“Sadece bir ülke için değil, Umum insanlık için Tarih, En güvenilir rehberdir; Yeter ki dürüst yazılmış olsun.” -Levon Panos Dabağyan- Sayın Yiğit BULUT: Saygıdeğer “Büyük Patrik, Metropolit Bartholomeos Cenaplarına hitaben: (Papaz Efendiye cevabımızdır!) başlıklı makalenizde, daha doğrusu köşe yazınızda benden de söz ederek: (Türk dostu.) tabirini kullanmışsınız!... Benim yedi ceddim, Anadolu kökenlidir ve bu değerli topraklara dış ülkelerden göç ederek gelmiş değildir. Türkler Anadolu’ya gelmeden ben vardım. Sizler geldikten sonra da birlikte yaşamaya başladık ve bu kardeşçe yaşantı, (1836’lara kadar) sürmüştür. Malazgirt Meydan Savaşı’nda, Sultan Alp-Aslan’ın saflarında ben de vardım. Yâni, “Üç Ermeni Prensi” Sultan Alp Aslan saflarında Bizans İmparatoru’na karşı kahramanca savaştılar. Evet! Selçuklular, Osmanlılar dönemlerinde iç içe bu vatanı A’dan, Z’ye koruduk hem de canımız bahasına!... Çanak-Kâle Savaşlarında, Kuva-yı Milliye’de, İstiklâl Harbimiz’de vs. Hemen her şerefli muharebede ben de vardım! Ve şimdi siz kalkmış bana “Türk dostu” demişsiniz!.. Yânî Türk değil Türk dostu!... Düşünün: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin meşru vatandaşıyım, (36 ay Bahriyeli olarak vatani görevimi, Türk Deniz Kuvvetlerinde ifa ettim.) Türk Ordusu beni Türk kabul etti de, siz etmiyor ve sadece “Türk dostu olabilme hakkını(!) bana tanıyabilirsonuz?!.. Bu nasıl iştir?!.. Sayın Yiğit Bulut! Bendeniz “Türk dostu” değilim. Ve bilhassa sizin gibi düşünen Türkler’in hiç değil! Bendeniz, Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı olduğuma göre, sana ve senin gibilere rağmen TÜRKÜM! Ve hayatımın sonuna kadar da öyle kalacağım! Ve lâkin, siz bunu asla anlamayacak ve Türk adını tekelleştirmeye çalışıp, duracaksınız!... Bu mukaddes duygu adına yıllarca mücadele ettim, ömrümün (50 yılını) bu uğurda harcadım. Harcadım diyorum zira, bunca emeğime rağmen, bana ve mensubu bulunduğum kavmime: (Gâvur, azınlık veya senin gibi Türk-Dostu diyenler var...) Yânî, ağzımızla kuş tutsak bir türlü yaranamayız!.. Şunu iyice bilmeniz de değil, bellemeniz lâzımdır ki aynen şudur: (Türk adı, ırki değil, birlik açısından değerlendirilmiştir. Yânî, Türkiye’de yaşayan, Türk Devleti uyruğu olabilme hakkını kazanmış bulunan her fert Türk’tür! Bunun aksini savunmak ise suçtur. Çünkü Anayasamıza ters düşer.) Bu kısa ve açık mesajımı lütfederek okumanız için, mensubu bulunduğunuz (HABER-TÜRK GAZETESİ)ne sizin adınıza postalanacaktır. Saygılarımla sonsuz başarılar dilerim efendim. Levon Panos Dabağyan “Araştırmacı-Yazar” Sayın, Prof. Dr. ZEKERİYA BEYAZ HOCA!... Sayın Hocam! İslâmi meselelerde TV’ye her çıkışınızda: “Hıristiyan Dinine” hakaret etmekte Hz. İsa Aleyhisselâm Efendimizin yaydığı din olan, Hıristiyanlığı yererek: “Hıristiyanların cennete gidemiyeceğini” vs. ileri sürüp durmaktasınız!... Soruyorum: Peki Hz. İsa (AS) temsil eden Hıristiyanlık batıl olduğuna (!) göre, Hz. İsa (AS) Efendimiz ne olmaktadır: Kâfir mi?... Hâşâ, sümme hâşâ böyle bir iddia ileri sürülebilir mi?... Sayın Hocam: İslam’a göre: “Hıristiyanlık”, Hıristiyanlığa göre: “İslâmiyet”i izaha kalkışmak, yanlışların en büyüğü olur!... Kim cennete gider, kim gidemez? Bunu ancak ve ancak Cenab-ı Hak bilir. Biz fanilerin haddi değildir. Size son söz olarak şu manidar ve düşündürücü dörtlüğü sunuyorum buyurun okuyun: “Bir elde kadeh, bir elde Kur’an, Bir helaldir işimiz bir haram, Şu yarım yamalak dünyada, Ne tam kâfiriz, ne Müslüman.” -Ömer Hayyam- Saygılarımla: Levon Panos Dabağyan “Araştırmacı-Yazar” ROBER KOPTAŞ’A CEVAP!... (AGOS GAZETESİ)nin “25 Aralık 2009” tarihli nüshasında: (HAYAT, OLDUĞU GİBİ) başlıklı ve “Rober Koptaş” imzalı olarak, “HABER-TÜRK GAZETESİ” Yazarı, Yiğit Bulut’un bir makalesine karşı yazılmış olan cevabi yazıda: “Avukat, Keğam Garabedyan, Dikran Kevorkyan ve bendenizi de konuya katmış ve bizim üçümüzü de “Devlet kademesinde birilerinin emirlerini tatbikle” itham ederek, ima yollu “Irk haini” olarak, Ermeni kavmine taktim etmeğe çalışmış?!.. Meselâ: “Ermenileri Türkler değil, Türkleri Ermeniler kesti” diyeceksin diyerek, her arzu ettiklerini tatbik ettirebilmekteymişler!.. Bu ağır ithamın ne dereceye kadar doğru olduğunu isbat edebilmek, herhalde biraz zordur!... Dahası buna cevap vermek Keğam Bey’e düşer, bana değil. Bu meselede bana düşen, şahsımı âlâkadar eden satırlara cevap vermektir ki en tabii hakkımdır diyebilirim ve hemen sorularımı ard, arda soruyorum: 1-: “Sayın, Rober Koptaş Efendi! Sizinle tanışıyor muyuz? Hiç karşılaştık mı? Benim hakkımdaki bilgileri size kimler verdi ve benimle hiç bir görüşme yapmadan nasıl bu derece ağır bir suçlamada bulunabilmişsiniz?!... 2-: “Ben (MHP)li değilim. Türkeş’ciyim. (MHP) de kaydım yoktur. Çünkü, 1970’li yıllarda sildirdim ve bağımsız yazar olmak istedim. Ülkücüleri severim. Çünkü “Vatan bütünlüğüne dayanan” bir ülkücü anlayışım vardır. (MHP) bizlere “azınlık diyerek” bizleri bir nevi dışlamakta ise, hemen hemen bütün siyasî partiler de aynı nağmeyi, muhtelif makamlarda çalmaktadır... Şimdi soruyorum benim için, doğru düzgün tahkikat etmeden niçin (MHP)li tabiri kullandınız?... Ermeni asıllı vatandaşlara: “Türkçü olduğumu” ihbar edebilmek için mi?... Bunun için ise, böylesi bir yalan en az 30 yıl evvel mensubu bulunduğum kavme zaten söylenmiştir. Zaten o yıllarda da sizin gibi tipler vardı ve zaten onlar olmazsa; sizin gibi aldanan kimseler de türemezdi!... Benim neşredilmiş sayısız ve muhtelif gazete ve dergilerde neşredilmiş makale ve tefrikalarım mevcuttur. Artı, (16 adet telif eserim) de bunlara ilave edilecek olursa, benim sadece “Gazete Yazarı” olmayıp, aynı zamanda “Muharrir” yânî günümüz tabiri ile “Yazar”ım. Ve bu sizin gazetenizden tarafından çok âlâ bilinmektedir. Bakırköy’deki (BEYAZ-ADAM) Kitabeviniz eserlerimi hayli satmıştır. Bunu şunun için yazıyorum: (Şayet herhangi bir: Tefrikam, makalem ve kitabımda; “Ermeni kesimini reddettiğim mevcut ise” gösterin kalemimi kırayım! İttihat ve Terakki Fırkası ile Hınçak, Taşnak Fırkaları’nın meydana getirdikleri korkunç bir trajedinin kurbanları arasında benim de yakınlarım mevcuttur. Benim böyle bir icraatı inkâr edecek derecede duygusuz, hain ve şerefsiz olduğumu ileri süren hemen herkes: Hiç şüphesiz alçaktır! Şerefsizdir, haysiyetsizdir... Benim kalemim hiç bir zaman “kiralık” olmamıştır. Bundan böyle de olacağı yoktur. Ermeni Kavimi’nin tarihi ve yaşantısı hakkında derin araştırmalarla muhtelif eserler neşretmiş ve Ermeniliğimden şeref duyduğum hâlde, bir Ermeni tarafından böylesine hakarete uğramam, beni cidden pek ziyade yaralamıştır. Dolayısıyla, (AGOS GAZETESİ)nde baş sayfadan bendenize özür dilenmesini istiyorum. Aksi taktirde aşağıya aldığım şu manidar şiiri alıp, oturacaksınız ve bir daha böyle bir durum zuhur edecek olursa: (Şeref, haysiyet davası açacağımı) şimdiden arz ediyorum! (Ne şerefli bir adı var, Ne bir büyük maksadı var, Yalnız her gün zedelenen İki yoluk kanadı var.) -Orhan SEYFİ- Saygıdeğer okuyucularım, yeni senede sizlere tekrar kavuşabilmenin mutluluğunu yaşamaktayım. Hemen hepinize candan selamlar sunar, Yeni Yılın bilhassa ülkemize huzur ve mutluluk getirmesini yüce Yaratıcı’dan dilerim efendim. ....................... Gazetenin Notu: Üstad Levon Panos Dabağyan gazetedeki sohbetlerinde Ermeni’lerin, Oğuzların Bayındır kolundan olduğunu ifade etmekteydi. Türkler sadece 1071’de Anadolu’ya girmedi. Türkler ve Ermeniler birlikte yaşadıklarına göre, Anadolu’ya da birlikte gelmişlerdir. Kâzım Mirşan, Türklerin 6 bin yıl önce Anadolu’ya geldiğini belgelerle ispatlamaktadır. Kâzım Mirşan Sölgentaş Mağarasında Türkçe’nin 16 bin yıllık izlerini buldu. Kâzım Mirşan 1919’da Doğu Türkistan’da doğdu.