SANAT SİYASET İLŞKİSİ

Abone Ol
Bizim demek istediğimiz sanata, sanatçıya müracaat edilmiştir.
Çünkü sanat hayatın her noktasında var olmaya, varlığını hissettirmeye devam etmektedir.
Hepimiz bir şekilde sanattan ve sanatkârdan etkileniriz. Gerçek hayatta düşüncelerine katılmadığımız pek çok sanatkâr, müzikle, sinema ile tiyatro, roman hikâye şiir gibi farklı alanlardaki eserleriyle bizi cezbederler.
İsim zikretmek istemiyorum ama hafızamızı yokladığımızda pek çok kişi karşımızda eserleriyle sıralanıverir.
Yersiz, bilgiden ve tefekkürden yoksun didişmeler sebebiyle biz bu hususlarda çok hatalı davrandığımız için ayrışıyoruz. Fakat bir yerde kenetlenme zarureti bizi yan yana getiriveriyor.
İşte bu noktada biraz düşünüp eksiğimizi, hatamızı araştırıp bundan sonrası için arızaları bulmalı ve gerekeni yapmalıyız. 
Küçümsemeden, hakaret etmeden ve farklı şekillerde yorumlanabilir sözlerden sakınarak yani ucu açık sözler sarf etmeden düşünüp, aklımıza ilk geleni değil de doğrusunu ziyanı yok birkaç gün sonra söylemeli.
Ben burada aklıma gelen herkesin de çok iyi hatırlayacağı misalleri de vermek istemiyorum.
Neden sanatkâra müracaat ediyoruza gelince, yukarıda da ifade ettiğim gibi eserleriyle bizi etkilemişlerdir. Daha da önemlisi sanatkâr içinde yaşadığı cemiyetin zevklerini, inançlarını, örflerini bilmek ona göre eserini kurgulamak şekillendirmek durumundadır.
Sanatkâr mensubu olduğu milletinin diliyle, esprisiyle, acısıyla hemhal olan kimsedir.
Daha iyiye, daha güzele kapı aralar sanatkâr. Ortak noktaları tesbit edip ayrıldığımız noktaları yumuşatarak sindirmeyi kolaylaştırır.
Herkes fizik, kimya, astronomi, felsefe, matematik okumaz, bilmez ama şiir okur, roman, hikâye, masal okur, tiyatro veya film seyreder dolayısıyla yaygın bir eğitim aracıdır da sanat. Dinlendiricidir eğlendiricidir.
Denilebilir ki bütün sanatçılar böylemidir. Değil elbette ciddi farklılıklar var, görüş ayrılıkları vesaire… Şunu da unutmamak lazımdır ki zaten tek tip olmaz, o da olacak, bu da.
Bununla beraber kimlerin sanata ne kadar değer verdiği, sanatkârın yetişmesinde kimlerin nasıl rol oynadığı da önemli. Yetişmesinde gelişmesinde emeğiniz yoksa emeği olanlara göre şekillenmesi pek de yadırganmamalıdır. İlgisiz kaldığınızda bazı şeyler ister istemez sizin arzu etmediğiniz şekilde gelişir.
Siyaset bir çeşit kutuplaşmadır, rekabettir, seçtiklerinizle aranıza mesafeler girse bile savunmak durumunda olursunuz. Çünkü orada beklentiler çok çeşitlidir.
Sanatkâr öyle değildir orada menfaat yoktur, beğenmediğiniz an vazgeçersiniz.
Netice itibariyle zaman zaman da olsa sanata, sanatkâra ihtiyaç olacaktır. İşinize gelse de gelmese de var olanla idare edeceksiniz.
Görüyorsunuz ki siyasiler yeri geldiğinde ‘ihtiyaca binaen’ bir şairin şiirini okuyuverir kendisini dinleyenlere. Birkaç mısra ile günü kurtarır. Ya da onu seyretmek için ‘olay olsun hoş olsun’ kabilinde tiyatrosuna, filmine gider. Sadece bu gün değil sanatkâr yarında lazım olacak. Hele ‘olmak yada olmamak’ söz konusu ise.