Sıkı durum;
Aydos ormanında bir hafta içinde onbir orman yangını çıktı.
Günlerce aylarca yazsam ne çare…
Havalı atlılar mangalları önlemek adına geziyorlar ama yanan ağaçlar ve telef hayvanlar gitti. Ve ülkenin her yerinde bir şekilde gitmeye devam ediyor.
Bunlar yetmiyor. Canlılara zarar vermeye devam ediyoruz.
Av turizmi kapsamında Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün Merkez Av Komisyonu, 2020-2021 sezonunda ülke geneli kotaları belirlemiş.
Doğa Koruma haa… Nasıl bir korumaysa
Başlıklar artık hep yanıltıcı maalesef.
Avına izin verilen türler arasında Anadolu yaban koyunu, çengel boynuzlu dağ keçisi, karaca, kızıl geyik, ceylan, melez yaban keçisi, yaban domuzu var.
Türkiye genelinde 398 teke için 6 bin ile 92 bin 500 arasında değişen muamen bedel, yaban keçisi için 4 bin, yaban koyunu için 8 bin ile 43 bin 500 tl arasında bedel ödenecekmiş.
Yani yanan ormanlarda yok ettiğimiz  yetmezmiş gibi bir de parayla hayvanlara takmış vaziyetteyiz.
Şimdi buraya şak diye oturan bir fıkra geldi aklıma;
Bizim lazlar duymuşlar ki Amerika’da kızılderililerin başına 10 dolar ödeniyor.
_Yürü Temel gidip para kazanalım.
Gitmişler Amerika’ya. Dağ bayır dolaşıyorlar ama ‘cık’ ne kızılı ne derisi yok.
Yorgun bitap uzanıyorlar dağın eteklerine…
Bir süre sonra Temel gözünü aralıyor. Ne görsün. Daire şeklinde bir sürü kızılderili onlara bakıyor ellerinde mızraplar. Arkadaşını dürterken Temel,
Uyyy … La Dursunnnn kalk zengin olduk !
Bu hızla gidersek bir gün hayvanların da günü gelecek

***
Kurban bayramı ise yanlış, doğru kesimlerle çocukların travmatik görsellerine eklenenlerin başında geliyor. Alasını yaşamışlığım var. Küçük bir kızken ailem beni baleye göndermişdi balenin duygusallığını ruhumda taşıyordum . Müziğin ritmini ruhum ve bedenimle yek vücut yaptığım o kutsal duygulu meditasyonlar. Sonra bizimkilerin bahçemize getirip bu senin kuzun deyip sonra kestikleri o gün ise beni hayvanların safhına geçirdiği kabus günüdür.
Kurban, kan, şiddet, zalimlik,  savaş, haksızlık, içimde kanayan kötü duygulardan… Ama maalesef artık dünya tümüyle bunlarla besleniyor.
GÜÇ ve PARA kimdeyse rant onda…
Hırslar, talepler bitmiyor .
Buyrun bu da bu haftadan.
10 günde 4 büyük yangın çıkan Aydın’da ki yangında dekarlık alanlar yandı ve Unesco Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Priene- tarihi M.Ö. ikibin yılına kadar uzanıyor- ören yeri de nasibini aldı.
Sonra mı;
Bölge eski haline getirilmesi için çalışma beyanları.
Eskiler size uçurumun kenarına getirdi. Biz daha ileri adım atacağız arkadaşlar !!!!
(Bu da başka bir fıkradan alıntıydı. Ahhh metaforlar…)
Alın bir örnek daha;
‘Denizli’de ki ünlü Yayla Gölü’nü bakanlık maden sahası ilan etti.’
Yine duyarlı vatandaşlar isyan etti. Yine ‘Yanlış Koordinat’ – yanlış yaptım var mı itirazın- denip ihale ertelendiyse de bir damga yedi burası da. Endemik tür bitkiler, 158 göçmen kuşun konaklama yeri kimin umurunda…
Üstelik topu topu iki ay önce ‘Doğal Sit Alanı ve  Nitelikli Doğal Koruma Alanı ilan edilmesi de aptal yerine konduğumuzun açık göstergesi.
Sağ gösterip sol salla…
Ertelenen ihale kulağa hoş gelse de asla, iptal edildi,  kadar değil değil mi?

Doğa avucumuzda eriyen kartopu gibi…
Tüm dualarım sosyal farkındalık ve sonucunda güzel şeyler yazmak. Şimdilik bu kadar…