(T.C. vatandaşı olduğum hâlde, bana ecnebi dedirten zihniyet "Lozan"dan doğmuş ise, Lozan'ı da reddederim!) -Levon Panos DABAĞYAN- Evet sayın Vekilim! Ermeni Cemaatine ve dolayısıyla bendenize; "Ecnebi dedirten zihniyet" şayet "Lozan Antlaşması"ndan doğmuş ise, yüksek müsaadelerinizle ben "Lozan'ı da reddederim!". Bir insan veya bir Cemaat: "Hem vatandaş, hem ecnebi" olamaz. Ben öyle vatandaşlığa vatandaşlık demem!.. Ermeni Cemaati dış ülkelerden Türkiye'ye göçmüş bir Kavim değildir. Öz be öz Anadolu insanıyız: Kanımızla, ruhumuzla Anadolu kokarız! Yedi ceddimiz Anadolu ve Türkiyelidir. Türk boyları'nın 24'üncü boyu olan "BAYINDIR BOYU". Biz Ermenileriz! Din harcinde hemen her akidemiz müşterektir ki, (Şamanizm) dönemi Dini birliğimiz de vardı ve unutmayın ki, Türkler de bir dönem "Hıristiyan Dininde" bulunmuştur. Benim Baba tarafım: (Erzurum dolaylarından, Kastamonu-Kadın Saray'a göçmüş ve bilâhare, Yeni-Kapu Hisardibi semtine göçmüşlerdir. (İst.) Anam tarafı ise Van Vilâyetimizin içinde bulunan bir köyün ağası olan, Panos ağanın zürriyetinden hasıl olmuştur. Panos Ağa, takriben yüz yılı aşkın bir dönem evvel İstanbul-Yenikapu Sandıkburnu semtine gelip yerleşmişlerdir. Panos Ağa'nın biraderlerinin Erzurum'da bir çeşmesi vardır: (Dabağoğlu Çeşmesi). Dedelerim "Dericilik mesleği ile iştikâl ettikleri için, sülalemiz (DABAĞYAN) olarak bilinir ki, aslı (DEBAĞ'dır.) Babamın asıl soyadı: (KARACİYAN)dır ve sonradan ailevi bir mesele sebebiyle Refikası'nın soyadını almıştır. Babamın, babası (SERKİS DEDEM İSE), İnşaat Kalfası idi. Ben Vatani vazifemi (BAHRİYELİ), yanî "Deniz Eri" olarak ifa ettim ve sırf Bahriyeli olabilmek için (36 ay) askerlik yapmaya razı oldum. Vergimizi muntazaman vermekte, vatani görevimizi severek yapmaktayız ve bu vatan uğruna icap ederse ölmeye hazırız -ki, bunun bir çok isbatı vardır-. Size göre "Yabancıyız" öyle mi?!.. Bu nasıl bir düşüncenin ürünüdür? Nasıl bir inançtır? Nasıl bir görüşten kaynaklanmaktadır ki, siz bunu rahatlıkla söyleyebilmektesiniz?!.. Sayın Vekilim! "Vakıflar Meselesine" temas ederek, yabancılardan söz ederken ve "Yalan dolanla vakıf elde etmeğe çalışıyorlar" derken, sadece "Ermeni adını" zikrettiniz. Evet, sizin TV mülakatınızı izlerken böyle dediğinize şahit oldum ve ilave ettiniz: "Şayet buna müsaade edilecek olunsa, İstanbul külliyen elimizden çıkar!.." İlk şu hususu zikretmek isterim. Biz Türk-Ermenileri kendi devletimize kazık atmaya kalkışacak seviyede değiliz. Bizler ne hain, ne alçak ve ne de vatanımızın düşmanıyız! Ermeni Vakıfları, hile ile elde edilmiş değildir. Bizlerin öz be öz mülkleridir ve bizler de öz be öz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşları olduğumuza göre, Türkiye'nin elinden çıkacak diye bir tehlike olamaz!.. "Bizlere yalanlarla mülk edinmeye çalışıyorlar" diyenlere, bu iğrenç yakıştırmayı aynen iade ediyorum efendim! Çünkü, Türk-Ermenisi ne yalancıdır ve ne de alçak!.. Bizim atalarımızın alınlarının teri ile elde ettikleri vakıflarımızı, Yüce Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk almadı da sizler mi layık görmüyorsunuz!?.. Sayın Vekilim! Biliyormusunuz ki, şu an Türk Milletini bir bütün olarak temsil eden, (TBMM) çatısı altında "Bağımsız dahi olsanız" Yüce Milletimizi bir bütün olarak temsil etmektesiniz. Şu pek umursamadığınız ve "Yabancı" olarak (!) vasıflandırdığınız bizleri, yânî Türk Ermenilerini de temsil ettiğinizin farkında değil misiniz?!.. Öz türkçesi, nâçizane benim de karınca kaderince ödediğim vergiden maaş almaktasınız. Yânî beni de temsil etmektesiniz. Siz isteseniz de istemeseniz de bu böyledir ve ilelebet de böyle olacaktır!. Bu nasıl bir düşünce yapısıdır ki, (1974'lerden sonra) birdenbire zuhur etmiş ve bizim vakıflarımızın çoğunluğuna el konması bir yana, bir de "Sakıncalı vatandaş" statüsüne alınmışız?!.. Sakın ha; "Böyle bir şey yoktur, olmamıştır" demeyin, bütün bunlar açıklıkla Türk Basınında yer almıştır ve benim arşivimde mevcuttur. Türkiye her ne felâketle karşılaşmış ise, sırf bu düşünce yapısı yüzünden karşılaşmıştır. Muazzam tarihimizi iyi tetkik etmiş olanlar benim ne derece haklı olduğumu açıklıkla görebilirler!.. Sayın Vekilim Kamer Genç Bey! Türk-Ermenisi, şanlı tarihimizin hemen hiç bir döneminde, "Yabancı statüsüne tabi" tutulmamış ve tam aksi, asli vatandaş muamelesi görmüştür. Saygıdeğer, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kanunlarını temsil eden ve bizleri, yanî Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını hemen her haksızlığa karşı koruyan, yüksek hâkimlerimiz, Sayıştay, Danıştay hemen hepiniz, lütfen bizlere lütfederek kulak verin ve biraz da bizleri koruyun, bizlere (Yabancı gözü ile bakanlara) olmadığımızı hatırlatın. Yanlış üzerine yanlış dizmek, kum üstünde bina inşa etmekten farklı olmaz!.. Türkiye; "Müslim Gayr-ı Müslim bütün halkı ile bir bütündür." Bunun aksini savunmak, sadece hüsranlar meydana getirir. Ülkemizi içten bölmek isteyenlere kendi elimizle kapı açmayalım!.. Sayın Vekilim! 1967 yılından beridir, bütün hayatımı bu Vatan, bu millet için seferber ettim ve bütün kahredici zorluklara rağmen çalışmaktayım. Zat-ı âlileriniz nasıl şerefli bir mevki olan "Milletin Vekili olabilme" şerefine erişmişseniz. Bendeniz de yine Devletimizin önemli kurumlarından: (Türk Tarih Kurumu) üyesiyim. Gazete ve dergilerde neşredilmiş bulunan "makale, tefrika" gibi yazılarım hariç, ayrıca (14 adet) telif eserim var. Ve eserlerimin tümü de saygıdeğer: "İçişleri ve Kültür Bakanlıklarımız" tarafından bütün okul ve üniversite kütüphanelerine tavsiye edilmiş, hemen her biri (5 baskı) yapmıştır. Şu an (15'inci eserimi) yazmakla meşkulum. Şimdi soruyorum, "Yabancı gördüğünüz ben miyim? Yoksa benim mensubu bulunduğum Ermeni Cemaati mi?.. "İlkokul dahil, lise ve üniversitelerde" vermiş bulunduğum konferanslarım, bizzat akademisyenler tarafından alkışlanmak şerefine mazhar olmuştur. Talebeler ise, bendenizi dinlemekten o derece memnun kalmışlardır ki, adeta sevinçlerinden ne yapacaklarını şaşırmışlardır!.. Ve siz kalkmış bizlere "Yabancı" diyorsunuz?!.. Sayın Vekilim! İstediğiniz ne, vakıflarımız mı?.. Hemen hepsi devletimize helâl olsun: (Devlet verdi, devlet aldı) der geçeriz. Ama, bize "Yabancı" dendi mi işte o zaman hiç mi hiç tahammülüm kalmaz?!.. Adeta kendimden geçerim!!!.. Dedemden, merhum Panos Ağa'dan kalma ve içinde ikâmet ettiğim bir katım var. İstiyorsanız onu da vereyim, anamın ak sütü gibi helâl olsun. Ama bizlere "Yabancı" demeyin! Biz Türk-Ermenileri'nin Türkiye'den gayrı hiç bir vatanı yoktur. Yabancılar, Türkiye'den toprak ve mülk alıyorlar ise, biz Ermenilere ne?.. Vakıf ediniyorlar ise, yine biz Ermenilere ne? Amerikan ve diğer ülkelerdeki Museviler her ne hikmet ise, "Türkiye'nin Ermenistan" ile anlaşmasına pek sıcak bakmıyorlar ve bu sebeple, binbir manevra çevrilmekte ve Türkiye'deki Ermeniler de Türkiye'den bir şekilde sürdürülmek istenmektedir. Bunun böyle olduğunu değil ben, damdaki kargalar bile artık bilmektedirler. Nitekim, "Hırant Dink cinayeti"nde dahi, yerli - yersiz Ermenilere karşı bir allerji uyandırılmasının büyük payı vardır!.. Türkiye'de Ermeni adeta diken üstünde oturur duruma getirilmiştir ve buna karşı Devletimizin en ufak bir ilgisi olmamakta ve bilhassa bürokratlarımız, bir nevi yangına körükle gider gibi bir hava meydana getirmektedirler!.. Durum öyle bir hâle gelmiştir ki, bizlerin yanî Ermeni Cemaatinin korunması elzem bir görünüm almıştır!.. Gazeteci Fatih Altaylı Bey, geçenlerde bir TV mülakatında: (Birisinin kitabında Türklerde Ermeni kanı taşıyanlar var.) dediğini ileri sürerek adeta kızmaktaydı... Peki damarlarında Ermeni kanı taşıyan ve yine damarlarında Türk kanı taşıyan hiç kimse yok mudur?.. Bu nasıl bir kafa yapısıdır?!.. Lâiklikten dem vuruluyor; Türban takanlar yobazlıkla itham ediliyor!.. Peki, lâiklik bu mudur?.. Medeni anlayış bu mudur?.. Ama hiç bir Türbanlı bizleri reddetmedi, tam aksi bizleri bağırlarına bastılar ve basmakta devam etmektedirler. Hz. Allah razı olsun. Şimdi soruyorum: Asıl lâik kimlerdir? Türbanlılar mı, lâikiz diyenler mi? İşte asıl mesele bu?. Saygıdeğer okuyucularım, tekrar buluşabilmek dileğiyle mutlu hafta tatilleri diliyorum efendim. Saygılarımla.