KKTC’de 18 Ekim Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, Başbakan Sayın Ersin TATAR oyların %51,7’sini alarak KKTC’nin beşinci Cumhurbaşkanı oldu. 

Sayın Cumhurbaşkanını en kalbi dileklerimle bir kere daha sevinçle ve gururla kutluyorum. Ve Sayın Cumhurbaşkanımıza, Doğu Akdeniz’de birlikte verdiğimiz kutsal Mavi Vatan mücadelesinde üstün başarılar diliyorum. Ve ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın yeni bir atılımla kahraman soydaşlarımızı barış, mutluluk ve refaha kavuşturacak politikalara da önderlik yapacağına yürekten inandığımı ifade etmek istiyorum. 

Sayın Tatar; Cuma günü Cumhuriyet Meclisinde icra edilecek yemin törenini müteakip 26 Ekim Pazartesi günü mutad olduğu üzere Ankara’da Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyaret edecek, 29 Ekim’de de Lefkoşa’da Cumhuriyet Bayramı törenlerine beşinci Cumhurbaşkanı olarak katılacak. Ve hemen ardından Kıbrıs’ta, güvenli bir gelecek vadeden yeni bir hükümet teşkili gerekecek. Seçimlerin medeni ölçüler içinde sakin ve sükunet içinde sonuçlanmasının da hükümet teşkilini kolaylaştıracağı değerlendirilmektedir. Ayrıca bu seçimlerde, Türkiye karşıtlığının oy getireceği hesabı içinde hiç de hoş olmayan bir kampanya sonunda Kıbrıslı soydaşlarımız Sayın Akıncı’ya gerekli cevabı verdi. Ben de yıllardır bir Kıbrıs Gazisi olarak Kıbrıs’ta gelişmeleri olabildiğince izlemeye çalıştığımdan sonucu tahmin etmiş, hatta geçen hafta bu sütunlarda yazmıştım da. Aslında seçimi kaybetmiş ve siyasetten de çekilmiş bir eski Cumhurbaşkanı icraatları hakkındaki değerlendirme yapmak yerine önemli gördüğüm bir iki hususa değinmek istiyorum. 

Değerli okurlarım, iki yüz yıl önce Mora Yarımadası’nda Megali İdea – Büyük Yunanistan hayali ile kurulan Yunanistan 100 yıl içinde Avrupa’nın sınırsız desteği ile hepsi Osmanlı’dan alınan topraklarla dört kat büyümüştü. İkinci Cihan Savaşı sonu Ege’de Anadolu’yu batıdan kuşatan Yunanistan için artık sanki sıra Kıbrıs’ta idi. Kıbrıs’ı da topraklarına katarak Anadolu’yu Akdeniz’de de kuşatmaya gelmişti. 

Bilindiği gibi Türkiye Yunanistan’a 1974 Kıbrıs müdahalesi ile geçit vermemiş ve Kıbrıs ikiye bölünmüştü. Malumları yine emperyal güçlerin desteği ile Rumlar, Yunanistan ve Güney Kıbrıs yönetimi, iki devlet olarak AB’liğine alınmış böylece Kıbrıs Rumları, AB içinde Yunanistan’la hem birleşmiş, hem de iki oy sahibi olmuşlardı. Sıra KKTC’nin, Güney Kıbrıs’a yama yapılmasına yani Enosis’in gerçekleştirilmesine gelmişti. Bu amaç doğrultusunda yıllardır, artık kabak tadı verilen görüşmeler yapılıyor, bir yandan da Rumlar, hem Türkiye ile Kıbrıs Türkleri arasına, hem de Kıbrıslı soydaşlarımız arasına çeşitli propagandalarla nifak sokuyorlardı. 

Ne yazık ki kısmen de olsa başarılı oluyorlardı. 

Akıncı Anavatan - Yavru Vatan sıcaklığını bırakıp “Artık Yavru Vatan ifadesi bırakılmalı” noktasına gelmiş, liderlik ettiği grup da Rumlarla birleşerek bilinçsizce AB avantajlarını kullanma saplantısına kapılmışlardı. 

Oysa bu garip düşünenlerden hiçbiri, Batı Trakya Türklerinin yaşamlarını niçin inceleyip araştırmazlar? 

Bilindiği gibi Batı Trakya Türkleri, Lozan’dan beri Yunanistan’ın planlı baskılarının hedefi halindedir. Devamlı göçe zorlanmaktadırlar, Türk nüfusu hiç çoğalmamakta, devamlı azalmaktadır. Batı Trakya Türkleri, 1923’te %84’üne sahip oldukları Batı Trakya topraklarının bugün ancak yarısını muhafaza edebilmektedirler. 

Batı Trakya’da soydaşlarımız, askeri yasak bölgeler içinde adeta iptidai bir hayata mahkumdurlar. Sosyal ve ekonomik gelişmeleri engellenmektedir. Taşınmaz mal mülk satın alamazlar, sahip olduğu taşınmaz malları soydaşına satamaz ve bağışlayamazlar. Devletten ve bankalardan kredi alamazlar, dini liderlerini ve vakıf yöneticilerini seçemezler. 

Oysa Batı Trakya Türkleri, Lozan Antlaşması’nın 37-45nci maddeleri ile koruma altına alınmış olmakla beraber yirmi yıldır da AB bünyesinde AB müktesebatına tabidirler. Bütün bunlara rağmen, mevcut uygulamalar yazmakla bitmez, ortadadır. Hal böyle iken Kıbrıs’ta soydaşlarımız asılsız propagandalarla baskı altındadır ve bu baskı siyasi partilerimiz ve birçok kurum kuruluş tarafından açık açık da desteklenmektedir. 

KKTC, Türkiye şemsiyesi altında tarihinin en huzurlu ve güvenli günlerini yaşamakta ve sosyal ve ekonomik reformlarını yapabilmektedir. Kapalı Maraş açılımı da bu kapsamda değil mi? 

***

Değerli okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı; Kıbrıs Türk Kıyı Emniyeti ve Gemi Kurtarma teşkilatı için modernizasyonu tamamlanan SÖNDÜREN 10 ve ÖZGÜR römorkörlerini 20 Ekim Salı günü saat 14:00’de Yalova’da yapılan bir törenle Kıbrıs’a uğurladı. 

Törene Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayın Selim Dursun ile Yalova Valisi, KKTC İstanbul Konsolosu, Kıbrıs Gazileri ile modernizasyonu yapan tersane yetkilileri ve seçkin davetliler katıldı. Türkiye Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Kıyı Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tertiplediği törende römorkörleri Kıbrıs Gazileri, Türkiye ve KKTC bayrakları ile uğurladılar. 

***

Değerli okurlarım, 

KKTC’nin yeni Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ı tekrar en içten dileklerimle kutlayıp, üstün başarılar diliyorum. 

Ve ayrıca Dağlık Karabağ’da da Kahraman Azerbaycan Ordusu her gün birçok köy ve kasabayı Ermeni zulmünden kurtarıp, azad ediyor. Hepimizi yürekten onurlandırıp, gururlandıran bu Kahraman Orduyu, Azerbaycan Ordusunu da yürekten, özümden tebrik ediyorum. Kahraman şehitlerimize Ulu Tanrı’dan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. 

Değerli okurlarım, Cumhuriyetimizin 97’nci yılı da Hazar’dan Karadeniz’e ve Akdeniz’e anlı ve şanlı, onurla ve gururla geliyor. 

Kutlu olsun.