Cumhurbaşkanlığı seçimi Ağustos ayının en sıcak günlerinden birinde ehli keyflerin tatil aylarında yapıldı. 

Üşendiler, kimileri de belki partilerine kızgın idi, kimileriyse hayatı ve yaşamayı tatil ve eğlence sanıyordu. Ama karşı siyasetin buna müsaadesi yoktu. Çünkü bir hedefi vardı ve hedeflerine ulaşmalıydılar.

Onlar tatil yapmadılar ya da ertelediler belki de daha önce tatil yapıp geldiler.

Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu günlerdir seçim propagandası yaptı ne hikmetse miting yapmadı, toplayacağı kalabalıktan seçim nabzını ölçemedi. İmkanları kısıtlı idi. Devletin başındaki Tayyip Erdoğan iki kere şanslı idi. 

Hem Devletin imkanlarını sonuna kadar kullandı hemde seçim yardımında ona halkımızdan 55 milyon gibi azımsanamayacak çapta bağış geldi. Diğer iki adaya bir kaç yağmur tanesi gibi oldu bağışlar. 

Çatı aday Ekmeleddin İhsanoğlu siyaset arenasında bazı CHP’lilerce de yadırgandı!. Çoğu bu yüzden oy vermedi ya da başka parti adayını destekledi. Partililerin görüşüne göre ortak bir aday da çıkarabilirlerdi. 

52 milyon seçmenden 13 milyonu sandığa gitmedi.

Tayyip Erdoğan, 20 milyon oy aldı.

Çatı Aday Ekmeleddin İhsanoğlu ise 15 milyon oy da kaldı. 

Diğer Aday Selahattin Demirtaş da 3 milyon oy alabildi.

Siyaset dipsiz bir kuyu gibidir. Burada aksisedanı görmen zordur. 

Halkımız diğer partilere “uzlaşın” mesajı verdi. Tabi anlar ve uygularlarsa.

Ülkemizin Güneydoğusu ateş çemberi. Filistin, Irak, Suriye her gün patlayan bombalarla sarsılıyor, buralarda her gün insanlık suçu işleniyor. 

Savaş ve katliamlardan kaçan müslüman arap mülteciler nedense hep ülkemize doluşurlar?. Zengin arap devletleri ne hikmetse soydaşlarını görmez ve yardım etmez niçin?.

Şimdi dış politikamız ve iç politikamız çok güçlü olmak zorunda. Ülkemiz yol geçen hanına döndürülmemeli.

Sayın Erdoğan’ı zorlu bir dönem bekliyor, partisi içinde kopmalar, ayrışmalar olur mu? onu da zaman gösterir. Sayın Erdoğan Çankaya da ülkenin Cumhurbaşkanı olarak mı, yoksa partisinin yine dışarıdan müdahil olan gizli başkanı mı olur o da şimdilik bilinmez. Balkon konuşmasında da “ülke birliği için çalışacağım” mesajını verdi. Burada önemli olan unsur da sayın Erdoğan’ın artık hizipçilik ve ayrımcılık söylemlerinden de vazgeçmesi vatandaşları etnik kimliğine göre ayırmaması ve birleştirici olmalıdır.

Ülkemiz artık kısır çekişmelerle zaman kaybedecek konumda değil. Vatandaş huzur, aş iş ve birlik içinde mutlu ve huzurlu bir hayat istiyor. 

Şimdi sayın Erdoğan’a eskisinden daha da çok iş düşecek. İleriki dönemde Başkanlık sistemininde gündeme geleceğinin ayak sesleri var. Ülkemiz şimdilik böyle bir şeyi kaldırabilir mi? Bence hayır. Atatürk Türkiyesi’nde Cumhuriyet değerleri içinde de böyle bir sistem ülkemizde olmaz ve de olmamalı, büyük sakıncalar yaratır!.

Seçim mağlubu CHP, MHP şimdi değişikliğe gitmeli, gelecek yıl yapılacak olan Genel Seçime çok ama çok iyi hazırlanmalıdırlar. Mecliste de milletvekilliklerini çok artırmalıdırlar. Şimdiden hemen çalışmalarına başlamalıdırlar.

Tatilde keyif yapan ve çatı adaya kızıp oy vermeyenler ileride ah, vah çekecekleri bir durumla karşılaşmamaları için kızdıkları partilerine değil ülkelerine kötülük yaptıklarını anlayacaklardır.

Gelecek Genel seçimde CHP, MHP ve diğer partiler bir çatı altında birbirlerine destek olmalıdırlar, başka çözüm yolu yoktur. Ve bu seçimdeki hatalarını masaya yatırmalı hatalarından ders almalıdırlar. Vatanımız tektir, elden giderse bir daha vatan bulamayız. Sonra son pişmanlık da fayda etmez.

Tepki veren ve oy kullanmayan 13 milyon yurttaşımızın sayın Erdoğan’a altın tepside hediye ettiği Cumhurbaşkanlığı ülkemize hayırlı, uğurlu olsun dileklerimi de yolluyorum. 

Ne Mutlu Türküz, Ne mutlu ki Atatürkçüyüz.