Yardımsever olmak, hepimiz için bir insanlık görevidir. Bazı kurum ve kuruluşlar, bu yardım organizasyonlarını bir şova ve reklâm aracına dönüştürmektedirler. Yardım yaparken, gösterilmesi gereken hassasiyeti maalesef bilmiyorlar ve uygulamıyorlar. Bu yardım şovları sıklıkla tekrarlanıyor ve Ramazan ayında daha da artıyor. Yardım adı altında insanlar teşhir ediliyor, yarıştırılıyor ve birbirine ezdiriliyor. Hayır amaçlı yapılan bu sözde yardımlar, yardım olmaktan çıkıp, vatandaşı aşağılayan bir davranış halini alıyor. Bu yardımları organize eden işadamları veya yerel yönetimlerin, sosyal dayanışmanın inceliğini ve mantığını bilmedikleri bir gerçek. Türk-İslâm geleneğinde yardım gizlidir ve kimseye hissettirilmeden yerine getirilir. Biraz tarih bilgimiz olsa, Osmanlı İmparatorluğu döneminde, atalarımız yardımları ihtiyaç sahiplerine nasıl ulaştırıyorlardı onu inceleyip, bugünkü uygulamalardaki fahiş hataları yapmazdık. Eski devirlerde pek çok caminin avlusunun kuytu bir köşesinde yardım taşları vardı. Bu sütun halindeki taşların ucu tas gibi oyuk ve gözlerden ırak bir köşede bulunurdu. Durumu müsait olanlar, bu sütun taslara yardım parasını bırakır, ihtiyaç sahipleri de ancak bir günlük ihtiyaçlarını, bu taslardan alırdı! Bu ayrıntıya da özellikle dikkat edilmelidir. İhtiyaç sahibi, içi para dolu tası silip süpürmüyor, ancak bir günlük ihtiyacı karşılığı paranın en asgari tutarını alıyor! Bu davranışlar, bugünkü insanlarımız için ibretlik davranışlardır. Yerel yönetimler veya hayırsever vatandaşlar, ihtiyaç sahiplerini tespit edip bunu mümkünse gece ve kimseler görmeden insanlara ulaştırmalıdırlar. Yardım çadırları tümden kaldırılmalıdır. Buralarda insanların teşhir ve mahcup edilmesi ne insanlıkla ne de din kültürüyle bağdaşır. Not: Sözünü ettiğim yardım taşının son örneği, Üsküdar'daki bir caminin bahçesinde halen bulunuyor.