Türkiye genelinde binlerce tabir edilebilecek düzeyde türbe ve yatır bulunuyor. 

Türbeler genellikle etrafı çevrilmiş, üzerinde kimin yattığına dair bir kitabe bulunan yerlere denirken, yatırlar genellikle etrafı çevrili olmayan, yatanın açık kimliğinden ziyade lakabı ile anılan yerler. 

Geleneksel halk inancı içerisinde türbe ve yatır ziyaretlerinin önemli yeri var. 

Ancak zaman zaman bu türbe ve yatırların ne kadar güvenilir olduğuna dair haberler de eksik olmuyor. 

Kimin yattığı kesin olarak bilinmeyen ya da hayali veliler diyebileceğimiz yüzlerce türbeler var. 

Mesela İçkiye düşkünlüğü yüzünden adının önüne "Bekri" lakabı eklenen Bekri Mustafa'nın "evliya" sıfatıyla anıldığını söylesem. 

Olur mu öyle şey?" demeyin. Oldu bile. Sarhoşların pirinin mezarı ziyaretgah oldu. Bakın mezarı ziyarete dönüşen sarhoş kim ve mezarı nasıl dönüşüm yaşadı?

'Şeyh uçmaz mürit uçurur' sözüne en iyi belge... En ünlü sarhoşlardan Bekri Mustafa'nın Eminönü'ndeki mezarı türbeye döndü. Kapısına bez bağlayanlar yüz sürenler, adak adayanlar, mezarı kısa sürede efsane haline getirdi.

Bekri Mustafa kimdir?

BEKRİ Mustafa, IV. Murad döneminde yaşamış, devrin en önemli

Ayyaşlarından biridir, içki içtiği sırada bizzat IV. Murad tarafından yakalanmış ama tatlı dilliliği ve kurnazlığı sayesinde ceza almaktan kurtulmuştur. 

Boylu poslu, yiğit bir Kadırga çocuğu. Babası yorgancılık yapan biri. Mustafa, küçük yaşta Küçükayasofya da hocalardan ders alan, hafız olan ve çok iyi eğitim alan bir çocuk. Aradan zaman geçer, zengin bir ailenin kızına gönlünü kaptırır. İsterler kızı ama "Sen yorgancısın, fakirsin" diye vermezler. Bu arada baba-anne vefat eder. Bırakır medreseyi, dini ilimleri, yorgancılığı ve vurur kendini içkiye. Kumkapı'daki Agop'un meyhanesi artık onun mekânı olmuştur. 

Rakının başına bir oturur, bir daha kalkmaz, hiç de ayık gezmezmiş. Çok rakı içen, ayık olmayan manasına gelen BEKRİ lakabı, işte bu dönemlerde takılmış kendisine. 

Tam da o dönemlerde 4. Murat tahta çıkar. İşte o zamandan itibaren Bekri Mustafa ve rakıcılar için kâbus başlar. 

Bildiğiniz gibi 4. Murat, içkiyi, afyonu, kahve ve hatta kahvehaneleri bile yasaklayan hükümdar. Onun zamanı, bu kurallara uymayanların kellelerinin alındığı zamanlar. Bekri Mustafa kesin kurallara rağmen sürekli içmeye devam eder. 

Hazır cevaplılığı ve hakbilirliği ile herkesin takdir ve sevgisini toplayan Mustafa'nın bu özelliklerini duyan 4. Murat, daha şehzadeliği sırasında kendisini nedimeleri arasına almış, tahta çıkışından sonra da saraya dahil etmiş, içki yasağını koyduğu yıllarda dahi, Bekri'nin ayyaşlığını hoş görmüş, kendisinden iltifatlarını esirgememişti.

Bekri Mustafa'nın bu içki yasağı devirlerine ait birçok fıkrası vardır. 

Hikayelerle dolu yaşantısı çok kısa sürer Bekrinin. Henüz 41 yaşındayken hastalanır ve iki üç gün içinde hayata gözlerini yumar. Cenazesi vasiyeti üzerine Balıkpazarı Meyhanelerinin civarında bulunan mezarlığa gömülür. 

Ancak sonra da, kocaları kadehlerini Bekri Mustafa'nın ruhuna tokuştururken, Türk, Ermeni, Yahudi kadınlar buraya gelip içki içen kocaları bu durumdan kurtulsun diye buradan toprak alıp eşlerinin yemeklerine kattıkları söylenir. Ayrıca şu anda Sarhoşların piri olarak adlandırılan Bekri Mustafa'nın, Eminönü'ndeki mezarı türbe haline getirildi. Kapısına "Hazreti" bile yazılan mezarın önü, dua edip bez bağlamaya gelenlerle dolup taşıyor. 

Şeyh Abdürraif Şamadani ile yan yana olan Bekri Mustafa'nın mezarına yüz sürenleri, adak adayanları görmek mümkün.   

Yazımı Bekri Mustafa'nın "imam" olma hikayesiyle noktalıyorum. 

Bekri Mustafa, yoksul bir mahallede "Küçük Ayasofya Camii'nin önünden geçmektedir. O sırada musallada bir tabut vardır, fakat namazı kıldıracak imam ortalarda yoktur. 

Cemaatin, beklemekten canı sıkılır ve başında kavuğu,  sırtında cüppesiyle oradan geçen Bekri Mustafa'yı "hoca" zannederek namazı kıldırmasını söylerler. 

"Yok ben hoca değilim" dese de dinlemezler ve zorla öne geçirirler. 

Bekri Mustafa namazı kıldırdıktan sonra tabutun örtüsünü açar ve ölünün kulağına bir şeyler fısıldar. 

Cemaat, ölüye ne söylediğini merak eder. 

Bekri Mustafa gülerek cevaplar.

"Sen şimdi aramızdan ayrılıp ahirete gidiyorsun. Eğer orada, bu dünyanın ahvalini sana sorarlarsa, Bekri Mustafa Ayasofya'ya imam oldu dersin. Onlar durumu anlar. "dedim. 

Ne denir? Ders alınır mı Bilmem. 

O, arkasından hoş bir seda bırakıp gitmiş.

Gerisi Allah ile onun arasında!