arkadaşla, kardeş kardeşle anlaşamıyor,
Hır çıkıyor,
Şehit ailelerine bile hakaret ediliyor,
Polis ve asker aileleri tedirgin,
Hükümet yetkilileri “çözüm süreci bir silah depolama süreci olarak görülmüş” itirafında bulunuyor,
Nasıl oluyor da tonlarca bombanın yollara habersizce döşendiği bilinmiyor,
Çözüm süreci için “hata” deniliyor,
Daha önce de cemaat ilişkileri için “hata” denilmişti, Ergenekon içinde,
HDP ile Dolmabahçe toplantıları için de “teröre destek olmuşlar hata yaptık” dendi,
Sadece çözüm süreci altı yıldır var.
Yazık, altı yıl bir hataya harcanmış.
Meğer ne kadar da hata yapılmış!
Şimdi bize soruluyor: “İstikrar mı? İstikrarsızlık mı?”.
Soruyu şöyle sorsak!!!
İnsanı seven mi? Sevmeyen mi?
Şükretmeyi bilen mi? Bilmeyen mi?
Halkına güvenen mi? Güvenmeyen mi?..