Cevabı meçhul, çaresiz sesleniş. 

Kulaklarımı tırmalayan, tüylerimi ürperten çığlık. Kör bir karanlıkta, yaşamın dipsiz kuyularında umutsuzca sesleniş.

Yeniden duymak istemediğimiz nakarat bir daha söylenmesin. Her seferinde acıya gömülüyoruz. Ülkemizin kaderi bu olmamalı. Depremin siyasetle, ideoloji, ırk, din, statü ile ilgisi yoktur. 

Depremin sebeplerini farklı zihniyetlere bağlayan zihniyetler  “silkelenin”  

Bu millet en zor günlerde kenetlenmenin, dayanışmanın en güzel örneğini gösterir. 

21. Yüzyıldayız. Yapılması gerekenler neyse bir an önce yapılmalı. İnsanlar deprem korkusu ile yaşamamalı…    Hayatımızı “Sesimi duyan var mı?” cümlesini söylemek veya duymak için yaşamak çok ağır. Ekipler o sesin nereden geldiğini bulmaya çalışıyor. Saatlerce süren esaretin ardından bir-bir çıkarılan insanlar alkışlarla, önlerindeki kocaman hayata dönüyor. Göçük altında sessizliğe gömülenlerin sayısı da hiç az değil. Bireysel olarak kimse bunun büyüklüğüne hazırlıklı değildi, tedbirli davrandılar ama yeterli olmadı ve insanlar hayatını kaybetti.

“Deprem öldürmez, bina öldürür.” deniliyorsa, yanındaki binalar sağlam kalmasına rağmen, bu binaları kim planlamışsa suça ortaktır. 

Uykusuz çalışanlar, kurtarmaya çalışırken yüreklerini ortaya koyarak ağlayarak can arayanlar, ruhları zedelenmiş insanlar ve ortalık mahşer görünümü.

Sorumsuzlukla yapılan işlerin sonucu bu olsa gerek. Afet doğal olsa da yıkılanların altında can verenlere sebep insan işi. 

Doğal afetler kaçınılmaz. Deprem, dünyaya gücünü hatırlatan bir doğa eylemidir.

 İzlediğim belgeseller, her zaman ufkumu genişletir.

9.0 şiddetindeki Japonya depreminde, deprem sırasında, insanlar hayatlarının bir parçası gibi davranıyor. Hiç kimse dışarı kaçmıyor.  Kafamıza bir cisim çarpmasın diye masaların altına giriyor. Okullarda eğitim en üst düzeyde.  Öğrenciler ders anında hemen sıranın altına giriyor.  Panik yok. Çünkü biliyorlar ki deprem onların misafirleri ara sıra saniyeler de olsa ziyarete geliyor. Depremler zaman zaman dakikalar sürüyor. Japonlar 1940’lı yıllardan beri araştırmalar ve geliştirmelerle yapı teknikleri sonucunda dünyaya ışık tutmuşlar.  

Temel ilkeleri bilim - araştırma ve geliştirme.

Bilinçli ve hazırlıklı bir toplum olarak deprem karşısında ne yapması gerektiğini çok iyi biliyor.

  Üstün mühendislikle yapılmış müthiş dayanıklı binalar içinde, sarsıntılarda kahvelerini yudumlamaya bile devam ediyorlar.

 Dünyanın neresinde olursa olsun, bu olayın ve bu konunun dokunduğu tüm insanlar için çok üzülüyor, ölen tüm insanların saygısıyla hayata farklı gözlerle bakıyorum. 

 Geceler gündüze dönmesin.

Hikayeler yarım kamasın…