Merhaba Selin Hanım, bu hafta 19 Mayıs haftasına girdik. Atatürk’ün amcazadesi Hayrettin Oytun Söğütligil ve Leyla Barlas Söğütligil’in kızları olarak bu anlamlı günde sizinle sohbet etmek beni çok mutlu etti. Liseden sonra yurtdışında eğitiminizi sürdünüz. Türkiye ve yurtdışı arasında mekik dokuyorsunuz. Her iki kültürün içinde büyümek nasıl bir duygu?

- Çok büyük bir avantaj benim için. Avantajlar ;yaşamımızda onları nasıl değerlendirdiğimizle anlam kazanıyor.Edindiğim tüm kazanımları yaşama katmak, her bir kültürel deneyimden yaşama bir katkı üretmek ise büyük mutluluk .Diğer yandan kendi kültürüme ,Türk Kültürüne yürekten tutkunum; Dünyada gelmiş geçmiş böylesine eşsiz bir kültüre ait olmaktan ise daima gurur duydum.Şu an için Kendi ülkemde,1915 Çanakkale Savaşında kurulan; “Türkiye Harp Malulu Şehit,Gazi ve Yetimleri “Derneğimiz ile ve İngiltere’de (Tüm Dünya ve Türkiye Denizleri için çalışan,Kar amaçsız Çevreci ) “Conservation Collective “Derneği ile ortak faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.Bu yıl ayrıca kendi Kültürümüzün en şanlı ve eşsiz temsilcisi,Ebedi Önderimiz,Liderimiz,biricik Atamız,Başkumandan Gazi Mustafa Kemal Atatürk için Uludüz Medya yapımı “Payidar/Gazinin Büyük Tablosu “Belgesel Filmimiz yayına giriyor.27 Mayıs 2022 ‘den itibaren tüm sinemalarda gösterimde olacak.Herkesi izlemeye bekliyoruz.

Sizce Atatürk’ün Türkiyesi nasıl tanımlanır?

- Bunun için önce Atamızı anlatmalıyız. Tarihte her başarının,her yeniliğin,her bilimsel,iktisadi ve sosyal zaferin kökeninde, dünyanın en zorlu sınavlarının,girişimlerinin ve kazanımlarının ardında istinasız tek bir insan ve onun vazgeçmediği Düş’ü vardır. Tarihin kendi mantığı ,kendine has çizgisinde Ancak büyük ve eşsiz dehalar, vazgeçmedikleri bu düşleriyle ; Onun bu çizgisine yön verebilirler 2500 yıllık İnsanlık Tarihinin ilk anti emperyalist savaşçısı ve  4 büyük askeri stratejistten biri 20 yüzyılın en yürekli ,en vizyoner ve dönüştürücü lideri,Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, Dünya tarihini cesaret ve azimle yeniden yazan büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk. İşte bu dehaların başında yer alır. Dünya Savaşında yenilen ,dağılan,yarı teokratik,yarı sömürge Osm.İmp dan kalan viraneler içindeki bir coğrafyada kurtardığı ve kurduğu yeni Türkiye ile Dünya Tarihinin yönünü değiştirmiştir. Kurtuluş Savaşı'nda 'Hattı müdafa yoktur sathı müdafa vardır' sözünü gelin şimdi cumhuriyetimizi geleceğe taşıyacak bakışa entegre edelim; Hattı idare yoktur, sathı  idare vardır. O sathın nüvesinde ise sahip olduğu bereketini kendi mevcudiyeti ile var eden ve sürdürebilen  bilinçli ve medeni bir Ulus ve muhakkak toplumca sahiplenilecek birlik ve beraberlik anlayışı ile konsensus vardır. Anadolumuzun o eşsiz gönüldaşlık kültürü öyle engindir ki dünyada benzeri az bulunur! Bu holistik yani bütünleyici toplumsal matrikste Milli üretim ve yapılandırılmış sağlam ekonomik konjuktür ile Vatan idaresinin bu ruhla yani adil ve müstakil zenginlikle satha yayılması kaçınılmazdır. Laiklik ise cumhuriyetimizin en temel ve vazgeçilmez ana omurgasıdır. “Türkiye,MUSTAFA KEMALİN TÜRKİYESİDİR!”

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün amcazade kızı olmak hayatınıza nasıl yön verdi?  "Atatürk ile kan bağımın olması paha biçilemez bir servettir." demişsiniz bir röportajınızda. Atatürk ile akraba olmanız size bir sorumluluk yüklüyor mu?

- Evet, kesinlikle…Çok büyük bir Sorumluluğu gönülden sahiplendim; bu,yüreğimle hissettiğim tarifsiz bir duygu... Vatanım ve Toplumumuz için beni eyleme sevk ettiren bir bilinç.Atamızın ışığında ilerleme ve hedeflerini yaşatma tutkusu. Atamızla akrabalığımı çok küçükken öğrendim, O an ki duygularımı dün gibi hatırlıyorum... o yaşımda bile,bunu ilk öğrendiğimde yüreğime sanki mutluluk ve onur dolu kanatlar takıldı!... Şaşırmadım hiç ,çünkü çok net ve ateşli bir Vatan,Bayrak ve Ata Aşkı ile büyüdüm,İnanılmaz bir duygu,Her akşam ajans biter,TV de İstiklal marşımız çalınır,veya gün içinde TV açılırsa aynı şekilde İstiklal Marşımız başladığında, Herkes hiç eksiksiz,yaşlı çocuk demeden ayağa kalkar ,saygı duruşu ile Marşımız bitene dek ayakta durur bazende söylerdi.Dedemler Bebekte Üst katımızda oturuyorlardı ve her akşam yemeğinde ve Haftasonu Yemeklerinde Ailecek beraberdik.İki Dedemde Kuleli Askeri Lisesindendir,Büyük Dedemiz Bursa Şehir Komutanı ;Yunan istilasında Son ana kadar direnmiş ve şehit düşmüş,zaten efradımızın hepsi asker,Dedem Feridun Söğütlügil Kuleli sonrası İstanbul Hukuk Fakultesine birincilikle girip aynı derece ile bitiriyor;Cumhuriyet dönemi sonrası büyük bir hukukçu idi ,Cesareti,dirayeti, adaleti ve zekası ile Benim idolümdü,Aynı zamanda da Satranç arkadaşım. küçücüktüm, Senelerce ,saatlerce satranç oynadık Dedemle,Masmavi gözlerini bana ciddiyetle doğrultur ”Sen Paşamızın soyusun, çok iyi Satranç oynayacaksın,bu seni hayata hazırlayacak ” derdi oyun arasında... Vatan, Bayrak ve Ata sevgimi ve hürmetimi önce ondan, sonra Babamdan aldım.Annem ise tipik bir Kafkas-Türk kadını,Kabartay boyundan, dirayetli,inanılmaz yapıcı,ruhen güçlü,şevkatli, özüne ,değerlerine ve Ülkesinin mahiyetine bağlı, Vatan Aşkı hiç sönmemiş bir Cumhuriyet Kadını! Annemle senelerce, ellerimizde Büyük Türk Bayraklarımızla Cumhuriyet Mittinglerine katıldık... Burada Aile büyüklerimin en önem verdiği konu, hassasiyetle dikkat edilen, Atamızla olan bu eşsiz bağın; Amcazadeliğin, çok büyük bir tevazu ile yaşama geçirilmesi idi. Sadece doğal bir apolet olarak; sözel öne çıkması doğru değildi. En geçerli şekli, düşünce,eylem ve Toplumumuza katkılarımızla diri diri gerçekleşmesiydi.Mesleki büyüğümüz Fellini der ki;”Her zaman çalış, bu ruhunuzun coğrafyasından bir selin akıp gitmesi gibidir”. Eylemlerimiz yaşamın dinamosudur, Bu hassasiyetimiz nesiller boyu sürecek.

Bugüne kadar Atatürk'ün akrabaları genellikle hep geri planda kalmıştır.Bu konudaki görüşleriniz?

- Mutlak monarşiyi ve Saltanatı kaldırıp Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Ata’mızın Cumhuriyetimizin ilk yıllarında, ailesinin ve yakın akrabalarının ön planda olmamasını bizzat kendisinin bir yaşam stratejisi olarak belirlediğini aile büyüklerimden biliyorum. Kan bağımız bizler için çok şanlı  bir sorumluluktur. Atamızın bu kararına Ailesi olarak daima itina ile sahip çıktık. Bu konuyu Büyükannem birebir anlatırdı hep, Çok önemli ve çok ustruplu  bir strateji. Büyük Annelerim Atamızın manevi kızları gibi hep yanı başında, her Devrimin öncü uygulayıcıları, Şapka takan, Latin Alfabeyi uygulayan, Modern giyinen,Okuyan,THK da planörle uçan... her şeyleri Atamızın denetim ve onayında, eğitimi, Nişanı, Evliliği, çeyizi... Dedem, Babaannemi Atamızdan istiyor, mesela... Onun vizyonu ve öngörüsüne daima hayranım. Saltanatı, Veliahtlığı kaldıran, Mutlakiyetin hala izleriyle sürdürüldüğü Meşrutiyeti yıkan ,Vatanına Cumhuriyeti getiren çok büyük bir Liderimiz var bizim ,özel yaşamını ve yakın ailesini katre afişe etmeyen,kendine ve yakınlarına dirhem hak geçirtmeyen, müthiş mütevazi ve bir o kadar da zeki ve akıllı. Hepimiz eşit bireyleriz! Hak ve hukuken kimse kimseden üstün değil, Yöneticiler gelir,vatanına hizmet eder ve yerini yeni kuşaklara bırakır diyen,koltuk ,iktidar ve iktidari Servet düşkünlüğüne suret-i kattiye de karşı olan,Kendisi ve Ailesi için ayrıcalık ve iltiması bütünüyle reddeden;Dünyaya ışığıyla doğmuş bir “Eren” ,adil bir büyük Ruh var Tarihimizde! Onun tüm yaptıkları, Tüm başardıkları; İnkılapları,Laisizmi,Vatandaşlık momentumu, tüm kurduğu stratejiler ,adalet ve yönetim formatı,Ekonomik Islah ve sürdürülebilir Ülke içi Tarım ,Sanayii ve Üretim prototipleri,Kendine yetmeye fazlasıyla yetkin ,Dünyanın gıpta ettiği müthiş bir Türkiye Modeli, yarattığı Saygın ve tavizsiz bir dış politika, attığı bilgelik dolu adımlar...Saymakla bitmeyecek eşsiz meziyetleriyle Atamızı Ben Liderim diyen herkes örnek almalı... Yakın Ailesini ve Akrabalarını ön plana çıkarmamakla çok doğru yapmış;Öne çıkardığı tüm değerlerin Cumhuriyetimizin kuruluşunda bu Omurgaya hizmet edecek formlarda olduğunu görüyoruz.Her bir resmin ve eylemin verdiği çok net mesajlar var;Halkını işitsel ve görsel anlamda Muasır Türkiye’nin yenilikleri ile tanıştıran ve her imajda, her söylemde hedef  içerikli prototipler belirten eşsiz bir Liderimiz var.Atamız Dünyanın en büyük Stratejikti; sadece Askeri dehası ile değil,Toplumsal ve Politik dehası ile de... Çağımızda Atatürk’ün amcazadeleri apoletini onurlandıracağımız ve sessizliğimizi bozacağımız   tek boyut, adil ve sağlam içerikli bir  icraat boyutudur ve o boyutun hedefi de toplumumuza ve eşsiz vatanımıza emek, katkı ve  hizmettir. Ben “Kadın” ı bir toplumun çimentosu olarak tanımlarım, Kadın; birleştirici ve üretici varlığı ile toplumsal birliği inşa eden, enerjisiyle geliştiren ve azmiyle sürdürendir. Ata’mızın engin vizyonuyla daha 1934'te Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmiştir ki bu çok müthiş bir armağandır. Benim için Atatürk’ün akrabası  olmanın onuru ile aynı anda bir “Türk Kadın”ı olmanın da şerefini taşımak eşsiz bir mutluluktur.

Günümüze baktığınızda milli değerlerimizin unutuldugunu görüyor musunuz?

- Değerlerimiz unutulamaz;

“kaldı ki Değerlerimizi asla unutturmayız! “

Çağımız bir değişim çağı, Değişen dünyevi değerler içinde, bizim için ulvi ve kutsal olan değerlerin anlamı daha çok parlayacak ve idrak edilecek.

Türk Vatanı her şeyden önce Atatürk demektir; Cumhuriyet demektir;

Mehmetçik demektir...

Bu değerler bizi biz yapan dinamiklerdir.

Asla Unutulamaz...

Milli değerlerimiz hiçbir zaman unutulmaz ama geri planda da kalmaması lazım. Ben Atamızın bize aşıladığı değerlere daha çok sahip çıkılmaya başlandığını düşünüyorum. Eskiden sanki ezberletilmiş hatmedilmiş bir kitabı, insanlar şimdi her bir satırının altını çizerek çok daha derin anlamaya başladılar. Şimdi biz onu hem zihnimizde hem ruhumuzda çok güzel sindirdik. Bu gelecek seçimler, bu idrakın da bir göstergesi olacak. Türkiye’de Cumhuriyet ateşinin alevlendiği çok büyük bir sonuç olacak. Bundan sonra o sonuç bir adım geriye gitmeyecek. Ne Atatürk’ün resmini indirebilirler, ne de andımızı kaldırabilirler Türk insanının yüreğinden. Bu değerler hazinesi bizim ruhumuzda alevlenen bir meşale gibidir, kimse söndüremez!

Çocukluğunuzda Atatürk’ün anılarını dinleyerek büyümüşsünüzdür. Bize anlatabileceğiniz, sizi de geçmişe götürebilecek ailenizden bir hatırayı bizimle paylaşmanız mümkün mü?

- O dönem Babaannem okul çıkışı her haftasonu Saraya geliyor, Ülküye de ablalık yapıyor... Günlerden Cuma, Atamız ,Kurmayları ve birkaç fikir insanı ile büyük Yemek sofrasının etrafında,önemli devlet meselelerini istişare ediyorlar.Atatürk’ün sağında Ülkü oturuyor,Babaannem çok aç gelmiş! Ve o gün Rosto Pilav Püre günü! En sevdiği yemek, onun da yeri Ata’nın sol tarafındaki ilk sandalye...O gelmeden herkes yemeğini yemiş bitirmiş,Atamız çok ciddi Konuşanları dinliyor,Bu arada Küçük Nesrinin açlığını fark edip,önünde hiç dokunmadığı Yemek tabağını Babaannemin önüne koyuyor.Aynı ciddiyetle konuşmaları dinlemeye devam ediyor.Küçük Nesrin in gözleri dolmuş mutluluktan,Var olun Paşam demiş,Atamızda göz kırpmış ona tatlı tatlı... Babaannem  babasız büyümüş, bu hikayeyi yüzlerce kere anlattı yaşamında, hep gözleri doldu anlatırken, babası Selanik’te Yunan İstilasında yıkımda şehit oluyor, Atamız amca çocuklarını buldurup Türkiye’ye getirtiliyor, Yaşam boyu onlara kol kanat geriyor. Böylesine büyük bir Ruh Mustafa Kemal, eşi benzeri yok bu evrende! Buda böyle biline...

Milletvekili adayı olmayı düşünmüştünüz. Önümüzdeki seçimlerde aday olmayı düşünüyor musunuz?

- Evet doğru… Bu konu netleşince bilgi paylaşmayı tercih ederim.

Ekonomik kriz, dünyadaki savaşlar, pandemi… Hayatımızı derinden etkileyen birçok faktör var. Siz Türkiye’nin şuan ki durumunu nasıl yorumluyorsunuz?

- Türkiyenin şu an ki durumu,Türk toplumunun bireyleri, yani bizler açısından ciddi bir analiz gerektiriyor, bu çok net ve artık bundan kaçış yok.Bu konuyu bireylerin gücü olarak ele almak isterim. Çünkü toplumsal her durum ve olayın kaynağı Bireysel içeriktir. İnsanca yaşamak isteyen birey; Paradigmalara teslim olmayan; Bilgi sahibi olan ama bu bilgiyi yalnızca düşünerek değil; aynı zamanda ‘’eyleyerek’’ hayata geçiren; Varlıksal özgürlüğünü Toplumsal Platforma taşımayı hedefleyen; baskısal her türlü mülkiyet ve otoriteye karşı gelen; Siyasetin buyurganlığından etkilenmeyen bilinçli; bir o kadar da  Oküpist olmalıdır.’Mülkiyet Hakkı’ sadece bireye aittir; ve Devlet mekanizması bireylerinin bu hakkını korumakla yükümlüdür; ona sahip olmakla değil. İyi yönetilen bir ülke; akıllı ve duyarlı Vatandaşın Bilgiyi  sağduyulu şekilde kullanarak; iki ana sistemi birbirine karıştırmadan, halkı arasında ayırımcılık yapmadan, liderlik ve yöneticilik vasıflarının kendi karakteriyle simbiyotik bir ilişkisinin olmadığı,ülkesinin ve dünyanın gerçek bilgisine sahip,diplomatik ilişkilerinde ödünsüz altyapılar kurabilen;ve her şeyden onemlisi; toplum bireyleri arasındaki ‘Sosyal Tahammül mekanizmasını’ yani Konsensüs veya Varlık Kabulü de diyebilirsiniz buna, buna sağlayabilen liderleri yönetime getirmesiyle oluşur.Sanatta;yaratıcılık,hayatla sınanmaya gereksinim duymaz; ama Siyaset öyle değildir der Chomsky ;Hayatın onayına zorunludur; yoksa Hiç’leşir  ve ülkelerde güdülen siyasetin entellektüel niteliği; İktidar ve Muhalefet dengesine bağlıdır. Burada yine karşımıza; BİLGİ ve BİLGİLİ İNSAN çıkar. Bizler ne kadar çok; kendimizi bilgiyle besler,ne kadar çok entellektüel bir Dünya Aktivist’i olursak;düşünsel militanlığımızın yanı sıra ,geleceğini kendi yüreği ve aksiyonları ile şekillendiren birer eylemsel varlıklar,vatandaşlar ve seçmenler oluruz; Ülkemiz için yine Platon’un deyimiyle ‘FİLOZOF  KRAL’lar ,yani erdemli ,bilincli yuksek ruhlu,vizyon sahibi,Adaletli ve doğru devlet adamaları seçeriz.Yaşama birkez geliyoruz;Sanattan Siyasete, Terörden Barış’a ; ülkemizin geleceği ;hepsi bizim elimizde; Hepsi Varlık gücüyle ilişkili; yeter ki güzel bir dünyada yaşamak için ,başkalarının adımlarını beklemeyelim, Bunu kendimiz başaralım, bu gücümüz fazlasıyla var… Aktivist yazar June Jordan’ın deyimiyle; Aslında Yaşamın her boyutunda ’’ Beklediğimiz ; Kendimiziz!...’’


Birçok yardım faaliyetlerinin, sosyal sorumluluk projelerinin içinde yer alıyorsunuz. Dünyanın en zorlu maratonlarından olan Büyük Çin Seddi Koşusuna Katıldınız. Kansersiz Yaşam Derneğini temsil ederek tarihteki İlk Kadın Atlet oldunuz. Sizi bu maratona katılmayı sağlayan motivasyon neydi?

- Yüreğimin Sesi…Hayatta tüm zorlukların bu şekilde aşıldığını bilmem, “kanser” dünyanın en zorlu maratonu gibidir.Yüreğinizle sarılırsanız aşarsınız…Ülkemdeki çocuklar için bir katkı yaratmak istemiştim.Çünkü daima inandığım ve savunduğum hayat motto’m: “Deha Yürektedir”

Sizi başka maratonların içinde izleyecek miyiz?

- Tabi, Mutlaka!

Mavi Sağanak isimli şiir kitabınızda “Hüzün” ile bizi karşılıyorsunuz. Okurlara aktarmak istediğiniz hüzün hayatınızın neresinden geliyor?

- Yaşam bütüncül bir deneyimdir. Buna cesaretle kanat açan her birey hüznü de mutluluk gibi kabullenir ve yaşar.Varoluşumuzu tam duymamız hissetmemiz ,istinasız yaşamı kabullenişle ilgilidir.İnsan olmanın cinsiyeti yoktur sadece ruhu vardır.İnsan olmak en onurlu bir aidiyetse, insan kalmak en cesur bir eylemdir.”

19 Mayıs gençlik Bayramı Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere miras bıraktığı, geleceği teslim ettiği çok özel bir gün… Siz yeni nesil gençliği nasıl değerlendirirsiniz? Gençlerin Sosyal Medya’yı kullanma şeklini nasıl değerlendirirsiniz? Sizce Gençlik bu konuda doğru yolda mı?

- Bu konu aslında birçok opsiyona acık.Bu konuyu Foucault’nun asetizmi ile açıklamak isterim, ayrıca Kimse adına da konuşamam, yalnız net tespitim ,sosyal medyanın her türlü çirkinliğe ve ayrışıma da acık olduğu... Foucault kendilik etiğinden bahseder, Etik önemli bence çok! Çünkü etiğin ontolojik önkoşulu da Özgürlük... Nietzsche de bunu güzel bir sözle anlatır,”bizler hayatlarımızın şairleri olmak isteriz, bunun içinse kişiliklerimize bir biçim vermemiz gerekir” der, İnsanlar yaşama dair alanları nasıl kullanıyorlarsa, bireysel özgürlükleri, kişilikleri aynı oranda etkili bireysel özdenetimleri ile nasıl dengeli sürdürüyorlarsa, yaşamlarındaki her alanı da en etik içerikle yönetirler. Bu sosyal medya içinde, her türlü iletişim şekli içinde geçerli bence, çünkü Kendini iyi yöneten, tüm yaşamını ve ilişkilerini de iyi yönetir…

Türk Gençliği; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Gençliğidir;

O gençlik yılmaz! yıldırılamaz!..

Nice 19 Mayıslara…19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramımız çok kutlu olsun.

19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nda gençlerimize ne söylemek istersiniz?

- Öncelikle Nutuk’u okumalarını ve Atamız Gazi Mustafa Kemal’i daha iyi daha derin anlamalarını öneririm. Yüzyıllardan beri felaketten felakete sürüklenen Türk ulusunun içinden “Türkün makus talihi”ni yenen bir büyük insan çıktı. O, düşünceleriyle, eylemleriyle ve de devrimleriyle sadece 20. yüzyılı değil günümüzü bile hala çok derinden etkilemekte… Çanakkale’den başlayan, Sakarya ve Dumlupınar ile devam eden askeri başarıları ve daha sonraları gelişen siyasal dehası ile yüzyılımızın tarihine  silinemeyecek bir imza attı. İnsanları teba olmaktan kurtarıp uygar yurttaşlar konumuna getirdi. Laik bir Cumhuriyet yaratarak Türkiye’de Aydınlanma devrimini, Türk hümanizmini başlattı. Bu deha Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür. “Her şeye rağmen muhakkak bir ışığa doğru yürümekteyiz” diyor Atamız, 2023’te Cumhuriyetimizin 100 yılında, Türk toplumu olarak hepimiz ve yeni nesillerimizle el ele; vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya devam etmeliyiz. Bunun temel ilkesi çalışmak ve üretmektir.