ŞEHİR VE ADAM!.. YA DA ŞEHREMİNİ!..

Abone Ol

 

40 sene önce, Bağcılar, Bakırköy'üne bağlı kuş uçmaz, kervan geçmez, muhtarlık köy idi. Daha sonraki senelerde Anadolu'dan çok yoğun göç aldığını, imarsız, çarpık yapılama ile İstanbul'un diğer varoşlarındaki emsâli gibi, ıslah edilemez bir yer olarak tahmin ediyordum.

 

TEM'den Bağcılar işaretli yerden saptığımdan itibâren, plânsız, programsız, eciş-bücüş sokaklar, tavanında demir filizleri sıvasız, Tuğla duvarlı evler, evcikler, salaş bir varoş Mahallesi hayal ediyordum!..

 

Belediye istikâmetini gösteren tabela'ları ta'kip ederek ilerledikçe geniş yollar, düzgün sokaklar, imar'a uygun bina'lar, tertemiz, yemyeşil geniş parklar okullar, camiler...

 

Ne varoşu? Burası İstanbul'un yanıbaşında kendi içinde bir Hinderland olmuş 580 Bin resmî, 750 Bin nüfusun yaşadığı, 1. Çevreyoluyla TEM Uluslararası Otoyol'unu birbirine bağlayan geniş yolların kesiştiği Ulusal gazete ve Televizyon kanallarının pek çoğunu içinde barındıran Anadolu'daki Büyükşehir yapılan vilâyetlerden daha büyük ve gelişmiş, İlçe... Ama buraya İlçe demek haksızlık olur.

 

"Acemi kördür", diye bir atasözümüz vardır, Bağcılar Belediye'sini bulabilmek için pek çok yerde durduk, sorduk. "Rampayı çıkın, sola dönün, Benzinliği geçince, Trafik lambalarından sağa dönün, Belediye orasıdır", dediler. Rampayı çıkıp sola döneceğimiz yerde, etrafı açık Muhteşem bir bina, daha da yukarıda civarda emsâline pek rastlanmayan çok katlı gökdelenleri andıran lüks binalar, farklı bir Mîmârî'deki bu bina'nın ne olduğu, kime ait olduğuna dâir ne bir yazı ve ne de her hangi bir işâret var...

 

Bağcılar Belediye Başkanlığı'na ulaştığımızda, güleryüzlü, mütevâzî insanlar karşıladılar, kahvaltılı sohbetin başka yerde olduğunu ifadeyle, Belediye'ye ait, sivil plâkalı bir aracı bize eskort olarak verdiler. Eskortumuzun bizi getirdiği ve "İşte burası!" diyerek bıraktığı yer, biraz önce hayranlıkla baktığımız Muhteşem binâ idi;

 

Ama, binanın önünde veya görünen bir yerde ne Makam arabası, ne koruma, ne eskort ve ne de Purusya subayları gibi giyinmiş zâbıtalar vardı. Bina'nın girişinde, Belediye Basın ve Halkla İlişkiler bürosundan bir-iki genç danışmanla birlikte bizleri rahat giyimi ve yüzünden hiç eksik etmediği tebessümü ile Belediye Başkanı, Muhterem Feyzullah Kıyıklık Beyefendi karşıladı.

 

Kahvaltı ve sohbet sırasında bendeniz de dâhil, soru soran, yorum yapan arkadaşlar Başkan'a Belediye ile alâkalı hemen hemen hiç bir sul tevcih etmediler. Sorular ve yorumlar hep gündemdeki, hükûmetin ve T.B.M.M.'sinin halletmesi gereken sualler ve yorumlardı.

 

İlçe Kaymakam'ının da bulunduğu sohbet esnasında, Belediye Başkanı, büyük bir samîmiyet ve açık yüreklilikle ve kendinden son derece emîn olarak Belediye'yi veya Devletimizi ve Milletimizi yakından alâkadar eden bütün mevzularda kendisine tevcih edilen sualleri cevaplandırdı.

 

Geçmişiyle müftehir, İmam-Hatip Mektebi, Yüksek İslâm Enstitüsü ve İstanbul Hukuk Fakültesi me'zunu olduğunu, siyâsette, M.H.P. Refah, Fazilet partili olduğunu, hâlen Adalet ve Kalkınma Partisinde bulunduğunu hiç bir zaman ve hiç bir yerde gizlemediğini söyledi.

 

Kahvaltı sonrası henüz Bina'nın alnına yazılmamış ama, kendisinin ifadesine göre "Halk Saray'ı" ismi verilecek bu Bina; Konferans salonları, 400 kişilik, nikah salonu, 700 kişilik, Gül Yemek salonu, çok amaçlı salonlar, Fuaye ve sergi yerleri, 2500 kişilik kokteyl salonu zemin katlarda çok geniş otoparkıyla, 6 ay gibi çok kısa bir zamanda tamamlanmış, şu ana kadar yapılmış ve hâlen yapımı devam eden yerleriyle bu Halk Sarayı'nın İstanbul'da bir benzerinin olmadığını sanıyorum. Bina'nın arkasında yapımı devam eden geniş Bahçe'de havuzlar, şelâleler, çocuk oyun alanları, ve İnci Tânesi gibi bir mescid ile, insanlar ailecek hoşça vakit geçirecekleri bir yere kavuşacaklardır.

 

Halk Sarayı'nın arka bahçesinden çok katlı lüx binalar görünüyor, Yerel Gazeteci olduğunu söyleyen bir gazeteci, imâlı bir şekilde Bağcılar'da İmar Durumunu sordu ve kaç kata kadar izin veriyorsunuz? dedi. Zeki ve kendinden emin, söylenti bile olsa 13 yıldır Belediye Başkanlığında en küçük bir şâibeye bulaşmamış Başkan, cevap verdi:

 

"Burada çok büyük bir Demir-Çelik Fabrikası vardı. Gürültü ve hava kirliliği ile burasını çok rahatsız ediyordu, tasfiyesi için çok uğraştık, en sonunda kendileriyle anlaştık, biz onlara imar izni verdik, onlar da bize işte bu Halk Sarayı'nı yaptığımız yeri, 10 Bin m2 yeri terk ettiler, böylece burasını tasfiye etmiş olduk..."

 

Başkanım ısrarla bizlere göstermek istediği bir yer var, Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi...

 

Belediye'nin Otobüs'üne doluştuk. Başkan ayakta, Başkan dertli, Başkan heyecanlı, Başkanın içi içine sığmıyor, gösteriyor, anlatıyor, anlatıyor... İşte Özürlüler Rehabilitasyon Merkezi; Birinci Sınıf İnşaat Malzemesiyle yapılmış pırıl pırıl bir bina, Bilgisayar destekli, Teknoloji'nin en son imkanlarıyla donatılmış, özürlüler ve ailelerinin tedavî ve terapisi için her şey düşünülmüş, bu merkezden hizmet alanlardan bâzılarını gördük, yüzleri gülüyor, Başkan onlara teker teker, küçük çocuklara varıncaya kadar isimleriyle hitap ediyor, hal hatır soruyor, özürlüler ve yakınları ise bir babaya, bir hamiye ve bir velînimete minnet ve şükran duygularıyla sarılıyorlar.

 

Bu Merkez'in yanında ÖZÜRLÜLER PARKI var, Özürlü'lerin Tekerlekli sandalyeleriyle rahatlıkla yüreyebilecekleri yürüyüş Parkuru, salıncaklar, kameriyeler, kavisler çizerek parkın içinden baştan başa akan su...

 

Öyle anlaşılıyor ki, bu parkın kendine has dizaynı, Başkan'ın ve bir benzeri belki de hiç yok...

 

Merkez'in hemen arkasında bir inşaat devam ediyor, Başkan, burasının Yüzme Havuzu, Osmanlı-Selçuklu Türk Hamamı, Sauna ve Fin Hamamını da ihtiva eden bir kompleks olduğunu ve iki ay içerisinde tamamlanacağını söylüyor, hepimiz birbirimize bakıyor, gülüyoruz. Başkan ciddî: "İşte Müteahhid de burada, bütün ekipmanlar hazır, sadece montajı yapılacak, aslında bu iş için iki ay bile fazla bir zamandır," diyor.

 

Başkan devamla, bu gördüğünüz geniş alan'a 10 bin m2 bir "Özürlüler Sarayı" yapılacak, zemin katta büyük bir otopark, üst katlarda, özürlüler ve aileleri için üretim mekânları, özürlü ve ailelerinin ürettiklerini satabilecekleri küçük dükkânlar sergi alanları, bürolar, atölyeler ve çok maksatlı salonlar... " En kısa zamanda bitirip yine sizleri davetle oraları da gezdireceğiz." diyor...

 

Tekrar Otobüslere doluşuruz, Başkan'ın içi içine sığmıyor, hizmetlerini anlatıyor, anlatıyor, bir yol ayırımında yol inşaat dolaysiyle kapanmış, espriyi patlatıyor, "nerede bu şehr'in Belediye Başkanı? Görüyorsunuz yol kapalı"...

 

Bu arada, Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda inşaatı devam etmekte olan bir alt geçit gösteriyor, "burası Ali Müfit Bey zamanında başlatılmıştı, hâlâ bitirilemedi, bizim sorumluluğumuzda olsaydı, üç ayda bitirir yolu Trafiğe açardık, Melik Bey 60 günde geçit yapıyor, adını da "60 Gün Geçidi", koyuyor diyerek bir yerlere de göndermede bulunuyor.

 

Bir mekân'a geliyoruz, geniş bir alanda Muhteşem bir cami, henüz iç kısmı tamamlanmamış, tek minareli, mimârisi kendine has Osmanlı-Selçuklu çizgilerini taşıyor, bizim ve Başkan'ın geldiğimizi görünce, cami Derneği idarecileri koşuştular, biraz mahcup ama minnet ve şükran dolu bakışlarla Başkan'ın karşısına dizildiler.

 

Başkan: "Bunlar kendilerine tahsis ettiğimiz bu yere bütün imar plânlarına aykırı, üstesinden gelemeyecekleri büyüklükte, arsanın tamamına kaba ve sakîl bir inşaat başlatmışlardı. Ben, başlattıkları kısmı yıktım, o zaman "Dinsiz-Kâfir Başkan, Cami'imizi yıkıyor," diye üzerime yürüdüler, ama, biz doğru bildiğimizden şaşmadık, Belediyemizin yardımıyla gördüğünüz eserler meydana çıktı."

 

Cami'in geniş bahçesi içinde Mahalle Konağı, Cami ile konak arasında Beş yıldızlı otellerin kafeteryasını aratmayacak temizlikte ve tertipte bir kafeterya, Cami'e ve Konağa gelenlerin sembolik fiyatlar yararlandık güzel bir mekân....

 

Mahalle Konağında Mahalle halkının her türlü sosyal ve içtimâî Aktiviteleri yapabilecekleri mekânlar, jimnastik salonları,- gündüzleri saat 15.00 kadar kadınlara, 15-22 saatleri arasında da erkeklere tahsis ediliyor. Üst katlarda Kadın Sağlık Merkezleri, buralarda hanımlar her türlü tıbbî arama ve taramadan geçiriliyor, ileri tetkik ve tedavî gerektirenler derhal ilgili yerlere gönderiliyor.

 

Başkan son olarak bizleri bir parka götürdü. "Plevne Parkı", büyükçe bir park, yemyeşil, tertemiz, oturma grupları, masa-sandalye, hilafsız, beş yıldızlı bir otelin masa sandalyesi kadar şık ve temiz, ikramlar nefis, burada bizlere ikrâm edilenlerin bizlere has hazırlandığını filan sanmayınız, Başkan'ın ve bizim buraya geleceğimizi bilmiyorlardı.

 

Park'ın Kafe bölümünde Başkanı ve bizi gördüklerinde sevinçli-gururlu bir telaş içinde oldukları anlaşılıyordu. Başkan burada da yaptıklarından çok yapacakları sosyal ve içtimâî faaliyetleri anlatmaya durmadan devam etti, veda ettik, ayrıldık...

 

Düşündüm, beş saatten fazla bir zaman Başkan'la beraber olduk. Klasik Belediye hizmetlerinden hemen hemen, hiç bahsetmedi. Öyle ya! Ne zaman ve nerede bir Belediye Başkanı ile karşılaşsak, hemen, yeni açtığı yollardan, sokaklara döşediği renkli taşlardan bahsetmeye başlıyor, 3030'a göre Büyükşehir Belediyesi sorumluluğunda olduğu için imar ve inşası Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan pek çok hizmeti bile İlçe Belediye'lerinin sahiplendiği bile olmaktadır ki, Büyükşehnir Belediyesi pek çok yere "Bu park Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılmıştır", veya "bu yol, Büyükşehir Belediyesi tarafından açılmıştır," tarzında Plaketler asılmıştır.

 

Başkana, klasik Belediyecilik hizmetlerini sorduğumuzda: Bu hizmetler zâten Belediye'lerin aslî vazifeleridir. Bunlardan bahse değmez." diyor. Bu yazının serlevhasını, "Şehir ve Adam", Ya da, "Şehremini" koymanın sebebi Bağcılar Belediye Başkanı, Sayın Feyzullah Kıyıklık Bey'in, her hangi bir Belediye başkanı gibi klasik ve bilinen bir Belediye Başkanı olmamasıdır.

 

Yıllarca önce T.R.T. Televizyonunda "ŞEHİR VE ADAM", diye bir Film gösterilmişti. Filmin başrol oyuncusu, küçücük bir kasabada, Kasaba'nın ve Kasabalı'nın her türlü derdiyle yakından alâkadar oluyordu.

 

Bu Filmin Senaryosunun, Hazret-i Ömer radiya'llâhu anh'in, adaletini ve hilâfetini anlatan İslâmî kaynaklardan aşırma olduğunu tahmin ediyorum.

 

Merhum, Mehmed Akif Bey'in Kocakarı ile Ömer Manzum hikâyesinden de alınmış olabileceğini tahmin edebiliriz...

 

Bâzıları Belediyeciliği "doğumdan ölüme beldede oturanlara hizmet etmektir," diye ta'rif ederler. Bu ta'rif belki Bağcılar Belediyesi için geçerli olabilir, ama, çoğu Belediye için geçerli değildir:

 

Tüm altyapısı, üst yapısı yıllarca önce tamamlandığı halde, 2005 yılında delik deşik ara sokakları, sulanmayan, ışığı olmayan, ağaçları yan yatmış, kurumuş park ve bahçeleri görünce bu tespitin doğruluğunu anlıyorsunuz.

 

BAĞCILAR'DA YAPILANLAR:

 

İlçe dahilindeki tüm özürlüler ve aileleri Özel olarak dizayn edilmiş vasıtalarla evlerinden alınmakta Rehabilitasyon Merkezinde çeşitli etkinliklerle rehabilite edildikten sonra evlerine bırakılmaktadırlar. Zaman zaman da kendilerine şehir turları da yaptırılmaktadır.

 

İlçe dahilindeki tüm böbrek hastaları evlerinden alınmakta-gerektiğinde Tekerlekli sandalyeler için özel dizayn araçlarla Diyaliz merkezlerine getirilmekte, seansları tamamlandığında yine evlerine bırakılmaktadırlar.

 

İlçe'deki bütün parklarda Osmanlı ve Selçuklu Mimârisinden etkilenilmiş, fakat, ihtiyaçlar gözönünde bulundurularak Asrî ve kendisine has dizayn ile yapılmış minik konaklar vardır. Bu konaklar, B.İ.D. Bak, İşlet, Devret modeliyle - Bu da Türkiye'de bir ilktir- Belediye yapıyor, bu işi en iyi yapabileceğine inandığı kimselere: "Buraya bak, gözün gibi koru, benim tesbit ettiğim fiyatlarla işlet, sonra da bıktığında bize devret," diyor, bu suretle İlçe Halkı, sembolik fiyatlarla kaliteli hizmete ulaşıyor.

 

İlçe'de Belediye'nin çok büyük yardımlarıyla ve halkın da katkısıyla her Mahallede bir kaç olmak üzere yeterince büyük Cami yapılmıştır. Başkan'ın ifadesi, bundan sonra kısa minâreli mescidler yapılacaktır.

 

İlçe'de nüfus artışına paralel okul ve derslik yapılamadığından hâlen çift Eğitim yapılmakta ve sınıf mevcutları ortalama 50 öğrencidir. Başkan'ın ifadesine bakılırsa, İl Özel İdaresi ve Milli Eğitim'den istedikleri desteği alabilirlerse Belediye'nin de büyük katkılarıyla birbuçuk yıl zarfında okul ve dershane eksikliği giderilecek, tekli Eğitime dönülecek ve sınıf adedi ortalama 35-40'a düşecektir.

 

İlçe'de bulunan 22 Mahallenin her birinde, bir örneğini gördüğümüz Mahalle Konağından birer konak vardır.

 

- Resmî, 580 bin, gayriresmî, 750 bin nüfuslu ilçe'de Askerlik Şubesi bulunmamaktadır. Yoklama işlemleriyle, askerliğe sevk, Askerlik çağındaki yedeklik ve ihtiyat işlemleri Bakırköy'de yapılmaktadır. İlçe halkı için vakit ve fakir gençler için maddî kayıptır. Belediye Başkanı, Askerlik Şubesi ve iki Karakol Merkezi yapımı için, ilgililire müracaatda bulunur. Her üç bina'nın yeri de hazırdır, parasıda hazırdır, ancak, aylar, hatta yıllar geçmiş olmasına rağmen bir cevap verilmemiştir.

 

Bağcılar'da hiç bir Devlet Yatırımı yoktur. Başta, Adliye olmak üzere Devletin bütün kuruluşları kiralık binalarda faaliyetlerini sürdürmektetirler. Bunların çoğunun kirasını da, yine Belediye ödemektedir. Belediye'ye ait, Modern bir hastahane 80 yataklı, her branş'ta uzman doktorların bulunduğu bu hastahane, Belediye'nin tesbit ettiği fiyatlarla Özel Sektör tarafından işletilmektedir. Bağcılar'da her hangi bir devlet hastahanesi bulunmamaktadır.

 

OKUMA YAZMA SEFERBERLİĞİ:

 

Tevhid-i Tedrisat (Eğitimin birleştirilmesi)'ın üzerinden 81, Latin harflerinin kabülünü üzerinden 77 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ nüfusumuzun takrîben %10'unun okuma yazma bilmemesi Devletimizin büyük bir ayıbıdır. Ne yazık ki, Millî Eğitim Bakanlığımız, örgün ve yaygın Eğitimle bu işi başaramamıştır.

 

Bağcılar Belediyesi, Kent Bilgi Sistemi çalışmaları çerçevesinde, Bağcılar'a ait, envanter ve demografik yapı çalışmalarında bu Kent'de oturanlardan 32 bin kadar sâkinin okuma yazma bilmediği ve bunların da yüzde sekseni'nin kadınlar olduğunu tesbit edince:

 

Millî Eğitim Bakanlığı ile Bağcılar Belediyesi arasında imzalanan "İşbirliği Protokolü" ile okuma yazma seferberliği başlatılmış, kampanyanın tüm masrafları Belediyece karşılanmış, İlçe Kaymakamı, Belediye Başkanı, İlçe Millî Eğitim Müdürü, Halk Eğitim Müdürü, İlçe Müftüsü, Sivil Toplum Kuruluşları Temsilcileri, Müşâvirler ve Uzmanlar'dan oluşan 25 kişilik bir komisyon tarafından yürütülmüştür.

 

(Okuma yazma seferberliği ile alakalı tafsilatı haber sütunlarımızda bulacaksınız)

 

Klasik Belediyeciliğin çok ötesinde, devletin aslî görevleri arasında bulunan pek çok hizmeti hem de kusursuz bir şekilde İlçe halkına sunan Belediye'nin ne kadar borcu vardı?

 

Başkan'a soruldu, Belediye'nin ne kadar borcu vardır?

 

Başkan, Bağcılar Belediyesi'nin ne Maliye'ye, ne S.S.K.'ya ve ne de üçüncü şahıs ve kuruluşlara tek kuruş borcu vardır.

 

Hiçbirimiz inanmadık, öyle ya! Klasik Belediye hizmetlerini kusursuz yapacaksın, Eğitimden sağlığa devletin aslî görevlerini de imrenilecek bir seviyede yerine getireceksin, sadece klasik Belediye hizmetlerini bile yeterince yerine getiremeyenlerin katrilyonlarca lira, Maliye'ye, S.S.K.'ya ve müteahhidlere borcu olacak, siz, hâlâ hiç kimseye tek kuruş borcumuz yoktur, diyeceksiniz, kim inanır?

 

Başkan anlatıyor: Belediyemiz, me'murları ile toplu sözleşme imzalayan ilk ve tek Belediye'dir. Bizim me'murlarımız başka belediyelerde çalışan me'murlardan yüzde altmış daha fazla maaş alıyorlar. Ama, biz, emsalimiz belediyelere nisbetle çok daha az personelle çalışıyoruz. Sizlere gösterdiğimiz-gösteremediğimiz pek çok hizmeti, "Hizmet Satın Alma" şeklinde yürütüyoruz.

 

Gazeteciler, o halde müteahhid firmalarca stopaj vergileri, sigarta pirimleri ödenmeyen, asgarî ücret çalıştırılan ucuz işgücünden faydalanarak bu hizmetleri yürütüyorsunuz, dediler.

 

Hayır! dedi: Çalışanların kadrolu çalışanlarla aynı ücreti almalarını şart koşuyorum, işçisine bu seviyede ücret ödemeyen, vergisini ve sigorta pirimlerini yatırmayanların hakedişlerini ödemiyorum."

 

Devamla,

 

Bizim Belediyemizde çalışmayan personel yoktur.

 

Bizim Belediyemizde israf yoktur.

 

Bizim Belediyemiz, Emlâk vergisi tahakkuk ve tahsilinde Türkiye'de birincidir. - Halkımızın çoğu fakir olduğu halde-...

 

Bir İlçe'nin, imar'ından Eğitimine, sağlığından kültürüne, her şeyini sırtlamış götüren bir adam, Adam gibi bir Adam!..

 

Belediye Başkanı, Feyzullah Kıyıklık!... Aslında yalnız Başkan değil, Şehremini, Muvaffakıyetlerinin devamını dilerim.