ABD ile Çin arasında sürmekte olan Ticaret Savaşı’nın arka planında çok daha geniş kapsamlı, “ABD İmparatorluğu’nun ömrü”yle ilişkilendirilen Yeni İpek Yolu merkezli bir egemenlik savaşı yaşanmaktadır. Bu savaşta cephelerin güçlü ve kararlı olmaları, küresel barış açısından ciddi bir tehlike oluşturuyor. Günümüzde yaşanmakta olan gelişmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. 

ABD “Küresel Lider” sıfatını, doların, küresel ticarette değişim birimi olarak kullanılmasına borçlu. Yeni İpek Yolu ağlarındaki ticarette dolar dışında bir başka para biriminin kullanılması, ABD İmparatorluğu’nun çöküş sürecine girmesi demek.  

Mekke’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 14. Zirvesi’nin gerçekleştirildiği günlerde,  İsviçre’nin Montrö kentinde, Bilderberg çatısı altında yapılan çok özel toplantıda, ABD derin devleti temsilcisi Pentagon şahinleri ile küresel finans baronlarının temsilcisi Damat Kushner ekibinin neler konuştuğu ve ne gibi kararlar aldıkları merak ediliyor. Savaş mı, barış mı?

ABD ile Çin ve destekçileri arasındaki mücadele, küresel barışı zora sokan süreçte giderek şiddetlenerek sürüyor. Gelişmelerin nedenini ve olası sonuçlarını doğru okuyabilen siyasetçi ve bilim adamları, ABD ile Çin arasında yaptırımlar ve Ticaret Savaşı şeklinde sürdürülen mücadeleyi mutlu bir sonla noktalama çabası içindeler. Fakat gelinen noktada, bazı konularda çok geç kalındığı anlaşılıyor. 

ABD, kendi eliyle besleyip büyüttüğü ve kendisi açısından giderek bir beka sorunu durumuna gelen bir tehlikenin önünü kesebilmek için, insan haklarını ve uluslararası hukuku görmezden gelen operasyonları göze alabiliyor. Bu pervasızlık, ABD’nin “İnsan haklarının ve demokrasinin yılmaz savunucusu” imajını giderek erozyona uğratsa da, zorunlu olarak sürdürülüyor. 

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında uygulamaya konulan bu süreçte, küresel düzenin arka planındaki dinamiklerin kimliği de giderek netleşiyor. Bugüne kadar “komplo teorisi” yaftalamasıyla kamufle edilen gerçekler, gerçek kimlik ve yapılarıyla belirginleşiyor. Kalıplaşmış terminolojilerin açılımlarını görüp öğrendikçe, yarınlara olan kaygılarımız artıyor. Mesela Amerika, İngiltere ya da Avrupa dediğimizde, doğruları görebilmek açısından, “Hangi Amerika?”, “Hangi İngiltere?” ya da “Hangi Avrupa?” sorularını sormamız gerektiğini öğreniyoruz. (Burada bizlere, “Hangi…?” sorgulamasını öğreten Atilla İlhan’ı rahmet ve saygıyla anıyoruz.) 

ABD Başkanı Trump’ın damadı Jared Kushner’in son gezilerini izleyenler, “Savaş mı, barış mı?” sorusu kadar, “Hangi Amerika?”, “Hangi İsrail?”, “Hangi Çin?” sorularının da doğru yanıtlarını bulmaya çalışıyorlar. Tarihin akışını etkileyen gerçek dinamik hangisi? 

Damat Kushner’in son günlerdeki temaslarını merakla izleyenler, “Savaş mı, barış mı?” sorusunun yanıtını gerçekten merak ediyorlar. 

Damat Kushner son gezilerinde yaptığı temaslarla ne yapmayı hedefliyor?

“YÜZYILIN ANLAŞMASI” ve AKDENİZ KALKINMA BANKASI

ABD, Müslüman coğrafyasında çok yönlü tartışmalara neden olacağı bilindiğinden,  İsrail- Filistin sorununu kesin sonuca bağlayacak denilen “Yüzyılın Anlaşması”nın açıklanması, Ramazan Bayramı sonrasında, 25-26 Haziran’da Bahreyn’in Başkenti Manama’da yapılacak ekonomi zirvesine ertelemişti. Fakat araya hesapta olmayan bir gelişme girince, “Yüzyılın Anlaşması” belirsiz bir tarihe ertelendi.

Hesapta olmayan gelişme, İsrail’de 9 Nisan’da yapılan seçim sonuçlarının siyasi partileri bir koalisyon kurmaya zorluyor olması.. Damat Kushner, “Yüzyılın Anlaşması”nın uygulanma ayrıntılarını görüşmek amacıyla geldiği Kudüs’te, bu tarihi kararı uygulayabilecek bir siyasi otorite bulamadı. 

Başbakan Netanyahu’nun Likud Partisi ile Mavi-Beyaz İttifakı eşit sayıda (35’şer) sandalye kazandıklarından, bir koalisyon hükümeti gündeme gelmiş, fakat Netanyahu hükümet kurabilecek gerekli çoğunluğu sağlayamamıştı. Netanyahu’nun, kendisine yönelik yolsuzluk iddialarına karşı yargı muafiyeti sağlayacak yasal düzenlemeler istemesi, koalisyon görüşmelerini çıkmaza sokmuştu. 

Netanyahu, bu gelişmeler karşısında, hükümet kurma görevinin Mavi-Beyaz Lideri Benny Gantz’a verilmesini engellemek için de parlamentonun feshini oylatmış ve  erken seçimi gündeme getirmişti. Sandıktan farklı bir sonuç çıkması beklenmiyor, ama İsrail’de seçimler 17 Eylül’de yineleniyor. Bu nedenle, Filistin Hükümeti’nin gündeme geldiği günden beri kuşkuyla baktığı Yüzyılın Planı’nın açıklanması 17 Eylül sonrasına kaldı. 

DAMAT KUSHNER ve “YÜZYILIN PLANI”

Peki Damat Kushner bu planın neresinde? 

Damat Kushner İsrailli yetkililerle “Yüzyılın Anlaşması”nın uygulanmasını ve Akdeniz Kalkınma Bankası’nın ayrıntılarını konuştuktan hemen sonra İsviçre’ye, 30 Mayıs-2 Haziran’da Hotel Montreux Palace’ta yapılacak çok özel bir toplantıya yetişmeyi planlıyordu. 

Damat Kushner’i İsviçre’de çok zorlu bir sınav bekliyordu. İsviçre’deki çok özel toplantıya, Damat Kushner’in yanı sıra, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, CIA Başkanı Gina Haspel, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Mark Carney, Hollanda Başbakanı Mark Rutte, Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen ve ilerlemiş yaşına rağmen küresel çapta saygın bir devlet adamı olan Henry Kissinger katılıyordu. 

Montrö’deki Bilderberg toplantısının gündemi “Avrupa ile Kuzey Amerika arasında diyaloğun geliştirilmesi, dünyada öne çıkan konularda görüş alışverişi yapılması” olarak açıklanıyor, ama Pompeo ekibiyle Damat Kushner ekibinin kapalı kapılar ardında çok özel bir gündemle biraraya geldikleri biliniyor. 

Kulis bilgilerine göre, Mike Pompeo, kimliğine ve kişiliğine saygı duyduğu Kissinger’in katılmasına itiraz etmemiş, fakat Damat Kushner’in Bilderberg çatısı altında yapılan bu çok özel toplantıya katılmasına şiddetle karşı çıkmış. Pentagon şahinlerinden olan Mike Pompeo, Çin’e karşı uygulanmakta olan yaptırımların ve ekonomik savaşın yumuşatılmasını savunan Damat Kushner ile hiçbir yerde ve hiçbir platformda karşı karşıya gelmek istemiyor. 

Yalnızca Kushner değil, Kissinger da, Stoltenberg de, Mark Karney de ABD’nin, daha doğrusu Pentagon’un, Çin’e karşı daha yumuşak bir politika izlenmesini savunuyorlar. Pentagon’un Pompeo, Bulton gibi şahinleri, dünyamızı karalardan ve denizlerden ahtapotun kolları gibi kuşatmakta olan Yeni İpek Yolu’nun önü kesilemez ya da kontrol altına alınamazsa, ABD’nin çöküş sürecine gireceğini savunuyorlar. 

ABD ile Çin arasında sürmekte olan Ticaret Savaşı’nın arka planında çok daha geniş kapsamlı, “ABD İmparatorluğu’nun ömrü”yle ilişkilendirilen Yeni İpek Yolu merkezli bir egemenlik savaşı yaşanmaktadır. Bu savaşta cephelerin güçlü ve kararlı olmaları, küresel barış açısından ciddi bir tehlike oluşturuyor. Günümüzde yaşanmakta olan gelişmeleri bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor. 

ABD “Küresel Lider” sıfatını, doların, Yeni İpek Yolu ağlarındaki ticarette değişim birimi olarak kullanılmasına borçlu. Küresel ticarette dolar dışında bir başka para biriminin kullanılması, ABD İmparatorluğu’nun çöküş sürecine girmesi demek.  

ABD ile Çin arasında, daha doğrusu silah sektörü temsilcisi Pentagon ile finans sektörü Rothschildler arasında “Bir Yol Bir Kuşak/ Yeni İpek Yolu” bağlamında izlemekte olduğumuz savaşın temel konusu, küresel ticarette doların saltanatına son verme çabalarıdır. 

Ocak 2016’da, Türkiye’nin de kurucu ortağı olduğu 100 milyar dolarlık sermayeli Asya Altyapı Yatırım Bankası (AAYB), Asya-Pasifik Bölgesi’nde mali işbirliği ve enerji, ulaştırma ve alt yapı projelerine kredi desteği sağlamayı amaçlıyor. Asya Altyapı Yatırım Bankası işlemlerinde ortak ülke para birimleri de geçerli olacak. ABD’nin korkulu rüyası bu; küresel ticarette dolar dışında bir para birimi kullanmak demek, ABD’ye savaş açmak demek. 

AKDENİZ YATIRIM BANKASI 

Asya Altyapı Yatırım Bankası yetmiyormuş gibi, şimdi de Damat Kushner bir Akdeniz Yatırım Bankası kurulması için çalışıyor. Fikir babası damat Kushner olan Akdeniz Yatırım Bankası, Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkelerin katkılarıyla kurulacak ve küresel çapta yapacağı işlemlerde hem oluşturulacak yeni bir para birimi hem de üye ülkelerin para birimlerini kullanacak. 

Rothschildler, Fransa ve Almanya öncülüğünde, nükleer güce sahip Avrupa Ordusu (PESCO) kurma girişimlerini Soros’un sarı yeleklileriyle engelleyen ABD’ye, şimdi finansal silahlarla saldırmaya hazırlanıyor. Çin’e destek vererek kurdurduğu Asya Altyapı Yatırım Bankası’ndan sonra, şimdi de Akdeniz’e kıyısı bulunan ülkeleri biraraya getirerek Akdeniz Yatırım Bankası kuruyor. 

Sözün özü, Asya Altyapı Yatırım Bankası da, Akdeniz Yatırım Bankası da ABD’ye, daha doğrusu silah sektörü temsilcisi derin ABD Pentagon’a finansal silahlarla saldırmayı amaçlıyor. Pentagon, küresel finans baronlarının açtığı savaşa, terör saldırıları ve agresif ekonomik ve askeri operasyonlarla karşılık vermeye çalışıyor. 

Rothschild ve İngiltere destekli Yeni İpek Yolu’nun kolları dünyamızı ahtapotun kolları gibi sararken, Ortadoğu, Afrika ve Akdeniz’in derinliklerindeki serveti kimseyle paylaşmaya yanaşmayan Pentagon, insan haklarını, uluslararası hukuku görmezden gelen operasyonlarını sürdürüyor. 

Mekke’de İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 14. Zirvesi’nin gerçekleştirildiği günlerde,  İsviçre’nin Montrö kentinde, Bilderberg çatısı altında yapılan çok özel toplantıda, ABD derin devleti temsilcisi Pentagon şahinleri ile küresel finans baronlarının temsilcisi Damat Kushner ekibinin neler konuştuğu ve ne gibi kararlar aldıkları merak ediliyor. Savaş mı, barış mı?

Dünyamız, adım adım bir küresel kapışmaya sürüklenmekte.