SAVAŞ YIKIMDIR!

Abone Ol

Savaş sadece kişi ya da milletin sahip olduğu coğrafi bütünlük, sahiplik üzerine yapılan saldırı ve karşı koyuşu, güçlerin savaşması değildir. Savaş kelimesinin, ihtimalinin varlığı dahi duraklamayı ve çokça alanda yıkımı getirir. Evrenin, galaksilerin yaşı ile ilgili varsayım rakamlar telaffuz edilebilir oysa insan ömrü belirgin ve cüzi bir süredir. İnsan ömrünün minimum olanı da maksimum olanı da bellidir, 0 ile 150 yıl arasında dememiz mümkünken her ülkenin iklimi ve yaşam şartları bu sürenin optimum olanını ortaya çıkarır. Ülkemiz de Türkiye’miz de erkekler için 73 yıl, kadınlar için 75 yıllık bir süre hesaplanmıştır.

Asıl mesele nerede ve hangi şartlarda yaşarsan yaşa, negatif tüm hallerden de tehdidi ve ihtimalinden de uzak kalabilmektir. Beynimiz ihtimali halinde dahi yıpranıyor, mantıklı, makul, bilinçli plan ve programlardan uzak kalıp kalıcı projelere sırtını dönüyor. Karın doyurmak, barınmak her halde de her durumda da temel ihtiyacımız, ikinci plana atmak zor, müşkül bir karar. Estetik ve güzellikleri bünyesinde barındıran sanat çalışmaları ise kendisine çalışma alanı bulabilmek için mutlak barış ister. Sanatsal çalışmalara yatkın hale gelmesi için beyin ve düşüncelerin sadece barış istemesi yetmez, savaş tehdidinin de sıfır olmasını bekler.

Ülkeler, devletler, dünya ülkelerinin sahip olduğu gelişmişlik seviyesinden geride kalmış ise savaş olsun olmasın savaş tehdidi de ihtimali de hep canlı tutulur. Tehdit ve ihtimali, savaş olacak varsayımı o ülkeyi yönetenlerinin elini güçlendirir, endişeye gark olmuş halk insani olan istek ve beklentilerini dile getirmez, getiremez. Savaş ihtimali ve varsayımıyla birlikte vatanı ve milleti sevip sahiplenmek, bilim, sanat, kültür ve teknolojiyle en iyiye, en güzele yürümek, az tüketip çok üretmek idealleri rafa kalkar, beka ve dış güçlerin tehditleri parlatılarak halkın beynine sürekli enjekte edilir. Vatanını kaybetmek ve hayatını kaybetmek yanında sevdiklerini de kaybetme ihtimali, işini ve düzenini de kaybetme varsayımı güç merkezini daha güçlü kılar. Güç merkezi her defasında atarlı konuşma ve hareketleri ile savaş tehdidine karşı hazır olduklarını haykırır, her haykırış milyonlarca insanı bu gücün etrafına yönlendirir. İnsan artık normal düşünme şeklini değil, hayvani, savaş ve tehdit karşısında ki düşünme şekline geçiş yapmıştır. Güç tek merkezde toplanmış görüntüsü ile halkına güven dağıtımı sunsa da, böyle bir ortamı empoze etse de,  gerçekte ortak akıldan, rasyonel düşünme şeklinden, sanattan, bilimden, eğitim ve öğretimden, sağlıklı yaşama bilincinden, adaletten, sosyal refah hedefinden vazgeçiştir, en ılımlı haliyle askıya almak, çekmeceye koymaktır. Bu ahval ve şeraitte düşünme şekilleri de yaşam şekilleri de değişir, erozyona uğrar. Savaş tehdidi de ihtimali de tamamıyla ortadan kalksa düşünce ve hafızalardan silinse dahi barış içerisinde yaşama uyum, özgür yaşama müdahil, hür ve dilediğince hayat sürme istekleri, bu dürtülerin aktif olma hali zamana yayılarak mümkün olur, gerçekleşir. İnsanın savaş içinde olması da savaş tehditlerinin düşüncelerine aksettirilmesi de, eski tehditsiz günlere dönüşün kesinleştiği halin gerçek olup, geçiş süreci de insan için, insanlık için yıkımdır.